Başlıktaki sloganı ben bulmadım. Afyonkarahisar’da bisiklet sevdalısı olan, gidecekleri yerlere bisikletle ulaşan kişiler, topluluklar, kendi aralarında konuşurken böyle bir vurgu yapmaya başladılar: Afyon’un kurtuluşu bisiklette…
Neden böyle diyorlar?
Bisiklet kullanırken spor yapıyorsunuz öncelikle.
Benzin, mazot, LPG, elektrik harcamıyorsunuz.
Kendi vücut gücünüzle iki tekeri döndürüyorsunuz, yürümekten hızlı, otomobilden yavaş hareket ediyorsunuz.
Kurallara uymanız hâlinde güvenli.
Bisikletin lastikleri, frenleri dışında bakım ücreti yok. Lastik ve frenleri de kontrol ettirmek öyle pahalı bir işlem değil.
Bisiklet, Afyonkarahisar’ın yaşadığı trafik sorununu ortadan kaldıracak bir araç.
Neden mi?
Bizim 3 otomobilin zor sığdığı sokaklarımıza, en az 10 bisiklet yanyana sığar…
Haydi bu mümkün değil diyelim. En azından “yapılması düşünülen” bisiklet yolları ile trafik sıkışıklığı ve sıkıntısı çekmeden “menzil”e varmak kolay.
“Yapılması düşünülen” diyorum.
Zira Kocatepe Mezarlığı’nın önünde başlayan bisiklet yolu, Park Hayat Hastanesi’nden sonra kayıplara karışıyor.
Afyonkarahisar’a geliş istikametinde ise Alparslan Türkeş Köprüsü’nün altında bisiklet yolu sona eriyor.
Yine şehrin farklı bölgelerinde bisiklet yolları var, ama yarım yamalak.
Bisiklet yolu yapıldığı söylenen yerlerde de araçlar park etmiş durumda.
Bunun bir orta yolu olmalı elbette.
Kim bilir, belki de böyle bir itirazı bekliyorlar yetkililer.
“Nerede benim bisiklet yolum”, “Bu bisiklet yolunun devamı niye yok”, “Bu otomobiller neden bisiklet yolunda” gibi sorular sorulmaya başlanırsa yetkililer de cevaplar bulacaktır.
Mesele, sormak…
Meselâ ben Nihat Sırdar’ın radyo programına konu olan Mezarlık’ın karşısındaki “yol ortasında kalan bisiklet yolu”nu sordum. Aldığım cevap şu: Yolun sağ tarafına otomobiller park edecek…
Neden mi?
Özellikle bayram sabahları Mezarlık çevresinde yoğun bir trafik yaşanıyor. Bu trafikte insanların araçlarını koyabilecekleri, park edebilecekleri bir boşluk oluşmuş, o boşluk böyle kapatılacakmış.
Hep o “yeni” köprü yüzünden…
Necmettin Erbakan Köprüsü, yapılırken nizami kurallara uyulsaydı, köprünün ayaklarını sığdırmak ya da denk getirmek için olağanüstü gayret gösterilmeseydi, bahsi geçen bisiklet yolundaki boşluk da olmayacaktı.
Ne diyorduk?
Afyon’un kurtuluşu bisiklette.
Trafiği önce yayalara, sonra bisikletli vatandaşlara göre şekillendirirsek; şehirde göze hoş gelen birçok alan da üretmiş olacağız.
Otomobiller, dolmuşlar, halk otobüsleri “aslî unsur” değil de yan unsur olarak görülmeye başlandığında, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesini hatırlamış olacağız.
Tabii “bisiklet” ayrı bir dünya.
Afyonkarahisar’da bisiklet süren, bisikletlerle buluşup dere tepe giden, Zafer Haftası’nda bisiklet süren topluluklar var.
Yaptıkları iş kolay değil.
Perşembe Akşamı Bisikletçileri, Kocatepe Bisiklet Topluluğu gibi girişimler konuyu bir yaşam felsefesi olarak ele alıyorlar.
Toplumun farkındalığını artıracak çalışmalara imza atıyorlar, fidan dikiyorlar, yardımlaşıyorlar.
Trafikten bunalan, kendini bu toplulukta buluyor.
Afyonkarahisar’da bisiklet ile ilgili gelişmelerin yaşandığını görmek güzel.
Valilik ve Belediye’nin bu çalışmalara destek olması bekleniyor.
Ancak teşvik noktasında, idarecilerin de elini bisiklete atması, kısa süreliğine de olsa bisiklet kullanmaları gerekiyor.
İdarecileri bisiklet üstünde görmek, vatandaşlar için de gayret sebebi hâline gelebilir.