• Haberler
  • Gündem
  • Afyonkarahisar'da FETÖ'nün yapısı da büyük, FETÖ ile mücadele de büyük

Afyonkarahisar'da FETÖ'nün yapısı da büyük, FETÖ ile mücadele de büyük

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya gazeteniz Kocatepe'yi ziyaret etti. Özkaya'ya ziyaretinde, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Süleyman Karakuş ile parti yöneticileri Nurettin Birliktir ve İsmail Gelişgen de eşlik etti. Özkaya, ziyareti sırasında siyasi gündemi değerlendirdi.SAVCI İNSANÜSTÜ ÇALIŞIYORAK Parti Milletvekili Ali Özkaya, FETÖ/PDY kapsamında devam eden yargılamalarda Afyonkarahisar'ın başarılı üç ilden [&hellip]

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya gazeteniz Kocatepe’yi ziyaret etti. Özkaya’ya ziyaretinde, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Süleyman Karakuş ile parti yöneticileri Nurettin Birliktir ve İsmail Gelişgen de eşlik etti. Özkaya, ziyareti sırasında siyasi gündemi değerlendirdi.
SAVCI İNSANÜSTÜ ÇALIŞIYOR
AK Parti Milletvekili Ali Özkaya, FETÖ/PDY kapsamında devam eden yargılamalarda Afyonkarahisar’ın başarılı üç ilden biri olduğunu söyledi. Özkaya, ildeki FETÖ ile mücadeledeki sayısal çoğunluğun nüfus oranlamasına göre Türkiye’deki önde gelen iller arasında yer aldığına işaret etti. Bu noktada Emniyet Teşkilatı ve Cumhuriyet Savcılarının üstün gayreti bulunduğunu dile getiren Özkaya, “Gerçekten onların bu gayretlerine teşekkür etmemiz lazım. Bir de bu FETÖ dosyalarını yürüten Cumhuriyet Savcımız hakikaten insanüstü bir performans sergiliyor. Kendisi ciddi manada iddianameleri tanzim ediyor, sanıkla fiillerin arasında delillendiriyor. Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi de davaları çok seri bir şekilde sonuçlandırdı. Bu mahkemeden çıkan cezalardan bir kısım insanlar mutlu, bir kısım insanlarda mutsuz oluyor. Mahkemelerin herkesi memnun etme imkânı yok. Mahkemenin verdiği kararlar için önce istinaf sonra temyiz süreci var” dedi.
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SERİ
Ali Özkaya, birkaç gün önce edindiği bilgi ışığında FETÖ/PDY doğrultusunda Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üç yüz civarında karar verildiğini belirtti. Bu rakamın hemen hemen Türkiye genelinde alınan kararların toplamı kadar olduğunun altını çizen Özkaya, “Bu çok büyük bir rakam. Bu açıdan Afyon’da çok seri çalışıyorlar. Aldıkları ceza da 5 yılı aşanlar ki çok büyük bir kısmı beş yıldan fazla ceza aldı. Cezası 5 yılı aşanlar istinaf aşamasından sonra bir de temyize gidecek. Temyiz de Yargıtay 16. Ceza Mahkemesi’nce İstanbul’daki hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer ile ilgili kararlarını vermişlerdi. Malum onlara terör örgütü üyeliğinden cezalar verildi. O dairenin kararını da göreceğiz. Ondan sonra Türkiye’ de FETÖ ile ilgili verilen kararlarda bir içtihat birlikteliğine doğru gider. Yani burada hangi eylemlere hangi miktarda cezalar veriliyorsa diğer illerle uyum olur. Yargıtay kararından sonra bunda bir yeknesaklıkta sağlar” diye konuştu.
VERİLEN CEZALARIN 4’DE 3’ü İNFAZ EDİLİR
Terör suçlarında cezanın dörtte üçünün infaz edildiğini belirten Ali Özkaya, sanığın daha önce mükerrer bir cezası olmaması halinde bu şekilde uygulama yapıldığını belirtti. Hüküm giyip cezasını tamamlayan kişilerin hükümete, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı bir cephe oluşturacakları yönünde basındaki tartışmaları yorumlayan Özkaya, “Bir suç örgütü ile mücadele ederken devlete karşı cephe oluşturacak ben bununla mücadele etmeyeyim diyemezsiniz. Zaten önemli bir kısım tercihini devlete karşı olarak bu fiilleri işlerken tercihi terör örgütü liderinden yana kullanmışlar. Suç varsa ceza olacaktır” şeklinde konuştu.
SUÇ VARSA CEZASI OLACAKTIR
“Mesele şu; Devlet bizim devletimiz. Devletimiz büyük ve şefkatli bir devlettir. Efendim bunların bir kısmını daha kazanamaz mıyız?” sorusuna cevap arayan Özkaya, “Suç işlemişler de olsa bunların bir kısmını tekrar toplumsal uyum sürecine dâhil edemez miyiz? Mutlaka olabilir. Olmaz diye bir şey yok. Ama bunlar bir bütünlük içinde Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, belki bu sıkıntılar yaşandıktan sonraki süreçte ortaya çıkan tablo ile bunu düzeltmek için gerçekten toplumsal bir ihtiyaç vardır noktasına gelirse o zaman düşünülür. Bugünden yarına Ahmet, Mehmet ceza aldı. Bu sayı şuraya vardı. Biz bunlara ceza vermeyelim diyemeyiz. Devletin kararı yarın ne olur bilemeyiz ama bugün suç varsa cezası olacak” ifadelerini kullandı.
SON SÖZ YARGITAY’IN
 “Bu suç bu mudur? Bu kadar mı ceza alınmalıdır? Efendim terör örgütü üyeliği midir suç örgütü üyeliği midir?” tartışmasında bunların bir kısmına Yargıtay’ın temyizi ile İstinaf Mahkemeleri’nin karar vereceğini söyleyen Özkaya, “Belki Bölge İstinaf Mahkemelerinin kararları arasında çelişkiler olabilecek. Çünkü bunlar hukukun içinde olan şeylerdir. Bir davranışı bir mahkeme terör örgütü üyeliği olarak ön görebilir. Bir diğer mahkeme de suç örgütü üyeliği olarak görebilir. Böylesi bir durumda iki içtihat arasında ki farkı Yargıtay giderecek. Son sözü Yargıtay söyleyecek. Yargıtay bunların hepsi terör örgütü suçlusudur cezaevine girecekler diyebilir. Belli bir zaman sonra farklı bir yöntem geliştireceğim diyebilir. O günkü Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yönetimi ve TBMM’nin alacağı kararlara bağlı. Bugünden yarın şöyle olur demek yanlış” ifadelerine yer verdi.
KİMSENİN HAKSIZ SUÇ
 İSNAT ETME HAKKI YOK
FETÖ/PDY mücadelesinde birinci önceliğin haşhaşi teröristlerden hesabı en ağır şekilde sormak olduğuna vurgu yapan Özkaya, “Bizim birinci önceliğimiz haşhaşi teröristlerden en ağır şekilde hesap sormaktır. Kilitlenmemiz gereken nokta budur. Bir de bu süreçte hiçbir kamu görevlisinin geçmişte bir kısım FETÖ’cülerin zulmüne uğramıştım, ben bunların haksızlığına uğramıştım, o zaman ben de bunlarla yakından uzaktan ilgisi olan herkesle hesap sorayım diye yaklaşırsa bu doğru bir yöntem olmaz. Bireysel hırslar, kinler, ihtiraslar bu mücadele de bir araç olarak kullanılırsa o kişilerde mutlaka bundan zarar görür. Hesap sorulur. Kimsenin yanlış yapma hakkı yok. Kimsenin de birilerine haksız yere suç isnat etme hakkı yok” dedi.
“FETÖ’NÜN TAKTİĞİ BİZE YAKIŞMAZ”
Adalet ve dengenin çokça gerektiğini, gerçek anlamda kişinin işlediği fiili hangi cezai müeyyidenin karşılayacağının önem taşıdığına değinen Özkaya, “Geçmişte bu kişiye kızmıştım, geçmişte bu kişi bana haksızlık yapmıştı bunu da bunun içine dâhil edeyim diyemeyiz. Bu FETÖ’nün taktiğidir. Bize böyle bir sistem yakışmaz. Bir hukuk devletinde adaleti öncelikli olan demokrasiyi önce gören, insan haklarını öncelik gören bir yönetim sistemine bu yakışmaz. Gerçekten iftiharla söylüyorum; dünya da bu kadar büyük bir mücadeleyi, bu kadar temiz yapabilecek az sayıda devlet vardır” diye konuştu.
SORUŞTURMANIN TARİHTE ÖRNEĞİ YOK
FETÖ/PDY mücadelesinde 14 bin hâkimden 4 bininin ihraç edildiğini, şu anda görev yapan hâkimlerin yüzde 50’den fazlasının iki yıllık tecrübeleri bulunduğunu aktaran Özkaya, “Hâkimlerin çok önemli bir kısmı, birinci sınıf tecrübeli hâkimler ihraç edilmiş. Önemli kısmı İstinaf Mahkemelerine gitmiş. İlk derecede yargılama yapacakların çok büyük kısmı genç hâkimler. Bu kadar genç hâkimler ve savcılarla daha önce cumhuriyet tarihinde hiç soruşturulmamış bir konuyu soruşturuyorsunuz. Tarihte ilk defa böyle bir darbe yargılaması yapılıyor. Bu kadar büyük çaplı bir yargılama daha önce yapılmamış. Talat Aydemir yargılaması yapılmış, 12 Mart Muhtırası sonrası yargılama v.s yapılmış. Ama onlar çok daha sınırlı işler” şeklinde konuştu.
“AFYON’DA HİÇBİR
DURUŞMAYI İZLEMEYECEĞİM”
Milletvekili Ali Özkaya, Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ/PDY davalarını izlemeyi düşünmediğini belirtti. Özkaya, şehirde birçok kişiyi tanıdığı için birinin lehinde ya da aleyhinde gibi yanlış bir algı oluşturmamak için özellikle Afyon’da dava izlememe kararı aldığını açıkladı.
6 BİN ŞÜPHELİ, 2 BİNİ AŞKIN TUTUKLAMA
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Afyonkarahisar genelinde sayısı 6 bini aşan kişi üzerinde işlem yapıldığını kaydeden Özkaya şöyle konuştu: “Bu soruşturma kapsamında 6 bin şüpheli oldu. İki binin üzerinde tutuklama var. Adli kontrol şartıyla tahliyeler oldu. Tutuklananlardan bir kısmı çıktı. İşin rakamsal durumu bu şekildedir. Bana verilen bilgi il geneli için bu yöndedir. Mücadele peyderpey devam ediyor.”
YENİ SORUŞTURMALAR AÇILIYOR
FETÖ/PDY içinde yurt dışına kaçanlardan sonraki tetikçi grubunun kendisine göre en az yüzde 90’nın alındığını aktaran Özkaya, “Bunların içinde şu anda 10 bine yakın kaçak var. Bu çok ciddi bir rakamdır. Belki yurt dışında olup da henüz yargılama ya da soruşturma safahatı başlayıp da kaçak duruma düşmemiş birkaç bin kişi de olabilir. Mesela örgütün kriptolu haberleşme sistemi bylock çözüldükte insanlara yeni yeni soruşturmalar açılıyor. Yurt dışında olup hakkında soruşturma başlatılıp Savcılık ulaşamayınca kaçak duruma düşen kişiler olacaktır. Bu durumda birkaç bin kişinin daha olacağını tahmin ediyorum” dedi.
AFYON’DA MÜCADELE DE, YAPI DA GÜÇLÜ
Afyon’da FETÖ mücadelesinin kuvvetle yürütülmesine karşılık işe tersinden bakıldığında ilde örgütün kuvvetli olup olmadığı yönündeki soruyu cevaplandıran Özkaya şunları söyledi: “Bu güzel bir soru. Afyon milliyetçi, muhafazakâr, inançlı bir yer. Muhafazakâr, inançlı, milliyetçi bir yerde bu örgüt ister istemez güçlü oluyor. Bu örgüt yapısı itibariyle bir ailenin akıllı çocuğu varsa, milliyetçi, muhafazakârsa, ekonomik olarak da güçlü ise yüzde yüz bulaşmaya çalışıyorlar. Kancayı atıyorlar. Aslında hiç FETÖ ile irtibatlı olmayan aileler var. Geçmişten beri milli görüşün en göbeğinden gelen aileler var. Ya oğlunu, ya kızını, ya damadını birisini kaptırmış. Geçtiğimiz günlerde bir ağabeyimiz beni aradı. ‘Vekilim benim çocuğum küçük bir bakkalı vardı. 8 yıl ceza verdiler. Ben çok uğraştım uzak dur bu FETÖ’cülerden diye ama bir türlü laf dinletemedim. Maalesef benim oğlum FETÖ’cü. Bunlara kaptırdım. Sizden bir tek ricam cezasını ilçedeki bir cezaevinde çeksinde eşi ve çocukları mağdur olmasın’ dedi. Açıkça çoğunu kurtaramadığını, kaptırdığını söylüyor.”
UYARDIKLARIM
ŞİMDİ DUA EDİYORLAR
“Geçmişte ben çevremde bilhassa siyasi çevremde çok işadamı ile yaşadım. Çocukları vardı, kendileri mütevelli sohbetlere giderdi, onları çok uyardım” diyen Özkaya, “Çok uyarıda bulundum. Bilhassa MİT olayından sonra uyarılarda bulundum. Akabinde Gezi Parkı olaylarından itibaren de uyardım. 17-25 Aralık 2013 tarihi milattır. Ama bu tarihin öncesinde de arkadaşları bunların gittiği yol kötü. Bunlar artık bir terör örgütüne dönüşüyor, bir ajan, istihbarat örgütüne dönüşüyor diye uyarmıştım. Birçok arkadaşımız ayrıldı. Şimdi çok dua ediyorlar. ‘İyi ki siz bizi uyardınız. Siz bizi uyarmasaydınız bugün biz de hapisteydik ya da şirketimize kayyum atanmıştı’ diyorlar” diye konuştu.
EN KRİTİK OLAY 2010 HSYK SEÇİMLERİ
Gerçek anlamda MİT tırları olayının büyük önem taşıdığını, kendisi için en kritik olayın ise 2010 yılındaki HSYK seçimleri olduğunu belirten Özkaya, “18 Ekim 2010 HSYK seçimleri benim için çok kritik bir süreçti. Akabinde Cumhurbaşkanımızın makamına böcek konulmasıdır. Akabinde MİT krizidir” şeklinde konuştu.
SONUÇ ORTADA DEĞİŞMEZ
Yargılamaları kamuoyuna aktarılmasında medyanın tutumunu yurt geneli ve Afyon özelinde değerlendiren Özkaya sözlerine şöyle devam etti: “Genelde benim gördüğüm olumlu. Yargılamalar şeffaf gidiyor. Medya da bu yargılamalara yer veriyor. Küçük şehirlerin dışında esas darbeye kalkışan İstanbul, Ankara gibi yerlerde onlar tam bir suç örgütünün katil üyeleri. Artık her şeyi yok sayan, kendilerinden başka memlekette akıllı görmeyen. Aklımızla alay ederek bizleri aptal yerine koymaya kalkan savunma ve davranışlarda bulunuyorlar. Bunların sonuca zerre miktarda bir etkisi yok. Gözümüzün önünde 250 tane şehit var. İki bin 500 üzerinde gazi var. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Meclis bu kadar bombalanmış. Gözümün önünde şehit olan, yaralanan insanlar var. Üzerimize atılan bombalar var. Bunları yok mu sayacağız? Bu hâkimlerin ve savcıların hepsi de bunları yaşadı. Ceset, katil, cinayet ortadadır. Suç yok diyebilir miyiz? Her şey ortada. Bunların göz kapatmasıyla sonuç asla değişmez.”
