Afyonlu olmaktan gurur duyuyorum – Kocatepe Gazetesi
Afyonkarahisar'ın müzik tarihinde ki önemli kilometre taşı olarak nitelendirilen iyi bir müzisyen olarak tanımlanıyorsunuz. Bu tanımın ışığında Cem Erkılınçoğlu kimdir?Cem Erkılınçoğlu: Afyon'da 1957 yılında ortaokul döneminde trompetist Eddie Calvert ve Lois Armstrong dinlemeye başladım. O gün için harçlıklarımdan 78 devirli plaklar alarak onları dinliyordum. Tabi Amerikan standartlarında jazz müziğini dinleme ve gönül vermeye başladım. Jazzı [&hellip]
Afyonkarahisar’ın müzik tarihinde ki önemli kilometre taşı olarak nitelendirilen iyi bir müzisyen olarak tanımlanıyorsunuz. Bu tanımın ışığında Cem Erkılınçoğlu kimdir?
Cem Erkılınçoğlu: Afyon’da 1957 yılında ortaokul döneminde trompetist Eddie Calvert ve Lois Armstrong dinlemeye başladım. O gün için harçlıklarımdan 78 devirli plaklar alarak onları dinliyordum. Tabi Amerikan standartlarında jazz müziğini dinleme ve gönül vermeye başladım. Jazzı sevmemle birlikte sanıyorum 1964 yılıydı, babamı bana bir trompet alması için zorladım. Öğrencilik zamanlarımdı. Babam zar zor Almanya’dan bir trompet getirtti. Kimseyi rahatsız etmemek için yorganı üzerime çekip trompet çalardım. Buna mecburdum. Uzun uzun üflemeniz lazım ki dudak otursun.
Kişisel çaba ve merak sonucu edindiğiniz trompet ve jazz müziği sevginizle amatörce başlayan çalışmalara profesyonel bir katkı oldu mu?
Cem Erkılınçoğlu: Dönemin Afyon Garnizon Komutanı aracılığıyla ilk trompet derslerimi bando bölüğünde aldım. Zaten 1961 yılında Afyon Askeri Bandosunda ağabeyimin arkadaşı Trompetçi Sami Tugay vesilesiyle trompetle tanışmıştım. Bu konuda son derece azmettim. Hatta disipline çalıştığım için karda buzda dahi olsa bana stadyumun anahtarını verirlerdi. Milleti rahatsız etmeden trompet çalışabilmem için. Ortaokuldan sonra müzik aşkı nedeniyle tahsilime devam edemedim. Müzik hayatımda her şeyin önüne geçti. Futbol oynardım futbolunda önüne geçti. Nefret etmeye başladım. Tamamen müziğe başladım. Ama tabi şartların ağır olduğunu daha ileri ki yaşlarda anladım. Ekonomi başta olmak üzere hayat genelinde ağır şartlarla daha sonra yüzleştim.
Müzik kariyeriniz nasıl şekillendi?
Cem Erkılınçoğlu: Askerden evvel 17 yaşında iken müessese orkestralarında çalışmaya başladım. Askerlik görevimi Kıbrıs Değiştirme Birliğinde müziğimle alakası olmayan bir yerde yapmak durumunda kalmıştım. Askerlik görevim maalesef müzikle ilgili bir yer olmadı. Isparta-Eğirdir’de ağır bir eğitim gördük. İskenderun’dan Kıbrıs’a gitmemize az bir zaman kala komutanıma durumumu anlattım. Tüm sermayemin hayatımın müzik olduğunu söyledim. Beni bando bölüğüne bırakmalarını rica ettim. Orduevinde subay arkadaşlarım vardı. İskenderun Orduevinde çalmaya başladım. Eskişehir Şeker Fabrikası, Burdur Şeker Fabrikası olmak üzere pek çok yerde çalıştım. Askere gidinceye kadar süreç böyle devam etti. Kendi ayaklarımın üzerinde durabilen bir gençtim. Bu arada çok metot çalıştım. Metot bulmakta zorlanıyordum. Param bazı şeyleri almaya yeterli gelmiyordu.
Profesyonel anlamda müzik kariyeriniz nasıl gelişme kaydetti?
Cem Erkılınçoğlu: 1969 yılında İskenderun Petrol Ofisi Orkestrası kuruldu. Bizlere çalmamız için İtalya’dan aletler getirildi. Ben bu orkestrada mutlu olamayınca Rus Restaurant ta değişik arkadaşlarla orkestra kurduk. Burada da tatmin olamayınca İstanbul’a gittim. O zamana kadar düşünemeyeceğim kadar yüksek oranda para ile çalışmaya başladım. Ama çok daha güzel orkestralar vardı. Parayı umursamadım, gözüm daha iyi orkestralarda çalabilmekteydi. Aldığım paranın çok altında iyi bir orkestraya transfer oldum. Çalışanların hepsi çok güzel müzisyenlerdi. Basamak basamak çıktım, özümsedim. O zaman plaklar revaçta idi. Doldurulan plaklar için çalıp paramı alıp giderdim. En az yüz plakta çalmışımdır diye düşünüyorum. Almanya başta olmak üzere yurt dışında çok çalıştım. Artık çalışmalarımı kişisel anlamda yürütüyorum.
Bir yere gelmek elbette kolay olmadı gençlere tavsiyeleriniz neler?
Cem Erkılınçoğlu: Bir yerlere geldiğimi hissettiğimde zaten özgüvenli bir insandım. Özgüvenim daha da oturmuş oldu. Hayattan benden korksun ben hayattan korkmuyorum anlayışına sahiptim. Zorlu şartlarda zorluklarla mücadeleden yılmadan bileğimizi kuvvetlendirerek bugünlere ulaştık. Şartlara teslim olmadım şartlar bana teslim oldu. Ben Afyonlu olmaktan gurur duyuyorum. Burası Cumhuriyetin kurulduğu topraklar. Hüseyin Başkadem gibi gayretli bir isim 17 yıldır hem Jazz hem de Klasik Müzik alanında festivallere imza atıyor. Hüseyin’in üzerinde de etki sahibi olmak benim için güzel. Gençlerimize özellikle kızlarımıza Atatürk’ün izinde, ona layık şekilde yürümelerini tavsiye ediyorum. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı