'Afyonlu'lardan 'soykırım' iddiaları – Kocatepe Gazetesi
Afyonkarahisar'da daha önce ikamet etmiş Ermenilerin ailelerinin yeniden ilimize dönmeleri için çalışmaların başladığı şu dönemde, bir internet sitesinin yaptığı yayınlar dikkat çekiyor. 'Afyonkarahisarlı Ermeniler'in de yer aldığı internet sitesinde, Türklere karşı öfkeli ve kışkırtıcı ifadeler kullanılıyor Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı öncülüğünde, 12 Ekim 2012’de Korel Termal Otel’de düzenlenen Göller Bölgesi Etkileşim [&hellip]
Afyonkarahisar’da daha önce ikamet etmiş Ermenilerin ailelerinin yeniden ilimize dönmeleri için çalışmaların başladığı şu dönemde, bir internet sitesinin yaptığı yayınlar dikkat çekiyor. “Afyonkarahisarlı Ermeniler”in de yer aldığı internet sitesinde, Türklere karşı öfkeli ve kışkırtıcı ifadeler kullanılıyor
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı öncülüğünde, 12 Ekim 2012’de Korel Termal Otel’de düzenlenen Göller Bölgesi Etkileşim Planı İkinci Bölge Çalıştayı toplantısında gündeme gelen “bölgeyi terk eden Ermeni nüfusla ilişki kurulması ve nüfusun geri döndürülmesi” konusu, çeşitli propagandalarla devam ediyor. Ancak kendilerini “Afyonkarahisarlı Ermeni” olarak niteleyen kişilerin de yazı yazdığı www.team-aow.discuforum.info adlı internet sitesinde, Türklere ve Türkiye’ye karşı kışkırtıcı ifadelere yer veriliyor.
Türkiye’den 12 binin üzerinde takipçisi olan internet sitesinde “Afyonkarahisar kokenli Khachadur Tonelian” imzasıyla, 1915’te çıkarılan Tehcir Kanunu’nu “soykırım” olarak niteleyen yazılar yayınlanıyor. Aynı sitede, Afyonkarahisar Ermenileri’nden olduğu iddia edilen birtakım kişilerin de görüşlerine ve hatıralarına yer verilmiş. Sitenin, Tehcir Kanunu ile ilgili yaptığı yayının Afyonkarahisar kısmında şunlar yazıyor:
“O korkunç manzaraları üzüntüyle hatırlayan soykırımdan kurtulmuş Afyonkarahisarlı Arpine Bartikyan (1903 doğumlu) da gördüklerini anlattı: ‘…Bir de milli hareket baş gösterdi. İzmir’i ateşe verdiler. İlk önce Ermeni mahallesini yaktılar. Aziz Stepanos Kilisesi’ni ateşe verdiler; çünkü bütün Ermeniler korunmak için o kiliseye sığınmışlardı. Sonra biz Ermeniler kaçtık; deniz kenarına gittik. Denizde bir sürü kayık vardı; ama Türkler, kayıklar su alsın ve Ermeniler kurtulamasın diye diplerini önceden delmişlerdi. Zavallı Ermeniler kayığa biniyorlardı; kayık biraz yol aldıktan sonra içine su doluyor ve bütün Ermeniler denize dökülüyordu; denizin yüzeyinde bir sürü şişmiş ceset vardı. Bizi Balçova’ya götürdüler ve kıyıya yakın ahşap kulübelere doldurdular. Başladılar bizi gözden geçirmeye. Güzel kızları tutup, sürükleye sürükleye götürüyorlardı. Ben ufak tefek bir kızdım; kadınların eteklerinin altına gizlendim. Bizim Mari’nin yüzüne kurum sürmüşler, saçlarını da kırkmışlardı; acayip bir görünümü vardı. Ona bakıp beğenmediler: ‘yaramaz’ dediler ve bıraktılar. Biraz ilerde bizi kesmek için bıçaklarını bileyen Türklerin sesleri duyuluyordu. Bir Ermeni kızı sıranın kendisine geleceğini görünce, pencereden atladı; ama ölmedi: aşağıda Türk askerler varmış… birkaç gün sonra onu geri getirdiler; o zaten tanınmaz bir haldeydi…’ [Sv. 2000. Gth. 197, sayfa 334].
Deir-es-Zor sürgünü anılarından tanıdığımız Afyonkarahisarlı Sümbül Berberyan (1909 doğumlu) aynı üzüntü ve gözyaşlarıyla İzmir Faciası sırasında kendi gözleriyle gördüklerini de hatırladı: ‘…Ermenileri, Rumları denize atıyorlardı. Genç, yaşlı, anne, çocuk farkı gözetmiyorlardı. Türk askerleri herkesi süngülerle delik deşik ediyordu; çocukları, büyükleri tutup denize atıyorlardı. Denizde bir sürü ceset vardı; öyle ki suyu göremezdin. …Sonra başka Türk askerleri gelip bizi buldu. Hepimizi yan yana dizdiler; aramızdaki iki erkeği bizden ayırdılar; onları yere yatırıp derilerini yüzmeye başladılar ve gülerek ‘inek kesiyoruz’ dediler. Adamların derilerini zorlukla yüzdüler. O zavallılar bangır bangır bağırıyorlardı. Sonunda derileri yüzüldü. …Bir yerde Türkler büyük bir ateş yakmış, Ermenileri o ateşin içine atıyorlardı. Annemi tutup ateşe attılar. Biz, ben ve ablam başladık bağırmaya; annemi ateşin içinden kurtaramadık…’ [Sv. 2000. Gth. 200, sayfa 336-337].
Ondan sonra, soykırımdan kurtulan bu kişi aynı üzüntü ve gözyaşlarıyla, hıçkıra hıçkıra kendi bestelediği uzun ağıtı söylemeye başladı; biz bu ağıttan bir bölüm aktarıyoruz [orijinali Ermenicedir]:
Afyon’dan çıktık,
İzmir şehrine geldik,
Sevgili anamı bulamadım,
Hüngür hüngür ağladım.
Ah sevgili anacığım! Bizi aldattılar,
Beni senden ayırdılar,
Seni de ateşe attılar,
Cayır cayır yaktılar!…”
Öte yandan sitede yer verilen Afyonkarahisar fotoğrafında da geçmişte Ermeni Mezarlığı olduğu belirtilen yere özellikle vurgu yapılıyor. Sitede, basın-yayın organlarında yer alan “Papaz’ın konağı lokanta oldu” içerikli haberi de “Gasp ettikleri Ermeni Konağı’nı turizm işletmesi yaptılar” şeklinde veriliyor. (Kocatepe)