Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

AH ŞU DIŞ GÜÇLER YOK MU!

Perşembe günü, sabah haberlerini seyrederken dolar kurunun artmasına haber spikerinin bile yetişemediğine tanık oldum. Evet beklenen “ekonomik kriz” başladı. Aslında uzun zamandan beri devam eden durgunluk, enflasyonda ve işsizlik rakamlarında artma ile işlerin yolunda gitmediğini aklı olan, ya da aklını kullanan herkes görüyordu.
Rahip Bronson olayı, Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması sonucu S-400 füzelerinin Rusya’dan alınması, Ruslarla nükleer santral ortaklığı, Çin’den alınan kredi, ABD’nin İran’la ticaret yapacak ülkelere yaptırım uygulama kararı gibi siyaseten şu günlerde yaşanan birçok olayın, “ülkemiz üzerinde oynanan oyunların” etkisiyle, ekonomik kriz yaşanıyor diyenler olsa da bu olaylar sadece Türk Lirası’nın bu kadar hızlı bir şekilde kaybını tetikleyen sebepler olabilir.  Asıl neden borca dayalı, üretmeyen ve dışa bağımlı ekonomidir. Üretmeyen Türkiye’dir.
Ekonomik olarak kötü gidişat, siyaseten taraf olmayan uzmanlar tarafından uzun zamandan beri dile getiriliyordu. Ekonomi profesörü Özgür Demirtaş 18 Mayıs 2015 tarihinde henüz dolar 2,60 TL iken uyarmıştı. “Böyle devam edersek piyasa gözümüzün yaşına bakmaz. Dolar 5 lira olur”. Aynı kişi 2016 yılında “Türkiye’nin çok dikkatli olması lazım. ABD bizden çok korkuyormuş” falan bunları bırakın. Dünyada insanlar faiz enflasyonun nedeni mi değil mi? şeklinde tartışmıyor. Bu 200 yıl önce yapıldı ve bitti. Acil alınması gerekli önlemler şunlar” deyip sıralıyordu.
Ekonomist Selim Kotil 23 Nisan 2018 tarihinde “Bu kadar borçla gelecek bir yıl içinde dolar 7 TL’yi bulacak. Ben 4 lira olacak dediğimde gülenler bugün ne yapıyorlar” diye uyarmıştı.
2016 yılında “Doların 4,5 lira olduğunu göreceksiniz” diyen Erol Mütercimler, 19 Mayıs 2018’de “Dolar 7,5 TL ye çıpalanacak” demişti. Bunlara eklenecek daha niceleri de var.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce seçim öncesi Isparta mitinginde “Erdoğan bir daha seçilirse dolar 8-10 lira olacak, memleket te batacak. Dikkat edin” diye uyarmıştı.
Bütün bunları söyleyenler bu söylemlerini bilimsel temeller üzerine dile getirdiler. Yani aslında bugünlere gelişimiz çoook öncelerden belliydi. Görmek isteyenler gördü de, ülkeyi idare edenler neden göremedi? “Gezi direnişi” sırasında dolar 1.88’den 1.92’ye çıktı diye “Ekonomiyi batırdınız” diyenler, dolar 1.92’den 6.40’a çıktığında neden bu kadar sessizler. Bu iki olayı anlamak mümkün değil.
Cumhuriyetle hesaplaşmak isteyenler, bugüne kadar ne yapılmış diyenler, bu yapılan fabrikaları, üreten fabrikaları satıp, kapanmasına neden olmadılar mı? Evet sadece hamaset yaptık. Yeni fabrikalar açamadık. Aksine sattık. Sattığımız paraları tüketime harcadık, borca yatırdık ya da katma değeri olmayan yol, devleti zarara uğrattığı kesin olan garantili, yap-işlet-devret havaalanları ve TOKİ projelerine yatırdık. Üretim için çaba harcamadık. İleri teknolojik sanayi üretimimiz zaten yok, tarım ve hayvancılıkta da üretimden vazgeçtik.  Bir zamanlar kendi kendine yeten 7 ülkeden birisiyken bugün tarım ve hayvancılıkta da dışa bağımlı olduk. “Ne olacak canım et ithal edelim de fiyatlar düşsün, Mercimek ithal edelim, saman ithal edelim.” Edelim de, edelim.
Türkiye’nin yapması gerekenler belli. Biz çok borçlandık, çok israf ettik. Öncelikle israf ekonomisinden vazgeçeceğiz. Makam sarayı, yazlık saray, kışlık sarayları kapatacaksınız. Cumhurbaşkanı’nın 14 uçağı olsa ne, olmasa ne. Tasarrufa gideceksin. Gideceğin yere 36 araçla değil 4-5 araçla gideceksin. Biz de vatandaş olarak “helal olsun” demek yerine, bunlara tepkimizi göstereceğiz. Devletin kıt kaynaklarını yandaşlara, havuz medyasına peşkeş çekmeyeceksin, çektirmeyeceksin. Devlet olarak ayağını yorganına göre uzatacaksın. Vatandaşını borçlandırarak sunni bir refah sağlayıp, oy deposu haline getirmeyeceksin.
Son 16 yılda iktidar ekonomi biliminin gereklerini yerine getirmedi. Öyle efelenmekle, kabadayılıkla devlet yönetilemeyeceğini görüp, doğru insanları devletin başına getireceğiz. Devlet ortak akılla yönetilecek, tek adama teslim edilmeyecek. Hukukun üstünlüğü kabul edilecek. OHAL ve benzeri uygulamalar hemen sonlandırılacak, özgürlükler alabildiğine kullanılacak. Dış güçler masalına inanarak sadece birilerinin ekmeğine yağ sürersiniz. Türk ekonomi bu işi bilen, ilim irfan sahibi kişiler tarafından idare edilmeli.
Son Söz, “Ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen ‘dış güçler’ deriz, yabancılar deriz şu deriz bu deriz, onlara bazı isimler buluruz. Ve bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan. Yani bu doğru da olabilir ancak ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez”  Recep Tayyip Erdoğan

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER