Afyonkarahisar'ın Tarihe Tanıklık Eden Kalesinde Efsaneler Yaşıyor
Afyonkarahisar'ın en eski yapılarından biri olan Karahisar Kalesi, tarih boyunca pek çok efsaneye ve hikâyeye tanıklık etmiştir. 8. yüzyılda Anadolu'da Müslüman ordularıyla Bizans arasında yaşanan çatışmaların önde gelen isimlerinden Battal Gazi, Afyonkarahisar ve çevresinde de mücadele veren efsanevi bir komutandı.
BATTAL GAZİ’NİN EFSANESİ: KAHRAMANLIK, AŞK VE TRAJEDİ
Tarihçilerin birleştiği bir bilgiye göre Battal Gazi, 740 yılında şehit düşmüştü. Karahisar Kalesi’nin eteklerinde kuşatma düzenleyen Battal Gazi, yakın arkadaşı Ahmet Tarhan ile birlikte içerideki Bizans garnizonunun dış dünyayla bağlantısını kesmişti.
Kuşatma sırasında kalede bulunan Bizans komutanının kızı, kalenin burçlarından Battal Gazi’yi görüp ona âşık olur. Anlatılanlara göre genç kız, Battal Gazi’ye zarar gelmemesi için, çayırda uyurken onu uyandırmaya çalışmış; ancak sesi duyuramayınca bir kâğıda not yazıp, bunu bir taşa sararak Battal Gazi’ye fırlatmıştır. Ne yazık ki taş, Battal Gazi’nin kulağına isabet eder ve ağır yaralanmasına neden olur. Genç kız, babasına gidip güya Onu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Ancak yanına gittiğinde Battal Gazi’nin taşın çarpması sonucu öldüğünü görerek büyük bir üzüntü yaşar ve bu acıya dayanamayıp hançeri kalbine saplayarak hayatına son verir.
Bu sırada yardım için yola çıkan yüz bin kişilik Bizans ordusu kalenin yakınlarına ulaşmıştır. Kanlı bir çatışma başlar ve Ahmet Tarhan, ordusuyla birlikte şehit olur. Karahisar Kalesi'nin eteklerinde, günümüzde Ulu Cami’nin karşısında bulunan mezara defnedilen Ahmet Tarhan, köy halkı tarafından hâlâ hürmetle anılmaktadır. Efsaneye göre, çatışmalar sona erdikten sonra aniden başlayan şiddetli bir fırtına Battal Gazi’nin cansız bedenini alarak Eskişehir dolaylarına sürüklemiştir. Bizans ordusu, Battal Gazi’nin ölümüyle ilgili net bir bilgiye ulaşamadan geri çekilmek zorunda kalmış ve uzun süre onun korkusuyla yaşamışlardır.
ÇAVUŞBAŞI EFSANESİ: AFYONKARAHİSAR’IN KALBİNDE BİR MEMBA
Afyonkarahisar’ın köklü efsanelerinden biri olan Çavuşbaşı ya da Çavuş Dede efsanesi, kentin Türkler tarafından fethedilmesi sürecinde yaşandığı rivayet edilen bir hikâyedir. Afyonkarahisar sancağı henüz Türk egemenliğine girmeden önce, Türk hükümdarı, bölgenin kendilerine teslim edilmesini istemiş; ancak kale komutanı bu talebi her defasında reddetmiştir.
Bunun üzerine, hükümdar, en güçlü ve cesur askerlerinden Çavuşbaşı’nı kaleyi almakla görevlendirir.
Çavuşbaşı ve ordusu, günler süren yolculuğun ardından Muttalıp Bağları’na ulaşır. Bu durumu öğrenen kale komutanı ise hemen kaleye kapanarak savunma düzenine geçer. Türk ordusu ertesi sabah Karakuyu mevkiine ulaştığında askerlerin suya ihtiyaçları olur, ancak Karakuyu’daki suyun sağlığa zararlı olduğu tespit edilince su içmekten vazgeçerler. Çavuşbaşı’nın emriyle askerler çevrede su aramaya koyulur; fakat aramalar sonuçsuz kalır. Bunun üzerine Çavuşbaşı, yanına birkaç asker alarak "Yağdan" denilen kayalıklara gider. Rivayete göre, bu yüksek kayanın önünde dua ettikten sonra “Burada bir su olacak” diyerek kılıcını kayaya vurur ve kılıç darbesiyle yarılan kayadan şifalı bir su fışkırır.
Bu su, ordunun yorgunluğunu giderir, askerlerin güç toplamasını sağlar.
Türk ordusu, cuma günü kaleye saldırıya geçer ve kaleyi ele geçirir. Ancak bu çatışma sırasında Çavuşbaşı da şehit düşer. Bugün Afyonkarahisar’ın Çavuşbaşı Mahallesi’nde bulunan Olucak Çeşmesi, efsanenin izlerini taşır. Şifalı ve güzel bir memba suyu olan Olucak suyu, halk tarafından Çavuşbaşı’nın mucizesi olarak kabul edilmiştir. Çeşmenin karşısında bulunan Çavuş Dede mezarı ise ziyaretçilere ve adağını sunmak isteyenlere açık küçük bir türbe olarak halk arasında hürmetle anılmaktadır.
KARAHİSAR KALESİ VE EVLİLİK GELENEĞİ: KISMET AÇMA RİTÜELİ
Karahisar Kalesi’nin bir diğer ilginç yanı, evlenme çağına gelmiş veya kısmeti bağlı olduğu düşünülen genç kızlar için bir dilek mekânı olarak kabul edilmesidir. Bu eski gelenek, Afyonkarahisar ve çevresinde yüzyıllardır sürdürülmektedir. İnanışa göre, talip bulamayan ya da kısmeti kapalı olan kızlar, cuma günü yanlarına yaşlı bir kadını da alarak kaleye doğru yola çıkarlar. Yanlarına asma bir kilit alan genç kızlar, kaleye çıkmadan önce kilidi kilitlerler.
Kalenin en yüksek noktası olan Kız Kulesi’ne ulaşıldığında yaşlı kadın, kilidi kızların başlarının üstünde açarak onların kısmetini açtığına inanır. Bu esnada, genç kızlar kaleden şehre doğru "Bahtım bahtım, altın tahtım, evlenecek vaktım!" diyerek bağırırlar. İnanışa göre bu ritüeli gerçekleştirdikten yaklaşık bir hafta sonra genç kızlara hayırlı bir talip çıkacağına inanılır. Özellikle Hıdrellez sabahları daha da rağbet gören bu ritüel, kaleye çıkan kızların kısmetlerini aradığı ve dileklerde bulunduğu bir gelenek halini almıştır.
Kimi zaman kadınlar veya erkekler de kaleye çıkarak, Kız Kulesi’nde benzer dileklerde bulunurlar. Örneğin çocuk sahibi olmak isteyenler “Çocuğum olacak vaktım”, eğitim hayatında başarı dileğinde bulunanlar ise “Okulu bitirecek vaktım” gibi ifadelerle dileklerini seslendirirler. Kale, dilek dileyen herkes için bir umut kapısı olarak halk arasında saygı görür.
DİLEK TUTMA GELENEKLERİ: KALE KEMERİNDEKİ OYUK VE UÇMAK AĞACI
Karahisar Kalesi’nde dilek tutma geleneği, yalnızca kısmet açma ritüeli ile sınırlı kalmaz. Kaleye çıkanlar, kalenin kapısındaki kemerde bulunan bir oyuğa taş atarak dilek dilerler. Oyuğa üç taş atan ziyaretçilerin dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır. Eğer üç taş da oyuğa girerse, dileklerinin kabul olacağına inanılan bu ritüel, ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği eylemlerden biridir.
Ayrıca kalenin girişinde yer alan ve “uçmak ağacı” olarak bilinen ağaç da ziyaretçilerin dilek tuttuğu başka bir semboldür. İnanışa göre, buraya gelen ziyaretçiler üzerlerinden kopardıkları bez ya da ip parçalarını bu ağaca bağlayarak dilek tutarlar.
Her düğüm, bir dileğin sembolüdür ve bu inanca göre dileklerin kabul olması için ağaca bağlanan her bir bez parçası kutsal bir anlam taşır. Yüzyıllardır süregelen bu gelenek, hem yerel halk hem de ziyaretçiler tarafından yaşatılmaya devam etmektedir.
Afyonkarahisar’daki Karahisar Kalesi, bir yandan Battal Gazi, Çavuşbaşı ve kısmet açma efsaneleriyle kuşatılmış, diğer yandan ise dilek tutma ritüelleriyle manevi bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Kentin tarih boyunca ayakta kalmayı başaran bu görkemli kalesi, yalnızca savaşların değil, aynı zamanda insanların umutlarının, dileklerinin ve kültürel zenginliklerinin simgesi olmaya devam etmekte