AHLAKSIZ TEKLİF

ekonomik olarak zor günler yaşadığı bir dönemde başlayan Korona salgını dar gelirli grupların üzerine bir kabus gibi çöktü. Devletten beklediği yardımı alamayan vatandaşlarımız haklı olarak şikayet etmeye başladı. Sadece muhalefet değil, aynı zamanda geniş halk kitleleri hatta AKP’nin eski ve yeni üyeleri de iktidarı eleştirmeye başladı.
AKP’den koparak yeni parti kuran Davutoğlu ve Babacan siyasal gündemin merkezine yerleşti. İktidar partisinin Seçim Kanunu ve Siyasal Partiler Kanununda değişiklik yaparak bu partileri seçime sokmamak için hazırlık yaptığının ortaya çıkması üzerine CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu, gerekirse baskın bir seçime karşı grup kurarak seçime katılabilmeleri için DEVA ve Gelecek partilerine milletvekili transfer desteği verebileceğini ifade etti. Bu teklif iktidar tarafından “ahlaksız teklif” olarak değerlendirildi.
Yeni kurulan rakip partilerin seçime katılmasını engellemek için 1980 yılından beri yürürlükte olan kanunları 18 yıllık iktidardan sonra değiştirmeyi düşünmek, bu amaçla Seçim ve Siyasal Partiler Yasalarını gündeme almak, seçim takvimiyle oynamak, iktidar avantajlarını kullanmak “ahlaklı” davranış, demokrasiyi ayakta tutmak için, demokrasiyi sekteye uğratacak girişimlerin karşısında durmak “ahlaksız davranış” öyle mi? Başkası yapınca “ahlaksız”, Onlar yapınca erdemli olan daha neler var neler!
Daha ocak ayında, davul zurnayla transfer sezonu açan CHP miydi? AKP Grup Başkanvekili sayın Bülent Turan’ın “Her hafta her partiden birer, toplam 5 belediye başkanımız tören ile AK Parti’ye katılacak. 100’e yakın belediyeden AK Parti’ye katılım olacak.” diye müjdelediği, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın Meclis kürsüsünde rozet taktığı, Belediye Başkanı transferi “ahlaklı”; CHP’nin kendisine de rakip olan siyasi partilerin seçime girebilmesi için çaba harcaması “ahlaksız”.
Bolvadin ilçemizde bağımsız aday olarak seçime giren ve AKP’ye karşı tüm muhalefet partilerinin de desteğini alarak belediye başkanı seçilen Fatih Kayacan’ı AKP’ye transfer etmek te “ahlaklı” bir hareket öyle mi?
Ağrı’da Cami hoparlöründen AKP seçim şarkısı “Dombra” çalana, minarelere AKP bayrakları asana sesin çıkmasın, İzmir’de (kimin yaptığı dahi belli olmayan) minarelerden “Çav Bella” çalınması provakasyonu sonrası CHP’yi dinsizlikle, saygısızlıkla suçla.
Bütün siyasi yaşamını, partinin geleceğini, fakir fukaraya dağıtılan yardımlara bağlayan iktidar partisinin, seçim dönmelerinde insanlara para ve yardım dağıtmasını “halkçılık” olarak vurgula, küresel salgın nedeniyle vatandaşa yardım yapmak için bağış toplayan Millet ittifakına bağlı Belediyeleri PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle özdeşleştir.
Korona salgını sonrası AKP’li Gaziantep, Konya, Kayseri, Afyonkarahisar Belediyelerinin vatandaşlardan yardım toplayıp vatandaşlara dağıtması serbest ve “ahlaklı bir davranış”, ancak Millet ittifakından seçilen belediyelerin yardım toplaması yasak. Hatta iktidar sözcüsünün ifadesiyle “paralel devlet yapılanması”, öyle mi?
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal’ın iktidar yandaşı A Haber hakkındaki şikayet başvurusunu 3 buçuk ay geçmesine rağmen gündeme dahi almayan RTÜK’ün yaptığı “normal”, aynı RTÜK’ün muhalif TV kanallarına ve radyolara günaşırı kapatma ve para cezası yağdırması son derece “etik bir davranış”(!) öyle mi?
***
Adalet ve Ahlak birbirini tamamlayan iki ögedir. Ancak her ikisi de her şart altında, herkes için eşit uygulandığında değerli olurlar. Adaletin de, Ahlakın da azı olmaz. Aynı eylemi, sen yapınca başka, ben yapınca başka tepki verirsen bunun adı en hafif deyimiyle “edepsizlik” olur.
Son Söz; “Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” Montaigne