Ahmedi, postmodern zamanlarda dini anlattı

Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 7’nci yılındaki ikinci sohbet programı AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi’nden konuşmacı Dr. Mehmet Erkol’un “Kur’an da Peygamberler ve Kötülükle Mücadele Hz: Nuh (A.S) başlıklı sohbeti konuşmacının mazereti nedeniyle ertelendi. Yerine 17’nci sırada bulunan AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Dr. Ekberşah Ahmedi “Postmodern Zamanlarda Din” başlıklı sohbeti gerçekleştirdi.
“ANLAMAK İÇİN KAVRAM ANALİZİ GEREK”
Sunum öncesi adet olduğu üzere Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi Hafız Sefa Özen tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulunuldu. Ramazan-ı Şerif ayını kutlayarak sözlerine başlayan AKÜ İslami İlimler Fakültesi’nden Dr. Ekberşah Ahmedi, bu mübarek ayın Müslüman dünya da yaşanan şiddet sarmalının dinmesine vesile olmasını diledi.
Sohbet konusunun “Postmodern Zamanlarda Din” olduğunu ifade eden Ahmedi, “Böyle bir konunun tam olarak anlaşılması için öncelikle bir kavram analizi yapılması gerekir. Bunun için önce postmodern kavramı üzerinde durmamız gerekir. Öncelikle modern, modernite, modernizm gibi kavramları anlamamız lazımdır. Postmodern dediğimiz zaman modern sonrasına işaret eden bir kavramdan söz ediyoruz. Bu nedenle öncelikle modern kavramı üzerinde durmamız gerekir. Modern kavramı günlük dilde sıkça kullandığımız bir kavramdır. Genellikle yeni olup bir şeyin en sonuna işaret etmek için kullanıyoruz. Bir kavramın başına modern ön eki geldiğinde onun en son olduğunu veya eskisinden onu ayrıştırmak için bu kavramı kullanıyoruz.” dedi.
“İNSANLIK TARİHİ KADİM VE
MODERN OLARAK İKİYE AYRILIR”
Modern kavram anlamının 5. yüzyılda aynı şekilde kullanıldığını belirten Dr. Ekberşah Ahmedi, Avrupa’da 5. yüzyılda yayılmaya başlayan modern kavramının Hıristiyanlığı eski dini geleneklerden özellikle Paganizmden ayrıştırmak için kullanıldığını kaydetti.  

İngiltere 62 ciltlik 1730 yıllarda yazılan kapsamlı bir tarih külliyatında kavramın benzer bir anlamının görüldüğünü ifade eden Ahmedi, “Bu eserde insanlık tarihi iki dönemde incelenmiştir. Bunlar Kadim Dönem ve Modern Dönem şeklinde iki dönemdir. 20 cildinde İslam Tarihini ele alan bu devasa eser Hz. Peygamberin hayatını Modern Dönemin başlangıcı olarak yani İslamiyet’le başlayan Yeni Dönemi Kadim Dönemden ayrıştırma kabilinde kullanıldığını görüyoruz. Bu tabii ki daha farklı bir anlam içermektedir.” diye konuştu.
“GÜNÜMÜZ TOPLUMU DA POST MODERN”
Dr. Ekberşah Ahmedi, günümüzde modern kavramı kullanıldığında özellikle sosyal bilimlerde 15.-16 yüzyıldan itibaren başlayan Rönesans-Reformasyon-Aydınlanma gibi dini ve felsefi hareketlerin sonucu ortaya çıkan yeni bir hayat ve düşünce biçimine işaret edildiğini söyledi.
Ahmedi, “Bu nedenlerle modern kavramının 5. yüzyılda ki anlamına yakın bir anlam olduğunu tespit etmemiz mümkündür. Burada yeni olanı eski olandan ayrıştırmak için bir anlam taşıdığını tespit etmemiz mümkündür. Kısaca modern kavramı günümüzde modern düşüncenin ürünü olan toplumun geleneksel toplumdan kopuşunu nitelendirmek için kullanılır. Bilindiği üzere genellikle Avrupa merkezli tarih okumalarında düşüncenin ve insanlık tarihinin farklı dönemde ele alınır. Buna geleneksel toplum ve modern öncesi toplumda diyebiliriz. Modern toplum ve modern sonrası anlamında da postmodern toplum kavramını da günümüz toplumunu kastederek kullanabiliriz. Zaten buna zaman dilimi kapsamında baktığımızda 16-17. yüzyıla kadar ki toplumlar özellikle Avrupa toplumları modern öncesi yani 17’nci yüzyıldan 1960’lı yıllara kadardır. Toplumlar ise modern toplum 1960’lı yıllardan sonra ki toplumlara da günümüzde dâhil olmak üzere postmodern olarak ifade edilir.” şeklinde konuştu.
“ZAMAN DİLİMLERİNDE DİNİN
KONUMU DA FARKLI”
Sözünü ettiği dönemlendirmelerin kesin olmadığını belirten Ahmedi şöyle konuştu:
“Sözünü ettiğimiz bu farklı zaman dilimlerinde dinin konum ve önemi, yeri farklı olmuştur. Örneğin geleneksel toplumlarda insanların en önemli en belirgin özelliği dine dayalı yaşam pratiklerine sahip oldukları tespitleridir. Yani insanların modern öncesi dönemde Tanrı merkezli bir dünya görüşüne sahip olduklarını ifade etmemiz mümkündür. Ayrıca modern öncesi toplumda tam farklılaşma dediğimiz farklılaşma yaşanmadığından ekonomi, siyaset, hukuk gibi kurumlar tamamen dinin etkisi altında olduğundan insana ve topluma dair her şey meşruiyetini dinden almak durumundaydı. Kısaca bu dönemde din mutlak yorumlayıcı konumdadır. Her şeyi dini değerlere görüp biçip almak durumundaydılar. Modern dönemde farklı bir evreye gidilmiş oluyor. Özellikle ilerleyen bir tarih anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu dönemde evrende ki olay ve olguların açıklanması metafizik veya teolojik açıklamalardan uzak bir şekilde ele alındığını görüyoruz.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi