'Ahilik temelli yeni bir yapılanma gerek'

Usta gazeteci Saadettin Ulusoy'un hazırlayıp sunduğu ve Korel Termal Otel'den canlı olarak yayınlanan 3. Boyut programına Türkile Gazetesi Sahibi duayen gazeteci H. Hakkı Özsoy, Megabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Odak Gazetesi sahibi M. Emin Güzbey, Kadınana Gazetesi Sahibi Canser Kuzu, Kocatepe Gazetesi Sahibi Sezer Küçükkurt, Hisar Gazetesi Sahibi Ahmet [&hellip]

Usta gazeteci Saadettin Ulusoy’un hazırlayıp sunduğu ve Korel Termal Otel’den canlı olarak yayınlanan 3. Boyut programına Türkile Gazetesi Sahibi duayen gazeteci H. Hakkı Özsoy, Megabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Odak Gazetesi sahibi M. Emin Güzbey, Kadınana Gazetesi Sahibi Canser Kuzu, Kocatepe Gazetesi Sahibi Sezer Küçükkurt, Hisar Gazetesi Sahibi Ahmet Birliktir konuk oldular. Programda Saadettin Ulusoy’un soruları ve konukların samimi cevapları ile Afyonkarahisar basınının dünü, bugünü ve yarını konuşuldu. Yerel gazetelerin ve gazete çalışanlarının sorunları anlatıldı.
“GAZETECİLER OLARAK BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE OLURSAK, DAHA İYİ HİZMET EDERİZ”
Tek bayan gazete sahbi olması hasebiyle öncelikli olarak söz verilen Kadınana gazetesi sahibi Canser Kuzu, yerel basın kuruluşları olarak birlikte hareket etmenin önemine vurgu yaparak, “Basın düşünme, haberleşme özgürlüğü, insan hakları ve demokrasinin en yılmaz savunucularından olan bir güçtür. Gazetecilik mesleği, insanlara bilgi ve haber akışı sağlamak gibi önemli bir misyonu sağlamaktadır. İlimiz basını, ülke gündeminde etkin bir şekilde yayın akışlarını sürdürmekte. Çok zor ama çok zevkli bir mesleği icra ediyoruz. Meslektaşlar arasında saygı ve kardeşlik ortamının tesis edilmesi, karşılaştığımız zorluklara karşı birlikte mücadele etme isteğinin oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Gazeteciler olarak birlik ve beraberlik içerisinde olursak hem mesleğimize hem de toplumumuza daha iyi hizmet sunacağımız kanaatindeyim” dedi.
“MİLLİ GELİR YÜKSELDİKÇE GAZETELER
EKONOMİK OLARAK RAHATLAYACAK”
Sektörün duayen ismi Türkeli gazetesi sahibi Hacı Hakkı Özsoy, kişi başına düşen milli gelirin yükselmesi ile gazetelerin ve gazetecilerin daha iyi ekonomik koşullara sahip olacağını söyledi. Özsoy şöyle konuştu: “Memleketimiz bir değişim ve gelişim sürecinden geçiyor. Bu süreci iyi anlamamız, iyi yorumlamamız ve ayak uydurmamız gerekiyor. Bu süreçten en çok etkilenen kurumların başında basın kurumları geliyor. Basın dördüncü kuvvet diyoruz. Basın yerinde ve dengeli şekilde memleketin ve milletin hizmetinde kullanıldığı sürece güzel hizmetler verebilir. Yerel basının kendine özel zorlukları oluyor. Normal bir kurumun yaşadığı ekonomik, kültürel, sosyolojik sorunların biraz daha fazlası var. Bugün ülkedeki milli hasıla yükselmiştir ve bu güzel bir gelişmedir. Bu milli hasıla daha da yükseldiğinde ekonomik sıkıntıları daha rahat aşacağımızı düşünüyorum.”
“BASIN SEKTÖRÜNÜN BİRLİK VE
BERABERLİĞE İHTİYACI VAR!”