OLAY BÜYÜK VE ÇETREFİLLİ,
YARGILANMAK ZORUNDA
Mağduriyet iddialarına değinen Özkaya, mağduriyet iddiasında bulunanların en az yüzde 95 ile 98 oranda geçmişte örgütle irtibatı olan kişiler olduklarını kaydetti. Geçmişte irtibatı bulunmadan hukuki işleme maruz kalmış kişi bulunmadığının altını çizen Özkaya, “Geçmişte bunların sohbetine giden, güç devşirmiş, beraber görünmüş, makama gelmek için bunların yanında durmuş insanlar çok. Bunların bir kısmında MİT krizi ve Gezi Parkı olaylarında adım adım geri gelenler var. Bu adım adım geri gelenlerin içinde tam gelip gelmedikleri yönünde tereddütlü olanlar var. Bunların önemli bir kısmı da belki bizim Afyon’da komşu, eş, dost ve akrabaların şikâyetleri sonucu belirliyor. En yakın kişi filanca akrabasının FETÖ’cü olduğu yönünde şikâyette bulunuyor. Ayrılan ve ayrılmayan insanlar var. Bunların ortaya çıkarılması bazen yargılamayı ve tutuklamayı gerektirebiliyor. Afyon’da tutuklanıp da beraat eden 4-5 kişi var. Bunlar çok sınırlı sayıda. Bu durum onların açısından bir mağduriyettir. Ama durumu yekune vurduğumuzda çok azdır. Ama çok sınırlı sayıda da olsa vardır. Olayın büyüklüğü ve çetrefilliği bir yargıdan geçmesini gerektiriyor.”
MAĞDURİYETLERİN YEKÛNDA YERİ AZ
FETÖ’nün içeride olan kişilerince “Ben yandım geçmişte beraber olduklarım da yansın” zihniyeti ile iftira attıkları insanlar olduğunu aktaran Özkaya, bunun yekûn içinde çok az yer bulduğunu söyledi. Özkaya şöyle konuştu: “Üst adalette ideal olan bu işi sıfır hata ile bitirmektir. Sıfır hata da Allah’a mahsus bir durumdur. Biz inşallah bunları ne kadar azaltırsak, süreçte haksızlığa uğrama ihtimalini kaldırırsak güçlü devlet, adil devlet, hukuk devleti insan haklarının iyi sağlandığı bir devlet oluruz” dedi.
“FETÖ’YE HALA SADIK OLANLAR VAR”
“İçerideki FETÖ’cülerin halen sadık ve dayanışma içinde oldukları iddiasının doğru olduğundan yakınan Özkaya, “Bunların kendi aralarındaki yeni bir haberleşme programı Ankara Cumhuriyet Savcılığınca tespit edildi. Ben cezaevinden çıkan birkaç kişi ile görüştüm. Cezaevinden çıkıp beraat eden görevine dönen bir Savcı Bey ile görüştüğümde kendisi bana ‘Vekilim ben 18 kişilik koğuştaydım. Benim haricimde hepsi FETÖ’ye dua etmeye devam ediyordu’ dedi. Dinar Cezaevi’nden çıkan birisi 32 kişilik koğuşta yaklaşık 25 kişinin hala FETÖ’ye dua ettiğini söyledi. Bence en kritik görev din adamlarımıza düşüyor. Emniyet ve yargı yapacaklarının hepsini yaptı. Bu saatten sonra din adamlarının Fetullah Gülen’in Müslüman olamayacağını, böyle bir Müslüman’ın olmasının imkân dâhilinde olmadığını, bunun ancak bir Kardinal Papaz, bir Hristiyan, bir başka din mensubu olabileceğini bu insanların hem dünya hem de ahretlerini berbat ettiğini bir an önce uyanıp hipnozdan çıkmaları gerektiğini söylemesi gerekiyor” diye konuştu.
>> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme