- Haberler
- Faydalı Bilgiler
- Afyon’da gezilecek yerler
Afyon’da gezilecek yerler
Bir günlük, günübirlik bir Afyonkarahisar gezisinde nerelere gidiler, nereler görülmeli ve neler yenilebilir
Tarihin, Termalin, Zaferin, lezzetin ve mermerin başkenti olarak anılan Afyonkarahisar hem tarih, hem kültür, hem gastronomi hem de doğal güzellikler açısından son derece zengin bir şehrimizdir. Afyon’da gezilecek yerler çok fazladır.
Afyonkarahisar’a gelen ziyaretçilerin ilk fırsatta görmesi gereken yerleri sizler için derledik. İşte Afyon’da gezilecek yerler:
Bu bilgiler Afyonkarahisar şehir merkezine günü birlik yapılacak ziyaretler için geçerlidir.
Uzun süreli Afyonkarahisar ziyaretleri için şehir merkezinin çevresindeki ilçelerimizde ve beldelerimizde de bir çok ziyaret alanı bulunmaktadır.
GÖKYÜZÜNDEKİ BİR BALKON: KARAHİSAR KALESİ
Afyonkarahisar şehir merkezine geldiğinizde sizi tüm heybetiyle ilk karşılayan tarihi Karahisar Kalesi olacaktır. Şehir merkezinin her yerinden görülebilin Karahisar Kalesi Afyonkarahisar’ın simgelerinden birisidir. Afyon’da gezilecek yerlerin başında Afyon Kalesi gelir.
En başta söyleyelim çıkması biraz zor olmasına rağmen, vakti ve sağlığı müsait olanlar için Kale zirvesine çıkmaları mutlaka tavsiye olunur.
Yakın zamanda hizmete girmesi beklenen teleferik projesi ile Karahisar Kalesi’nin zirvesine ulaşmak çok daha kolay olacaktır.
Doğal kayalara oyulmuş, dik merdivenlerden yavaş tempoda yaklaşık yarım saatlik bir tırmanma ile ulaşılan Karahisar Kalesi zirvesinde sizleri eşsiz bir Afyonkarahisar manzarası beklemektedir. Öezillekle sabah gün doğumu ve akşam gün batımlarında Kale zirvezindeki manzarayı izlemek ziyaretçilere büyük keyif verir.
Kale zirvesine çıkış esnasında yanınızda su ve küçük yiyecekler bulundurulması, çıkmadan önce tuvelet ihtiyacının giderilmesi tavsiye olunur.
Afyon Kalesi olarak da bilinen tarihi Karahisar Kalesi Hitit İmparatoru II. Murşil tarafından MÖ 1350 yılında, 226 metre yükseklikte bir kaya kütlesi üzerine yaptırılmıştır. İlk adı Hapanuva (yüksek tepe şehri) olan kaleye Frigler zamanında “Akronium” adı verilmiş ve bir kaya tapınağı eklenmiştir.
Selçuklular döneminde “Karahisar-ı Sahib” adı verilen kalenin, Alaaddin Keykubad zamanında ciddi bir onarım gördüğü kitabelerden anlaşılmaktadır.
Sultan buraya cami, saray gibi yapılar inşa ettirmiş ve Selçuklu devlet hazinelerini bu kalede saklamıştır. Osmanlı döneminde Sultan II. Selim kaleyi onartmış. Kara kaya kütleleri üzerinde yükselen bu kale’den Karahisar ismini, bin yıllardır yetiştirilen afyon bitkisinden de Afyon ismini alan Afyonkarahisar bu iki ögesi ile tarihi kazınmış bir isimdir.
UNESCO’nun “DÜNYA MİRASI” LİSTESİNDEKİ ULU CAMİİ
Tarihi Karahisar Kalesi’ne çıktıktan sonra hemen Kale çıkış noktasında bulunan Ulu Cami’yi ziyaret edebilirsiniz. Afyon’da gezilecek yerler arasında Ulu Cami mutlaka yer almalıdır.
Zamanımızda eski biçimi korunarak yeniden onarılan cami, ahşap mimarisi ve sırlı tuğlalı baklava dilimi tuğla mimarisiyle Selçuklu döneminin eşsiz örneklerinden biri olan Afyonkarahisar Ulu Camii, UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde yer alıyor.
40 direkli cami diye de anılan ve Afyonkarahisar’ın en büyük camilerinden birisi olan Ulu Cami, Anadolu Selçukluları devrinde 36×24 metre ebadında bir arsa üzerine Hicri 671-676. Miladi 1272-1277 yıllarında Sahipata Nusretiddün Hasan tarafından taştan inşa edilmiştir. Kendi adı ile anılan mahallede kargir dört köşe kalın duvarlar üzerine toprak damlı iken, şimdi bakır kaplı çatı ile örtülmüş çatı beş sırada sekizerden kırk ahşap sütun üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar üzerine konan ahşap sütun başlıkları sarkıt ve baklava dilimlidir. Başlıklar üzerine konan ahşap atıkların yan yüzeyleri renkli motiflerle işlenmiş ise de, bugün çok az izleri kalmıştır. Doğuya, batıya, kuzeye bakan üç kapısı vardır. Selçuk tarzı oymalı iki kanatlı minber kapakları üzerindeki kitabede sureler ile ilk yapım tarihini belirten yazı vardır. Mimarı Emir Hacı Bey’dir. Caminin ilk büyük onarımı M. 1341 yılında Muzafferüddin Devle Beyin oğlu Emir Minüddün Abdullah Bey tarafından yaptırılmış ve doğu cephedeki kapı üzerine bir yazıt konulmuştur.
01.06.2018 tarihinde Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ndeki kültür varlığı sayısı 78’e yükseldi. Anadolu’daki Ahşap Çatılı ve Direkli Camiiler: Konya Eşrefoğlu Camii, Kastamonu Mahmut Bey Camii, Sivrihisar Ulu Camii, Afyonkarahisar Ulu Camii, Ankara Arslanhane Camii DÜNYA MİRASI LİSTESİNDEKİ kültür varlıkları oldu.
Bir günde gezilemeyecek bir müze: Afyonkarahisar Müzesi
Afyonkarahisar’ın termal oteller ve alışveriş merkezlerinin bulunduğu turizm bölgesinde yeni yapılan Arkeoloji Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir. Afyon’da gezilecek yerler arasında önemli bir yer işgal eder.
Müzenin kapalı teşhiri 5 katlı olup katlarda kronolojik olarak Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Lidya, Pers, Hellenistik Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Bu dönemlere ait pişmiş toprak, taş mermer, kemik, cam, metal kap kacak, heykel ve sikke gibi araç ve gereçler, yöre insanın MÖ 3000’li yıllardan günümüze kadar yaşayışı, inancı, üretimi, ticareti hakkında oldukça önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca günümüzdeki önemi nedeniyle sanayi haline gelmiş mermer ticareti ve sanatı ile ilgili bilgi veren mermer heykeller, lahitler, mezar taşları ve mimari parçalar, müzenin önemini artırmaktadır. Canlandırmalar, realistik mankenler ve multimedya ile desteklenen müze teşhiri oldukça zengindir. Müzenin 5. katı Kurtuluş Savaşı temasına sahiptir. Müzenin bahçesinde ise Roma ve Bizans dönemine ait mezar stelleri, lahitler, küpler, heykeller ile Osmanlı dönemlerine ait mezar taşları sergilenmektedir.
Afyonkarahisar Müzesi’nde Sergilenen Bazı Önemli Eserler
Apameia Lahti
Afyonkarahisar İli, Dinar İlçe merkezinde devlet hastanesi temel kazısında bulunmuş, MS 2. yüzyılın son çeyreğine ait, ince grenli beyaz Docimeium (İscehisar) mermerinden yapılmış bir lahittir.
Docimeiumlu sanatçılar tarafından yapılmış olduğu tahmin edilen girlantlı lahtin köşelerinde Nikeler, iki dar yüzde Medusa başları vardır. Geniş yüzlerden birinde girlant taşıyan Eroslar ve bunların arasında Akhileus ile Amazon kraliçesi Penthesileia’nın mücadelesi ve ayrıca lahit sahiplerini tasvir ettiği düşünülen kadın ve erkek büstleri yer almaktadır. Diğer uzun yüzde ise yine girlant taşıyan Eroslar ve bunların arasında Perseus ve Andromeda buluşması tasvir edilmektedir. Çatı biçimindeki kapakta ise üçgen alınlık içinde kalkan, köşelerde akroterler ve yan yüzlerde aslan başı çörtenler bulunmaktadır.
Figürin Başlı Testi
Erken Tunç Çağı’na ait testi, kırmızı astarlı ve el yapımı olup yuvarlak gövdeli, yuvarlak dipli, hafif gaga ağızlı ve tek kulpludur.
Figürin başı şeklinde süslemeye sahiptir. Figürin başının üstünde polos biçiminde silindirik bir çıkıntısı vardır. Kaş ve göz belirgin; burun kemerli, ağız ise tek bir çizgi halinde vurgulanmıştır. Figürin başlı olmasıyla nadir törensel kaplardan biridir.
Artemis Heykelciği
Kaide üzerinde ayakta Artemis adak heykelciğidir. Sağ elinde ok, sol elinde yay tutmaktadır.
Yanında başı eksik köpek ile betimlenmiştir. Kaide üzerinde iki satır adak yazıtı bulunmaktadır.
Synnada Sikkesi
MÖ 133 sonrasına ait bronz Synnada sikkesidir.
Ön yüzde Zeus’un çelenkli başı, arka yüzde ise üzerinde yıldız bulunan iki adet Dioskur başlığı (pileus) ve bunların arasında haşhaş ve buğday bitkileri betimlenmiştir.
Çavdarlı-Kovalık Höyük Heykel Grubu
Afyonkarahisar il merkezinin 17 km doğusunda bulunan Çavdarlı Köyü sınırlarındaki Kovalık Mevkii’nde 1964 yılında gerçekleştirilen yol yapım çalışması esnasında bulunmuş heykel grubudur. Eserlerin tümü adak malzemesi olup, boyları 110 cm ile 29 cm arasında değişmektedir. Bunlar 37 adet adak heykeli ve heykelciği, 13 adet heykel parçası, 9 adet adak steli, 2 adet adak sunağı, 2 adet büst, 6 adet heykel başı ve 2 adet hayvan heykelinden oluşan toplam 71 adet envanterlik eser grubunu oluşturmaktadır.
Bulunan tanrı ve tanrıça heykel ve heykelcikleri bir Pantheon oluşturacak çeşitliliktedir. Adak heykelleri arasında Apollon, Zeus, Kybele, Artemis, Nike, Men, Eros, Asklepios, Hygeia, Leto, Tyche, Afrodit, Herakles ve Tanrı-Kral Midas gibi tanrı ve tanrıçalar bulunmaktadır.
MS 2. yüzyıl sonlarına tarihlendirilen Çavdarlı-Kovalık Heykel grubu sayısal bakımdan dünyada tek örnektir. Yakın zamanda ülkemize getirilen Kybele heykeli de bu gruptandır.
Hatunların Postnişin olduğu bir dergah-Türbe Camii
Mevleviliğin merkezi Hz. Mevlana’nın memleketi olması hasebiyle Konya olsa da, Mevlevilik kültürü ve Mevlevi külliyatının merkezi Afyonkarahisar ilidir. Bu nedenle Afyon’da gezile
Hz. Mevlana’nın torunlarından Sultan Divani tarafından Mevlevilik’in eseslarının belirlenmesi, dünya üzerindeki hemen hemen tüm Mevlevihanelerin Sultan Divani’nin öncülüğünde kurulmuş olması nedeniyle Afyonkarahisar Mevlevilik açısından özel önem taşımaktadır.
Tarihi Ulu Cami’nin 500 metre kadar yakınında, Karahisar Kalesi’nin gölgesinde dik yamacın başlangıcında yaklaşık 5000 m2’lik bir arsa üzerinde bulunmaktadır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’den sonra âdeta ikinci pîr olarak kabul edilen Divane Mehmed Çelebi burada medfun olduğundan Mevlevîler’ce Konya Mevlânâ Dergâhı’ndan sonra en önemli Mevlevî Âsitânesi olarak kabul edilen mevlevîhâne bugün Mevlevî Camii veya Türbe Camii olarak bilinmektedir.
Mevlevîhânenin ne zaman, kim tarafından ve kimin adına yaptırıldığı, planının ne şekiller aldığı kesin olarak bilinmemektedir. Mevlevîliğin Afyonkarahisar’la ilişkisinin daha Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî zamanında başladığı, Sultan Veled’in bir süre burada kaldığı ve kızı Mutahhara Hatun’u 1276 yılında Germiyanlı Savcı Bey’in oğlu Umur Bey’le evlendirdiği, aynı zamanda ilk Mevlevî tekkesinin nüvesini kurma girişiminde bulunduğu bilinmekle birlikte bu girişimin nasıl sonuçlandığı konusunda yeterli bilgi yoktur. Ârif Çelebi Afyon’da misafir kaldığında ev sahibi Sâhiboğlu Ahmed Bey’in bağışladığı arsaya 1316’da ahşap bir dergâh yapılmış, aynı yıl Mutahhara Hatun’un oğlu Germiyanoğlu Yâkub Bey dergâh fakirlerinin geçinmesi için dayısı Ârif Çelebi’ye Büyükkalecik, Küçükkalecik ve Ortakalecik köyleriyle Kışlacık, Deper (Ataköy), Kozluca, Çukurköy gibi yerleri mevlevîhâneye vakfetmiştir. Yıldırım Bayezid 1392’de Yâkub Bey’in kaybolan 1316 tarihli vakfiyesinin yenilenmesini emretmiştir. II. Yâkub Bey ise 1422 tarihli vakfiyesinde mevlevîhâneye Atanos, Ağaçayı, Sarıcaova, Gezler gibi beş köy daha vakfetmiştir. Mevlevîhâne çeşitli bağış ve vakfedilen mülklerle çok zengin gelirlere sahip olmuştur.
Kuruluşundan Mutahhara Hatun’un torunu Germiyanoğlu Balı Mehmed Çelebi’ye (Abâpûş-i Velî) kadar (ö. 890/1485) on altı kişi dergâhta postnişinlik yapmıştır. Mevlânâ soyundan ilk postnişin olan Abâpûş-i Velî’nin yerine oğlu Divane Mehmed Çelebi geçmiştir. Divane Mehmed Çelebi’nin kızı Destînâ Hatun ve Küçük Ârif Çelebi’nin kızı Güneş Hatun, küçük yaşta olan oğullarına vekâleten dergâh postnişinlik görevini üstlenmişlerdir. Divane Mehmed Çelebi başta olmak üzere Mevlevîliğin birçok seçkin siması ünlü bestekâr Kûçek Mustafa Dede, Gülşen-i Esrâr’ın yazarı Muğla Mevlevîhânesi postnişini İbrâhim Şâhidî bu dergâhta yetişmişler ve burada defnedilmişlerdir.
Destînâ Hatun (1560 civarı) ve Güneş Hatun’un (1683 civarı) postnişinlik dönemlerinde dergâh büyük bir yangın geçirmişse de kendi imkânlarıyla onarılmıştır.
Tarih boyunca bir çok yangın ve tadilat geçiren Afyonkarahisar Mevlevihanesi her defasında küllerinden yeniden doğmuş, varlığını bugüne kadar sürdürmüş ve Afyonkarahisar7ın görülmesi gereken yerlerinden birisi olarak kalmıştır.
TARİHİ ÇARŞILAR
Afyonkarahisar şehir merkezine yapacağınız günü birlik bir gezide tarihi mekanları ziyaret ettikten sonra aracınızı bir kenara bırakıp, yaklaşık 3 kilometrelik bir çap içerisinde kalan tarihi çarşılar ile lezzet duraklarını ziyaret etmelisiniz.
Ulu Cami ve Türbe Camii’in etrafın ısaran tarihi mahallelerde, yüzlerce yıllak tarihi evleri görebilir, birbirinden güzel rengarenk evlerin oluşturduğu fotoğraf platosunda hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Yemeniciler Çarşısı, Kasaplar Çarşısı, Demirciler Çarşısı ve Taşhan derken, tarihi Uzun Çarşı’da kuyumcular ve sarraflar arasında yürüdükten sonra yüzyıllık lezzet durağı Aşçı Bacaksız’ın eşsiz kazan kebabının tadına bakabilirsiniz. Aşçı Bacaksız’ın 6 masalık küçük ve tarihi dükkanında kendinize yer bulabilmek için sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Bacaksız’ın “Parası olan değil, nasibi olan yer” düsturu gereği nasibinizde varsa bu kebabı tadabilirsiniz. Afyonkarahisar’da her yerde kaymaklı ekmek kadayıfı bulunur ama Aşçı Bacaksız’ın “sakız gibi” ekmek kadayıfı özeldir. Tadına bakmalısınız.
200 metre ileride Salim Usta’nın lokantasına girerseniz Afyonkarahisar’ın dana tandırından patlıcan böreğine, ayak paçadan ekşili köftesine, yaprak dolmasından keşkeğine kadar her türlü lezzetini bulabilirsiniz.
İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara’daki lokantaların yarı fiyatına yiyeceğiniz et yemeklerinin ardından eşsiz tatlıları da kaçırmamalısınız.
Uzun Çarşı’dan geziye devam ederken Afyonkarahisar’ın meşhur sucuğundan, lokum çeşitlerinden ve köy ekmeğinden alıp yakınlarınıza hedeyi olarak götürebilirsiniz. Sucuk için Cumhuriyet, Kocaşaban, İtimat gibi markalar tavsiye edilirken, lokum için Altınay, Yayla gibi markalar tercih edilebilir.
Afyonkarahisar’ın katmer, mercimekli bükme, ağzıaçık gibi hamur işi lezzetlerini Kayra Börek’ten alabilir, hem yiyip hem de paket yapıp evinize götürebilirsiniz.
Tüm bu anlattıklarımız günü birlik Afyonkarahisar şehir merkezi turu içine sığabilecek önerilerdir. Afyonkarahisar’a bir haftanızı ayırırsanız çok daha güzel yerler görüp çok daha güzel vakit geçirebilirsiniz.