Afyonkarahisar'ın Gizemli Hazine Kaynağı

Afyonkarahisar'ın Sinanpaşa ilçesine bağlı Düzağaç köyünde yer alan, hem tarihsel hem de efsanevi bir geçmişe sahip olan Erenler Pınarı, köy halkının yaşamında derin izler bırakan bir su kaynağıdır.

AFYONKARAHİSAR’IN TARİH KOKAN TOPRAKLARINDA ERENLER PINARI

Yüzyıllardır akan ve çevresine hayat veren bu pınarın hikayesi, Anadolu’nun Türkleşmesi sürecine kadar dayanır. Rivayete göre, bu pınar, Anadolu’ya yerleşmek için gelen ilk alperenlerin Anadolu’ya yerleşme sürecinde yolları buradan geçerken keşfettikleri bir su kaynağıydı.

Anadolu’nun kapıları Türklere açıldığında, birçok eren ve alperen, kendilerini bu topraklara adamış; barışı, huzuru ve adaleti tesis etmek için Anadolu’nun dört bir yanına dağılmışlardı. İşte, bu ruhani yolculuklarından birinde, Düzağaç köyüne de yolu düşen erenler, pınarın başında konaklamış, bu kutsal suyun yanında dinlenmiş ve suyun kaynağından kana kana içmişlerdi.

Efsaneye göre, bu pınar alperenlerin enerjisini tazelemiş, Anadolu’ya getirmek istedikleri barış ve huzura aracılık eden bir mekân olmuştu. Alperenler, Erenler Pınarı’ndan aldıkları güçle yolculuklarına devam ederken, halk bu suyun kutsal ve şifalı olduğuna inanmış ve “Erenler Pınarı” ismini vermiş. Bu isim, yüzyıllardır köyde yaşatılan bir miras olarak, pınarın kutsallığına olan inancı simgeler.

Erenler Pınarı’nın bulunduğu bölge, yemyeşil çayırları, canlı çimenleri ve göğe uzanan ağaçlarıyla köy halkının refahına katkıda bulunmuş; pınar, köylülerin su ihtiyacını karşılamanın ötesinde köyde bolluk ve bereketin sembolü haline gelmiştir. Düzağaç köyünün, bu su kaynağının yakınında kurulmuş olması da tesadüf değil; pınarın etrafında toplanan köylüler burada bir yaşam inşa etmişler ve nesiller boyunca suyun etrafında toplanarak kültürel değerlerini korumuşlardır.

İŞGAL YILLARINDA MATEME BÜRÜNEN ERENLER PINARI

20. yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun zorlu savaş yıllarını yaşadığı dönemde, I. Dünya Savaşı’nın ardından Anadolu, düşman kuvvetlerinin hedefi haline gelmişti. İzmir’e çıkarma yapan Yunan kuvvetleri, Anadolu’nun içlerine doğru hızla ilerlerken Afyonkarahisar ve çevresi de bu işgalden nasibini aldı. Savaşın gölgesi, Düzağaç köyünün üzerine de düştü ve köy Yunan askerleri tarafından işgal edilerek bir karargâh haline getirildi.

Efsaneye göre, yüzyıllardır coşarak akan ve köylülere şifa dağıtan Erenler Pınarı, düşman askerleri tarafından işgal edilen köyde, adeta mateme bürünmüş ve kendini koruma altına almış. Düşman askerlerinin köyü ele geçirdiği o kara günlerde, Erenler Pınarı da bir damla suyunu bile düşmana vermemek için üzerini saz ve otlarla örtmüş. Anadolu’yu Türkleştirmeye gelen alperenlere coşarak akıttığı suyunu, işgalci Yunan askerlerinden esirgemiş, köy halkının acısına ortak olmuş. Bu, köyde anlatılan bir efsanedir; ancak köylülerin dilinde dolaşan bu hikaye, savaşın acı dolu günlerinde pınarın da köy halkıyla birlikte yas tuttuğuna olan inancı simgeler.

BÜYÜK TAARRUZ’LA GELEN ZAFERİN COŞKUSUNU PAYLAŞAN PINAR

Türk ordusu, işgalin ardından hızla toparlanarak düşmana karşı direnişe geçmiş ve Büyük Taarruz’u başlatmıştır. Bu kapsamlı harekatla birlikte Türk askerleri, Yunan kuvvetlerini Anadolu’dan tamamen çıkarmak için ilerlemeye başlamış ve düşmanı Dumlupınar hattına kadar sürmüştür. Yunan askerleri karşısında destansı bir direniş sergileyen Türk ordusu, zaferin ayak seslerini duyururken, Erenler Pınarı da yeniden dirilmiştir.

Anlatılanlara göre, Türk ordusunun Dumlupınar’da zafer kazanmasının ardından, Erenler Pınarı üzerini örten sazlardan ve otlardan arınarak eski berraklığına kavuşmuş, tıpkı Türk askerlerini karşılamak için temizlenmiş bir pınar gibi coşmuştur. Bu kutsal suyun başında dinlenen Türk askerleri, kana kana su içerek, kendilerine büyük bir güç kazanmış ve düşmanı Anadolu’dan çıkarana dek yılmadan savaşmışlardır. Öyle ki düşmanı İzmir’e kadar takip edip denize dökmüşlerdir.

DEĞİRMENLERİN İZİNDE ERENLER PINARI’NIN YAŞAYAN MİRASI

Büyük Taarruz sonrasında işgal sona ermiş ve köy halkı yeniden huzura kavuşmuştur. Ancak, köydeki Erenler Pınarı’nın kutsallığı ve önemi hiç kaybolmamış, aksine daha da güçlenmiştir. O günlerden bugüne kadar tükenmeden akmaya devam eden bu su, köy halkı için daima bir umut kaynağı olmuştur. Köylüler, pınarın akışını kontrol edebilmek ve sudan daha fazla faydalanabilmek için pınarın bulunduğu alana değirmenler kurmuşlardır. Uzun yıllar boyunca Erenler Pınarı’nın suları ile çalışan değirmenler, köylülerin ihtiyaçlarını karşılamış, köy ekonomisine katkı sağlamıştır.

Ancak zamanla sanayileşmenin gelişmesi ve modern teknolojilerin yaygınlaşması ile birlikte bu değirmenler artık işlevsiz hale gelmiş ve harap olmuştur. Bugün Düzağaç köyünde değirmenlerin sadece kalıntıları kalmış olsa da, Erenler Pınarı’na olan inanç ve bağlılık hiç azalmamıştır. Köy halkı, pınarın kutsallığını ve kendilerine sunduğu mirası yaşatmaya devam ederken, Erenler Pınarı da köy halkı için sadece bir su kaynağı değil, aynı zamanda atalarına duydukları saygıyı ve tarih bilincini temsil eden bir miras olmayı sürdürüyor.

Düzağaç köyü halkı için Erenler Pınarı’nın anlattığı efsane, yalnızca bir su kaynağının hikayesi değil; zor zamanlarda dayanışmayı, direnişi ve vatan sevgisini hatırlatan bir sembol olarak köyün her taşına kazınmış bir miras olarak yaşatılmaktadır. Bugün bile köyde anlatılan bu hikaye, köy halkının geçmişini unutmadan yaşamasını, vatan sevgisini her daim diri tutmasını sağlıyor.

Bakmadan Geçme