Gazete3 ve Kanal3’ün sahibi olan Megabirlik Medya Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser ise, gazetecilik mesleğinin cefakar bir meslek olduğuna vurgu yaptı. Serteser gazetelerin ve basın mensuplarının birlikte hareket etmesi sayesinde basın sektöründe ki sorunların çok daha kolay aşılabileceğini söyledi. Serteser şöyle devam etti: “Gazetecilik mesleği çok cefakâr bir meslek… Tüm basın mensubu çalışanları ve basın kuruluşlarının sahipleri açısından sıkıntılı ama bir o kadar da değerli ve özel bir meslek. Ülkemizin nasıl birlik ve beraberliğe ihtiyacı varsa özellikle ve en fazla basın sektörünün birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Çünkü vatandaşımızı bilgilendiren, vatandaşımıza haber akışını sağlayan, en önemli sektörlerden bir tanesi basın sektörüdür. Hem yerel de hem de ulusal da ki basın kuruluşları, hem kendi aralarında hem de ülkemizin bekası ve ilerlemesi için birlik ve beraberlik içerisinde olması gerekiyor. Yurt dışında bu birlik ve beraberliğin basın sektöründe kültür olarak yerleşmiş olduğunu görüyoruz. Ülkelerinde meydana gelen herhangi bir sıkıntıda, ülkelerinin bekasını düşünerek yaşanan sıkıntıyı çok hassas bir şekilde yansıtıyorlar. Hatta bazen hiç yansıtmadıkları da oluyor. Yerel basında en çok sıkıntıyı görsel ve yazılı basın çekiyor.”
 “SERTESER İŞ ADAMLARINA SESLENDİ:
BASINA DA BÜTÇE AYIRIN!
Megabirlik Yönetim Kurulu Başkanı, yerel basına sahip çıkılması konusunda iş adamlarına da seslendi: “Hiçbir gazete sahibinin ben bu işten kar ederim diyerek bu işi yaptığını düşünmüyorum. Daha çok bu ayı zarar etmeden nasıl kapatırım tarzı şeyler düşünülüyor. Ek gelirler olmasa gazete sahipliği tek başına yapılabilecek iş olmaktan hızla uzaklaşıyor. İş adamlarımıza da seslenmek istiyorum. Lütfen belli miktarda basına bütçe ayırın. Görsel, yazılı ve internet basınımızı özellikle dini ve milli bayramlarda, özel günlerde ve zamanlarda verecekleri ilan ve reklam gibi şeylerle iş adamlarımız da desteklemeli. Hep birlikte varız, hep birlikte büyüyeceğiz.  Yerel basında en önemli sorunun ekonomik sorun olduğunu düşünüyorum. İkinci sorunun ise basın kuruluşları ve basın mensupları arasında birlik ve beraberlik sağlanması olduğu düşüncesindeyim.  Yerel televizyon, gazete ve internet basını sahipleri olarak önce biz birbirimize sahip çıkacağız. Sonra başkalarından bize sahip çıkmalarını, bize destek olmalarını isteyeceğiz. Birbirimizin eksiğini arayan değil, tamamlayan olmalıyız.”
“HALİMİZE BİNLERCE KEZ ŞÜKREDİYORUZ…”
Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Odak gazetesi sahibi M. Emin Güzbey ise Afyonkarahisar basınının geldiği noktayı değerlendirdi: “Çevre illere baktığımız zaman, Afyonkarahisar basını kadar dinamik ve hareketli ve yine birbirine bağlı basın sektörü görmek pek mümkün değil. Ben Basın Konseyi Yüksek Kurulunda da görevliyim. Zaman zaman diğer illerden, taşradan gelen şikâyet dosyalarını görüyorum. Halimize binlerce kez şükrediyoruz. Çünkü Afyonkarahisar’da öyle bir şey yok. İlimizde geçmişten itibaren günümüze kadar tüm gazeteciler eğer bir birliktelik gerekiyorsa bunun en güzel örneğini vermişlerdir. Ancak insanlar arasında görüş farklılıkları olabiliyor. Hepimiz aynı şekilde yazacak, çizecek olsak o zaman yedi gazeteye, iki televizyona, dokuz radyoya gerek yok! Bir gazete çıkar ve o da haberleri kamuoyuna duyurur. Bu şekilde çok sesli ve farklı bakış açılarına sahip olmak, kamuoyunun da menfaatine. 7/24 yaşayan tek sektör var. O da gazetecilik. Birbirimizle de bu nedenle tatlı bir yarış halindeyiz. En büyük sıkıntımız Basın İlan Kurumu (BİK)nun mevzuatı. Bize günümüz şartlarına göre yeniden yazılmış bir BİK mevzuatı gerekiyor. Afyonkarahisar gibi yerlerde nitelikli eleman bulmakta büyük sıkıntımız var. Sosyal açıdan İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde bulunan iletişim fakültesi mezunları, sosyal açıdan biraz daha geride olan Afyonkarahisar’a gelmek istemiyorlar. Aslında gelseler belki burada İstanbul’da ki kadar masraf etmeyecek. Hem belki daha çok para kazanacak. Ve buradaki halka da daha çok yararlı olacak. Bunların düzeltilebilmesi için elbirliği ile hareket etmemiz lazım.”
“YEREL GAZETELERİN EKONOMİK
 KOŞULLARI DÜZELDİĞİ ZAMAN ÇALIŞANLAR DAHA HUZURLU ÇALIŞACAK”
Kocatepe gazetesi sahibi Sezer Küçükkurt, yerel basının önemine vurgu yaparak, gazetelerin ekonomik sıkıntılarının giderilmesinin gazete çalışanlarının daha iyi şartlarda çalışması adına çok önemli olduğunu vurguladı: “Milli mücadele yıllarından itibaren Afyonkarahisar basını toplumsal gelişmeye, bu ülkeye, millete, devlete, bayrağa, hizmet etmiş bir kurum ve haliyle hizmet etmiş kişilerden oluşan bir yapı. Milli mücadele yıllarında, vagonlarda basılan gazetelerle milli bilinç uyandırılmış. Bunun en son örneğini 15 Temmuz’da yaşadık. Ve Anadolu basınının önemi bir kez daha anlaşıldı. Afyonkarahisar’da yaşayan hemşehrilerimizin hemen hemen tamamı, bir şekilde Afyonkarahisar basını ile temas etmiştir. Belki yoldaki çukurdan, belki hastanedeki bir eksiklikten, belki sporda kazandığı bir başarıdan dolayı bir şekilde, televizyonlarda, gazetelerde ya da radyolarda yer bulmuştur. Ulusal basında yer bulamayan konular, yerel basın aracılığıyla dile getirilmiş, toplumun gözü, kulağı, dili olunmuştur ve asıl önemi de bu özelliğinden dolayı gelmektedir. Bugün Çalışan gazeteciler Günü. Çalışan gazeteci arkadaşlarımız asgari ücret ve onun biraz üzerinde maaşlarla çalışan kişiler. Mesai kavramı olmadan, canı gönülden çalışarak işlerini yapıyorlar. Zaten gazetecilik parayla pulla bile çekilmez, yapılmaz derler ya öyle bir meslek. Şöyle bir tablo da ortaya çıkmasın, Gazeteciler televizyona çıkmışlar, ağlayıp duruyşorlar, dedirtmeyelim. Ekonomik sorunlar vardır evet. Gazeteler ekonomik anlamda rahatladığı takdirde bu durum çalışanların maaşlarına ve yaşam standartlarına da yansıyacak. Daha güzel daha keyifli işler ortaya çıkacaktır.”
“YEREL BASININ İTİBARI YÜKSELTİLMELİ!”
Hisar gazetesi sahibi Ahmet Birliktir ise yerel gazetelerin itibarlarının düşük olduğunu söyleyerek bu itibarların yükseltilmesi gerektiğini vurguladı: “Gazetecilik kolay bir iş değil. Meşakkatli ve zor bir iş… Gazete işverenlerinin ve gazete çalışanlarının bir takım sıkıntıları var. Bundan beş yıl önce Afyon’da günlük yayımlanan yirmi bir, yirmi iki gazete varken, şu anda yedi tane! Keşke kapatılan gazetelerin durumları daha iyi olsaydı da yayımlanmaya devam etselerdi. Türkiye’de yerel gazetelerin itibarı düşük! Sektörümüzün itibarının yükseltilmesi gerekiyor.”
 “İTİBARI HAK ETMEYEN İNSANLARA
 İTİBAR SAĞLADIKLARINDA BUNUN SIKINTISINI
EN ÇOK SİYASETÇİLER ÇEKİYOR”
Kocatepe Gazetesi sahibi Sezer Küçükkurt ise siyasilerin basın ile ilişkisi hakkında, basın mensupları yanlışlar yaptığında siyasilerin ve diğer kurumların yanlışı yapan kişilere karşı daha mesafeli olmaları gerektiğini belirtti. Küçükkurt şunları söyledi: “Mesleğimiz itibarı ile toplumda en fazla diyalog içerisinde olduğumuz kesim siyasetçiler. Afyonkarahisar siyasetine baktığımız zamanda, bugün siyasette etkin olan aktörlerin hemen hemen hepsi ilk önce yerel basında kendilerini göstermiş daha sonra bulundukları yerlere gelmişlerdir. Bugün Afyonkarahisar’ın kendisine minnet borçlu olduğu Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu daha İSKİ Genel Müdürü iken, pek çok hemşehrimiz böyle başarılı bir hemşehrimizin varlığından haberdar bile değilken Afyon basınımız İSKİ Genel Müdürü hemşehrimiz şunu yaptı. Şöyle başarılara imza attı şeklinde haberler yapıyordu ki Sayın Bakanımız her zaman gurur vesilemizdi. Siyasetin doğası gereği topluma hitap edebilmek ve değişik kesimlerine dokunabilmek için siyasetçilerin basınla içli dışlı olması gerekiyor. Pek çok siyasetçi hemşehrimizin, basın camiasında yapılan hatalar olduğunda o hatalar nedeniyle araya mesafeler koymaları gerekiyor. İtibarı hak etmeyen insanlara itibar sağladıklarında bunun sıkıntısını en çok siyasetçiler çekiyor. Bu konuda tek suçlu basın mensupları değildir.”
“BASINA KARŞI HOŞGÖRÜ KOALİSYON DÖNEMLERİNDE DAHA FAZLAYDI!”
M. Emin Güzbey’de koalisyon iktidarları dönemlerinde basına karşı hoşgörünün daha fazla olduğunu söyledi: “Koalisyon dönemlerinde hoşgörü daha çoktu. Mesela İbrahim Özsoy sağlık bakanıydı. Kendisine yönelik değil ama çevresindeki insanlara yönelik eleştiren haberler yaptık ama bir günden bir güne H. İbrahim Özsoy Bey, yanlış bir kelime etmemiş ve milletvekilliği bittiği zaman da teşekkür etmiştir. Şu anki siyasilere baktığımız zaman basından çok fazla bir eleştiri yok. Hiçbir gazetede, radyoda, televizyonda eleştiri yok. Daha çok belediyeler ile ilgili icraatlar eleştiriliyor. O da şehirlerde yaşayan insanların şikâyetleri… Eğer bir yol yapılmadıysa, kaldırımda bir sıkıntı varsa bu tarz haberler yerel basında gündeme gelebiliyor.”
“BELEDİYELER YEREL BASINA DESTEK VERMELİ!”
 Güzbey ayrıca belediyelerin yerel basına destek vermesi gerektiğini de vurguladı: “Belediyenin bir yerel gazetede bir yılda ortalama kaç haberi çıkıyor diye arkadaşlardan araştırmalarını istedim. Yaklaşık bin tane haber çıkartmışız. Peki, belediyenin bu yerel medyaya verdiği destek var mı? Verdiği bir destek yok! Yılda iki bayramda yarımşar sayfa BİK aracılığı ile ilan çıkar teşekkür ediyorum. 16 tane gazete göndermemize rağmen, 6 gazetemize abonedir. Bize para pul vermeleri derdimiz değil! Televizyonlar, gazeteler ve radyolar kendileri ayakta duracak güçtedir. Afyon’da belli noktalara gelmiş insanların medya kuruluşlarıdır. Bütün gazetelerimiz 25 kuruş ile 50 kuruş arasında satılıyor. Aboneler yapıyoruz. Bir gazetenin abone bedeli 150 TL civarında. Bir yılda 312 gün boyunca dağıtıcılarımız isteyen herkesin adreslerine gazetelerini götürüyor. Resmi ilanlardan 50 bin 100 bin TL gibi rakamlar kazandığımızı sanıyorlar. Aslında kazandığımız beş, altı kişinin maaşı bile değil. Belediyemizin belli noktalarda yerel basınımıza destek olması lazım… Bir yılda bir gazetede bin tane haber yayımlanması ya da televizyonda canlı yayınlar yapılması ile ortaya çıkan emek ve maliyet var.”
“CUMHURBAŞKANIMIZIN MUHTARLARLA
YAPTIĞI GİBİ YEREL BASIN İLE DE
 TOPLANTILAR DÜZENLEMESİNİ İSTİYORUZ”
Hüsnü Serteser de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan muhtarlarla yaptığı toplantılar gibi yerel basın kuruluşlarının sahipleri ve çalışanları ile toplantılar düzenlemesini rica etti: “Sayın Cumhurbaşkanımız muhtarlar ile belli aralıklarla bir araya gelip dertlerini, sıkıntılarını dinliyor. Yerel basınımızla da bu tarz toplantılar yapılırsa dertlerimizi, sıkıntılarımızı anlatma, neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda istişare yapma imkânı buluruz. Bu ricamızı dikkate alırlarsa memnun oluruz. Siyasilerin basınla daha yakın olmaları gerektiğini düşünüyorum ama Sayın Bakanımızın, Belediye Başkanımızın hakkını yememek lazım. Artık basına daha çok önem verdiklerini düşünüyorum.  İlçelerimiz, beldelerimiz oraların yöneticileri ve milletvekillerimiz var. Onların da biraz daha fazla ilgili olmaları lazım ki, onlara da hizmet verebilelim. Gerekirse temsilcilik açalım. Tabi bunlar onların daha yakın, daha dayanışma içerisinde olması ile başarılabilecek şeyler. Seçim zamanlarında siyasi partilerin yerel basına kaynak ayırması lazım çünkü o dönemde en çok basına ihtiyaç duyuyorlar. Basın hep unutuluyor bu konularda. Siyasilerden ricamız yerel basına daha da ilgili ve alakalı olmalarıdır.”
“GAZETELER
SİYASET YAPMAMALI!”
Hacı Hakkı Özsoy ise gazetelerin siyaset yapmaması ama köşe yazılarında siyasi yorumlara ve yazılara yer vermesi gerektiğini kaydetti: “Bakıyorsunuz mesela gazetelerin birinde herhangi bir siyasetçi ile ilgili övgü dolu bir haber. Vatandaş da diyor ki, bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? Bunun altında bir şey vardır! Bu tarz haberlere dikkat etmemiz gerekiyor. Yerel basın olarak siyasilerle dengemizi kurmaya çalışıyoruz. Ancak yine de bu konuda kendimizi toparlamaya çalışmamız, halkı yanıltmamamız, vatandaşın her şeyin farkında olduğunu ve neyin ne amaçla yazıldığını bildiğini bilmemiz ve kabul etmemiz gerekiyor. Siyasilerle Afyon basını olarak yakaladığımız uyumu devam ettirip ama siyasete asla bulaşmadan siyasetin önünü açmamız gerekiyor. Basın ve siyaset dengeleri çok iyi götürülerek Afyon’un ve Türkiye’nin menfaatlerine kullanmak gerekiyor. Gazeteler siyaset yapmamalı ama köşe yazılarında siyasi yorumlara ve yazılara mutlaka yer vermeli.”
“SİYASİLER EKRAN ÖNÜNDE TARTIŞMADIĞI
İÇİN GAZETELER SİYASETE GİRİYOR”
3. Boyut programı moderatörü Saadettin Ulusoy da siyasetçilerin ekran önünde tartışmaması nedeniyle gazetelerin özellikle köşe yazarlarının siyaset yapmak zorunda kaldıklarını söyledi: “Siyasetçiler artık ekran önünde tartışmıyor. Onların yerine köşe yazarları bu görevi yürütüyor. Sorun da buradan kaynaklanıyor. Eğer siyasiler ekran önünde tartışsalar belki de basın bu kadar çok siyasete girmeyecek.”
 “REKLAM İŞİ GÖNÜL RIZASI İLE
KARŞILIKLI MEMNUNİYET İÇERİSİNDE
GERÇEKLEŞTİRİLMELİ”
Türkeli gazetesi sahibi Hacı Hakkı Özsoy, gazete reklamları ile ilgili yaptığı açıklama da reklamın bir kültür olduğunu ve bu konuda Afyon’da güzel gelişmelerin başladığını söyledi: “Reklam ekonomi ve ticari kültürle ilgili ve reklam konusunda Afyon’da güzel gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Reklam konusunda işlerin zorlanarak yapılması iyi değil. Reklam işi gönül rızası ile karşılıklı memnuniyet içerisinde gerçekleştirilmeli. Afyon ekonomik anlamda henüz hak ettiği yerde değil ama gelişmeye devam ediyor. Basının ekonomik sorunları oldukça fazla! Bu konuda en önemli ekonomik gelirlerinden birisi de reklamlar. Her konuda olduğu gibi reklam konusunda da pişmiş tavuğun başına gelmeyen olaylar gazetelerin gazetecilerin başına gelebiliyor.”
 “BİZİM BÜTÇEMİZ BU KADAR DİYEREK REKLAM PARASINI AŞAĞIYA ÇEKME OLAYI SON BULMALI!”
Odak gazetesi sahibi M. Emin Güzbey de gazetelerin reklam konusunda yaşadığı sıkıntılara değindi: “Reklamcılarımızın, sanayicilerimizin, iş adamlarımızın reklam verme konusunda frene basmasının sebebi bizleriz. Beş sene önce daha fazla gazete sayısı vardı ve reklam veren diğer gazetelere de vereyim diyor ve veriyordu. Şimdi yedi gazete kaldı. Kaliteli yayınlar hizmetler haberler yaptığımız sürece, düzenli reklam ve abonelik olayı gerçekleşecektir. Marketten bir şey alırken, fiyatı belli olan şeye hayır onu bana şu fiyata ver diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz! Çünkü fiyatı belli… Ancak iş basın sektörüne geldiğinde siyasi partilerimiz, siyasilerimiz, iş adamları bizim bütçemiz bu kadar. Bunu bu fiyata yayınlayın diyorlar. Bu olayın ortadan kalkması lazım!
“BÖLGEDEKİ REKLAM FİYATLARININ
 EN UCUZU AFYON’DA!”
Bölgedeki reklam fiyatlarının en ucuzu Afyonkarahisar’da. Mesela Eskişehir ile reklam fiyatlarını karşılaştırsınlar. Kaldı ki gazetelerimiz de televizyonlarımız da kalite açısından onlardan geride değil. Ayrıca reklam verenler bilsinler ki, gazetelerimiz internet sitelerimizde de yayınlanıyor. Yani verilen reklamlar aslında dünyaya açılıyor. Dünyaca ünlü bir kola markası hiçbir şekilde reklama ihtiyacı olmadığı halde, bütçesinin yüzde 70’ini reklama ayırıyor. Demek ki bir bildikleri var bu konuda. Bu durumun iş adamlarımız ve reklam verenler tarafından farkına varılması gerekiyor.”
“REKLAM ALMAK BİR KENARA ABONE YAPIMI KONUSUNDA BİLE ZORLUKLAR YAŞIYORUZ!”
Kadınana gazetesi sahibi Canser Kuzu ise reklam almak bir kenara abone yapımı konusunda bile yerel gazetelerin zorluklar yaşadığını vurguladı: “Bırakın reklam almayı abone yapma konusunda bile sıkıntı yaşayabiliyoruz. Yerel gazeteler olarak maddi sıkıntılar yaşıyoruz. Bu konuda yetkililerin yardımcı olmaları lazım… Toplumu bilgilendirmek adına çok keyifli bir iş yapıyoruz ve bu nedenle de bırakamıyoruz.”
“BASIN KENDİ ÖZELEŞTİRİSİNİ DE YAPMALI”
Kocatepe gazetesi sahibi Sezer Küçükkurt yaşanan sorunların aşılması adına ahilik geleneğine benzer bir teşkilatlanmaya gidilmesi gerektiğini belirtti. Küçükurt şunları söyledi: “Şahsım ve kurumum adına dile getirilmesi istenen eleştirileri, eleştirel konuları elimizden geldiğince dile getirmeye çalışıyoruz. İnsanlar eleştiri konusunda kafasını gözünü yararak, ortalığı karıştırarak, sansasyon yaratarak haber yapılmasını bekliyorlar. Eleştiri eksik diyen vatandaşlarımız bu şekilde televizyonculuk tabiri ile ekşın (aksiyon) bekliyorlar. Fakat eleştiriler adabınca usulüne göre yapılıyor ve çözülmesi istenen konular bir şekilde sonuca ulaştırılıyor.  Basın sektöründe reklam konusunda çok yanlışlar oldu geçmişte. Keşke geçmişteki hatalar olmasaydı ve bundan sonra yanlışlar yapılmasa, yanlış yapanlar uyarılsa ve yanlışlara karşı yaptırım gücü olan ahilik geleneğine benzer bir yapı oluşturulsa. Böylece sorunlarımızın daha hızlı ve kolay çözülebileceğini düşünüyorum. Nasıl ki bir doktor yemin etmeden ve Tabipler Odası’na kaydolmadan mesleğini yapamıyor, nasıl ki bir avukat yemin etmeden Baro’ya kayıt olmadan mesleğini yapamıyor. Gazetecilikte de böyle bir düzen olmalı.”
“İNSANLAR OKUMADIĞI GAZETEYE
REKLAM VERMEK İSTEMİYOR!”
Hisar gazetesi sahibi Ahmet Birliktir de okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzu belirterek, insanların okumadıkları gazeteye reklam vermek istemediklerini söyledi: “Bizim toplumumuz okuyan bir toplum değil. 80 milyon nüfusumuz var. Günlük gazetelerin toplam tirajı 4,5 milyon. Japonya’nın 124 milyon nüfusu var. Günlük yayımlanan gazetelerinin toplam tirajı 70 milyon. Japonya’nın en büyük gazetesi bugün 14 milyon gazete basıyor. Belçika’nın nüfusu 12 milyon ve günlük yayımlanan gazete sayısı 5 milyon. Ülke olarak okumayı sevmiyoruz.  Bu durum bizim Afyon için de geçerli. İnsanlar okumadığı gazeteye reklam vermek istemiyor. Vereceğim reklamın da bana bir katkısı olmaz diye düşünerek reklam vermiyordur. Yerel gazeteleri takip eden belli bir nüfus var ama Afyon nüfusunun ne kadarına denk gelir bu rakam yüzde olarak bilemiyorum. İnşallah daha çok okuyan bir toplum haline geliriz. Aynı zamanda internet haber siteleri de var ve Türkiye genelinde en çok okunan siteler arasında iki tane haber sitesi var. Belki de artık gazetelere eskisi gibi rağbet yok. Ve reklam verenler bu nedenle de gazetelere reklam vermeyi tercih etmiyor olabilir.”

Bakmadan Geçme