Ahmet Yesevi Peygamber izinde yürüdü
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO tarafından 2016 yılının Hoca Ahmet Yesevi yılı ilan edilmesi nedeniyle Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Kurumu idaresince büyük İslam Alimi Hoca Ahmet Yesevi’yi anlatan bir konferans programı düzenlendi.4 ÖNEMLİ ESERDEN BİRİ YESEVİ’NİNİbrahim Evren Kız Meslek Lisesi salonunda gerçekleştirilen konferansı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi [&hellip]
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO tarafından 2016 yılının Hoca Ahmet Yesevi yılı ilan edilmesi nedeniyle Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Kurumu idaresince büyük İslam Alimi Hoca Ahmet Yesevi’yi anlatan bir konferans programı düzenlendi.
4 ÖNEMLİ ESERDEN BİRİ YESEVİ’NİN
İbrahim Evren Kız Meslek Lisesi salonunda gerçekleştirilen konferansı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zülfikar Güngör verdi. Edebiyat alanında çalışmalar yaptığını aktaran Güngör şöyle konuştu: “Çalışmalarımda ve derslerimiz de İslam öncesi edebiyatı ve İslam sonrası edebiyatı hakkında bilgi verirken değişimleri belli noktalarda özetlemiş oluyoruz. İslamiyeti kabul sonrası süreçte meydana gelen en önemli dört eserden bir tanesinin sahibi Hoca Ahmet Yesevi’dir. 11. yüzyıl da Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib’in ve Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügatı Türk’ü 12. yüzyıl da Atabetü’l-Hakayık, Edip Ahmet Yükneki’nin ve aynı yüzyılda Hoca Ahmet Yesevi’nin Divan-ı Hikmet’idir. Hoca Ahmet’in eseri sadece edebi bakımdan değil dini ve tasavvufi hayatımız bakımından da önem arz etmektedir” dedi.
DEĞERLER BU
SAYEDE HATIRLANIYOR
Prof. Dr. Zülfikar Güngör, Hoca Ahmet Yesevi’nin şair olmasının yanında aynı zamanda bir mutasavvıf olarak tasavvufi kimliği, insan yetiştirme, olgun insan yetiştirme, ahlaklı insan yetiştirme kimliklerinin edebi kimliğinin önüne geçen bir şahsiyet olduğunu söyledi. Hoca Ahmet Yesevi’nin doğum tarihi ile ilgili net bir bilgiye sahip olunmadığını belirten Güngör; “Ancak 11. yüzyılın ikinci yarısı ile 12. yüzyılın ilk yarısı arasında yaşamış bir insandır. Vefatı ise 1166 yılındadır. Bu sene UNESCO tarafından Hoca Ahmet Yesevi Yılı ilan edilmesinin rakamsal karşılığı doğumunun 850. yılıdır. Doğumunun 850. yılı dolayısıyla Hoca Ahmet Yesevi’yi yeniden hem kendi toplumumuzun hem de insanlığın dikkatine sunmuş oluyoruz. Bu tip yıllar aslında toplumların sahip oldukları değerlerin yeniden hatırlanması ve onların kazanımlarının yeniden paylaşılması anlamında önem arz ediyor” diye konuştu.
İYİ ÇEVREDE YETİŞTİ
Doğum ve ölüm tarihlerinden hareketle UNESCO tarafından Mevlana Yılı, Hacı Beştaşi Yılı, Yunus Emre Yılı gibi değerlerin dünya da hatırlanmasına katkı verildiğini belirten Güngör şöyle konuştu: “Hoca Ahmet Yesevi bugünkü Türk Cumhuriyetlerinin büyüklerinden Kazakistan’ın Türkistan’ın şehrinde faaliyetlerini yapmıştır. Şehrin o günkü adi Yesi’dir. Yesi şehrine mensup anlamında Yesevi demişlerdir. Adı Ahmet’tir. Babasın dönemin önemli alimlerinden hekimliği olan İbrahim Şeyh adında bir kişidir. Annesi soylu bir aileden olan Ayşe Hatun’dur. Hoca Ahmet Yesevi yetişmesi üzerine iyi etki eden bir çevreye mensuptur. Ancak küçük yaşta hem annesini hem de babasını kaybetmiş, ablası tarafından büyütülmüş bir insandır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) gibi hem yetim hem de öksüzdür.”
TOPLUMSAL
FARKINDALIK MECBURİ
Prof. Dr. Zülfikar Güngör, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (SAV) hayatında öksüz ve yetimlere önem verilmesine yönelik davranışlar gibi Ahmet Yesevi’nin hayatının özeti denilebilecek Divan- Hikmet adlı eserinde ki manzumelerde de yetimlere, öksüzlere, kimsesizlere, fakirlere yönelik ciddi mesajlar olduğunu söyledi. Güngör; “Yaşanılan hayat insanın gelişimi üzerine etkili oluyor, ilişkilerini etkiliyor. Oradan hareketle belki toplumun ihmal edilmiş kesimlerine ciddi bir eğilme sözkonusudur. İnsanın anne ve babasını seçme imkanı yoktur. Anne ve babasını yaşatma imkanı da yoktur. Herkese bir ömür takdir edilmiş. Bir emaneti teslim edeceğiz. Yaşarken sadece kedimizin için yaşamadığımızı, toplum için de yaşadığımızın farkında olup, bizim imkanlarımıza sahip olmayan insanlarla imkanlarımızı paylaşma ahlakını biz hem Peygamber Efendimiz de (SAV), Sahabeyi Kiram da ve onların yolunda ki Ahmet Yesevi, Mevlana ve Yunus Emre gibi insanların hayatlarında görüyoruz.”
>> Burcu AYDIN’ın özel haberi