'Afyonkarahisar Eğitimin Parlayan Yıldızı Oldu'

SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, Vali Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı ve İl Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci'den övgüyle söz ederek, 'Afyon eğitimin parıldayan yıldızı. Bu nedenle şehirde eğitim programları düzenledik. Özellikle son 1 yılda Afyon'da eğitim yeni Milli Eğitim Müdürümüz ve Valimizin projeleriyle çok önemli bir noktaya geldi' dedi

Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, Afyonkarahisar’da düzenlenen eğitimlerin ardından son durumu değerlendirdi.

“VALİ YİĞİTBAŞI PROJELERİ VE MOTİVASYONLARIYLA BÜROKRATLARIDA HAREKETE GEÇİRİYOR”

Afyonkarahisar’daki eğitim verilerine yönelik düşünceleri ile Vali Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı ve İl Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci hakkındaki görüşlerini açıklayan Eraslan, “Öncelikle Afyonkarahisar’da doçent unvanlı akademisyen kadın bir valimiz var. Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı’nı bu vesile ile tebrik ediyorum. Eğitime çok ayrı bir önem veriyor. Ortaya koyduğu çalışmalar, projeler ve motivasyonuyla il bürokratlarını da harekete geçiriyor. Afyon’a niye gelip eğitimler verdik? Afyon eğitimin parıldayan yıldızı olduğu için şehre gelerek eğitim programları düzenlendik. Özellikle son 1 yılda Afyon’da eğitim yeni Milli Eğitim Müdürümüz ve Valimizin projeleri, Miraç Sünnetci’nin hocanın ortaya koyduğu çalışma ve desteklerle çok önemli bir noktaya geldi. Bir kent eğitimde iyi olursa göç azalır. İnsanlar o kente gelmek ister ve kentin niteliği artar. Bu yüzden eğitim süreçlerine yapılacak her türlü proje etiği çok önemlidir. Biz Afyon’da geçen haftalarda Anne Baba Okulu yaptık. Afyon’daki çok kıymetli anne ve babaların büyük ilgisini gördük. Buradan hareketle Sayın Valimizle beraber bunun yaygınlaştırılmasına dönük çalışmalar yapıyoruz, yapacağız. Afyon bölgenin ve belkide ülkenin en önemli eğitim merkezi olacak. Ticaret, sanayi v.d fiziksel aktiviteleri olan bir kentte aynı zamanda iki de üniversite var. Bu anlamda elbette artık kentin çocuklarının başka liselere, diğer illerdeki okullara değilde kendi okullarında, kendi kentlerinde okumalarını hepimiz çok istiyoruz. Bu noktada da biz SODİMER olarak ben Levent Eraslan olarak elimizden geleni yapacağımızı belirtmek istiyorum.” dedi.

“SINIF ANNELİĞİNİN KANUNİ ZEMİNİ YOK”

SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırılan sınıf anneliği uygulamasıyla ilgili de görüşlerini açıklayarak şöyle konuştu:

“Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin ve ekibi eğitimde yenilikler getiriyor. Bu oldukça önemli ve eğitim sisteminede ayrı bir motivasyon sağlıyor. Öncelikle bunu söyleyelim. Çok yoğun bir şekilde çalışıyor, kamplar yapıyorlar. Bunlardan bir tanesine bende gözlemci olarak katıldım. Yüzlerce öğretim elemanı ve yüzlerce öğretmen bu ülkenin maarif davası için çalışıyorlar. Bu yüzden Sayın Bakanı ve ekibini tebrik ediyorum. Sınıf anneliği, sınıf ablalığı gibi kavramlar bilindiği üzere bir anda sistemimize girdi. Bunun herhangi bir hukuki alt yapısı, yasal bir zemini yok. Çünkü 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’ndan tutunda eğitimle ilgili her türlü yasal metinde sınıfın tek sorumlusu öğretmendir. O sınıfta her türlü eğitim öğretim ve diğer yönetimsel süreçlerin sorumlusu, yapıcısı öğretmendir. Bir anda ilginç bir şekilde hayatımıza sınıf anneliği diye bir kavram girdi. Bu kişiler içerisinde elbette iyi niyetli olanlar, destekçi olanlar vardır. Onlara teşekkür ederiz. Ancak aidat toplama, sınıf ihtiyaçlarını gidermeye dönük parasal işlemler yapma, hediye alma, öğretmenin doğum gününü kutlama, sosyal medyada çocukların görüntülerini paylaşma gibi davranışlarda da bulundular. Hatırlanacağı üzere geçen haftalarda bir çocuğumuz buna itiraz etti ve bu itirazı video ile yayınlandı. Sınıf Anneliğinin kaldırılmasında bir payımın olduğunu söyleyebilirim. Sayın Milli Eğitim Bakanı ile bunu uzunca konuşmuştuk. Öğrenci sağlığı ve öğrenci güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu yüzden dersin ve sınıfın tek sorumlusu olan öğretmene sınıf teslim edilmiştir. Önemli bir uygulamadır. Böylesi yeni ve farklı çalışmaların tamamı Sayın Bakanın sahadan aldığı verilerle, bu verileri ekibiyle tartışıp sonuca vardırıyor. Bu model Türk Eğitim sisteminde yeni ve önemsediğimiz bir model oldu.”

“TÜRK TİPİ EĞİTİM MODELİNE GEÇMELİYİZ”

Öğrencilerin eğitim kalitesini ölçen PISA Uygulamasını hakkında da bilgi veren Eraslan, şunları söyledi: “Biz 20 yıldır PISA süreçleri ile iç içeyiz. PISA demek Uluslar arası Öğrenci Değerlendirme Sınavı’dır. PISA, 2022 yılı verilerine göre 37’si OECD ülkesi olmak üzere 81 ülkenin katıldığı bir sınavdır. Matematik, Fen ve okuduğunu anlama şeklinde üç aşamada yapılan bir sınav ve sınav sonucu bir skor ortaya çıkıyor. Mesela 81 ülke içerisinde Türkiye matematikte 39’ncu sıradadır. Fen’de 34’ncü, okur yazarlıkta ise 36’ncı sıradadır. Kanada, Finlandiya, Kore 20 yıl içerisinde sürekli birincilikleri paylaşan ülkelerdir. Tabi Türkiye olarak gönül isterdi ki daha üst sıralarda olalım, ilk çeyrekte yer alalım. Ama bu rakamlar üzerinden çok spekülasyonlar yapılıyor. Ben bununla ilgili bir twet attım. Bir gazete veriyi başarı olarak değerlendirirken bir başka gazete aynı veriyi rezalet olarak yorumluyor. ‘Sonuncu olduk.’ v.s gibi ifadeler kullanılabiliyor. Bunların tamamı iyi okunup iyi analiz edilmeli. Burdan kalkıpta eğitim sistemi çok kötü berbat demek kadar, muazzam ilerledik, çok büyük bir başarı demek aynı şeydir. Bunları biz eğitimcilerin iyi analiz etmeleri gerekmektedir. 2022 yılı sonuçlarında, matematik ve fende ilerleme görülürken, okuduğunu anlama konusnda ne yazık ki bunu göremiyoruz. Bu nedenle değerli Afyonlu anne ve babalara seslenmek istiyorum. Lüften çocuklarımızın okuma yazma süreçlerini güçlendirelim. Şu anda müfredat çalışmaları yapılıyor. Tüm gün üzerinde çalıştık. Testte, a, b, c, d şıkları yerine daha farklı bir model geliyor. Çocukların daha fazla süreçte yer alıp, analiz, sentez, değerlendirme yaptıkları bir süreç olacak. Duruma baktığımızda Anadolu Liseleri ile Teknik Liselerde bir düşüş görülmekte. Fen Liselerinde yükselme görülmektedir. SODİMER uzmanları bunları analiz ettiler. Bu arada çocuklar kendilerini okulda güvende hissederken dijital zorbalığa maruz kaldıklarını ifade etmekteler. Kendi kendilerine çalışma oranı mesela yüzde 24 oranda bu oranın arttırılması gerekmektedir. Bunların tamamını ele alarak çok kıymetli sonuçlarıda değerlendirerek Türk tipi eğitim modeline geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz yıllarca yabancı uzmanların, farklı coğrafya ve topraklardaki çocukların özellikleriyle büyütüldük. Hâlbuki bu toprakların kendi kadim değerleri, geçmişten gelen kıymetleri var. Bunları ele alarak değerlendirmemiz gerekmektedir. İyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Bakmadan Geçme