• Haberler
  • Genel
  • Afyon'da geçiş başarılı ilerliyor – Kocatepe Gazetesi

Afyon'da geçiş başarılı ilerliyor – Kocatepe Gazetesi

Afyonkarahisar Valiliği ziyaretinde konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Afyonkarahisar'da muayenehaneciliğin hemen hemen bittiğini söyledi Kene iye bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı'ndan ülke genelinde ölüm oranı riskini yüzde beş olduğunu açıklayan Sağlık Bakanı Akdağ, kene ile mücadelenin sürdüğünü belirterek kırsal kesimde yaşayanların keneye karşı dikkat etmesi gerektiğini belirtti.Kent merkezlerinde görülen hiçbir kene vakası olmadığına değinen Akdağ, [&hellip]

Afyon’da geçiş başarılı ilerliyor

Afyonkarahisar Valiliği ziyaretinde konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Afyonkarahisar’da muayenehaneciliğin hemen hemen bittiğini söyledi

Kene iye bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’ndan ülke genelinde ölüm oranı riskini yüzde beş olduğunu açıklayan Sağlık Bakanı Akdağ, kene ile mücadelenin sürdüğünü belirterek kırsal kesimde yaşayanların keneye karşı dikkat etmesi gerektiğini belirtti.
Kent merkezlerinde görülen hiçbir kene vakası olmadığına değinen Akdağ, aile hekimliği ile ilgili bilgi verdi. Aile hekimliğine geçiş çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Afyonkarahisar da geçiş için ekim ayını planlandığını belirtti. Devlet Hastaneleri’nde çalışan doktorların özel muayenehanesinin de olmasının hemen hemen bittiğine değinen Bakan Akdağ, Afyonkarahisar’da bu geçişin oldukça başarılı olduğuna değindi.
Bir dizi toplantı ve ziyaretlere katılmak üzere Afyonkarahisar’a gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ilk ziyaretini Afyonkarahisar Valiliği’ne gerçekleştirdi. Sağanak yağmur altında yapılan karşılama töreninin ardından Vali Haluk İmga’nın makamında ağırladığı Bakan Akdağ, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kenelerden bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’yla ilgili net ölüm sayısını bilmediğini ifade eden Akdağ, mayıs ayı içerisinde 200’ün üzerinde vaka olduğunu belirtti. Kene varlığını tabiattan tamamen yok etmek mümkün olmadığını da anlatan Bakan Akdağ, “Kene ile mücadele konusunda gerek Çevre ve Orman Bakanlığının gerek Tarım Bakanlığının ve Sağlık Bakanlığımızın ortak yürüttüğü çalışmalar var. Kene popilasyonunu azaltmak anlamında. Ama bunu tabiattan yok etmek mümkün değil. O zaman özellikle kırsalda yaşayan, köyde yaşayan vatandaşlarımızı her fırsatta uyarmalıyız. Nasıl uyaracağız? Özellikle vatandaşımızı Mayıs ayı itibari ile Haziran, Temmuz ve Ağustos bu dört ay içerisinde Mayıs ayıda dahil. Kırsala çıkan, hayvancılıkla uğraşarak meraya çıkan vatandaşlarımızı tarlada, bağda ve bahçede çiftçilik yapanlar ayaklarını ve bacaklarını mutlaka kapamalılar. Hep söylüyoruz. Bu da bilim adamlarının tavsiyesi tabii. Üzerlerindeki pantolonun paçalarını çoraplarının içine koymalılar. Ama bununla dalga geçenler oldu. Köşe yazarlarından bazıları yazılar yazdı buna benzer tavsiyeler ile alakalı olarak. Bunlar biraz bilgisizlikten kaynaklanıyor. Çünkü kene çıplak vücuda tutunuyor. Özelliklede insan tutunduğunu anlayamıyor” dedi.
Keneden korunmanın önemine değinen Akdağ, kırsal kesimde yaşayan vatandaşların kene çıkarma yöntemlerini öğrenmesini gerektiğini vurguladı. Kenenin yapışmasıyla yapıştığı bölgeye bir uyuşturucu bıraktığını söyleyen Bakan Bakan Akdağ, uyuşturucunun etkisiyle kene yapışan insanların kendisine kene tutunduğunu anlayamadığını belirtti. Kırsalda, bağda bahçede çalışmak zorunda olanların vücutlarını açık bırakmamasını tavsiye eden Akdağ, “Eğer kene vücutta uzun süreli kalmaması gerekiyor. Kırsal kesimde çalışan vatandaşlarımız evlerine geldiklerinde üzerlerine kenenin olup olmadığını yakınlarına baktırmaları gerekiyor.Bu hastalıktan korunmak çok önemli. Hastalığa yakalanan vatandaşlarımızın yüzde 5’i hayatını kaybediyor. Kene yüzünden kimsenin canını kaybetmesini istemiyoruz. Dünya ortalamasında bu yüzde 10 ile 30 arasında değişiyor. Bir taraftan bilim adamlarımız aşı ve serum çalışmaları yürütüyorlar. Kent merkezinde yaşanan bir vaka yok. Bütün mesele kırsalda yaşayan vatandaşımızın dikkat etmesi. Kene mücadelesine çalışanlarımızda hazır durumdadır” diye konuştu.
Aile hekimliği’ne geçilmesiyle ilgili çalışmalarında sürdüğünü hatırlatan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Afyonkarahisar da geçiş için ekim ayını planlandığını hatırlattı. Muayenecilik hizmetinin hemen hemen bittiğine değinen Bakan Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü, “Zannediyorum hekimlerimizin yüzde 90’ınından fazlası muayene çalıştırmıyorlar. Zaten Temmuz ayında bu muayene işi tamamen bitecek. Vatandaşlarımız muayeneye gitmeyecekler. Üniversite hastanelerinde de hoca parası gibi, döner sermaye parası gibi birtakım uygulamalar tamamen 2011’in başından itibaren tarihe karışacak. Devlet hastanesindeki muayene işi de temmuz ayında artık tamamen sonlanmış olacak. Ama burada üzücü olan bir şey var. Ana Muhalefet partisi bu bıçak parasını tamamen tarihe gömecek olan muayene işini yani devlet hastanesine gel, sonra muayeneme gel, işini de tamamen tarihe gömecek olan bu kanunun birçok maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ümit ediyoruz ki Anayasa Mahkemesi bu hususta vatandaşın son derece lehine olan ve Anayasa’da aykırı olmayan bu kanun değişiklikleri için herhangi bir iptal vermeyecektir. Benim doğrusu beklentim bu yöndedir. Vatandaşımızın son derece hayrına olan bir şeyden bahsediyoruz elbette, kanunun uygulamalarından bahsediyoruz.”
Anayasa değişikliği ve referanduma da değinen Akdağ, “Türkiye gerçekten tarihi bir dönemin arifesindedir. Demokratikleşmenin, bireyin özgürlüklerinin genişletilmesinin önünü açacak bir Anayasa değişikliği TBMM’de kabul edildi ve halkın onayına sunulmak üzere.12 Eylül tarihinde de karar verilmiş oldu. Aslında 12 Eylül tarihi de Türk tarihi açısından gerçekten manidar bir tarihtir. Böylesine bir referandumun 12 Eylül gününe denk gelmesi de bu referandumun tarihi özelliğinin ortaya çıkması açısından önemli olmuştur. Biliyorsunuz 1980’de Türkiye’de bir ihtilal yapılmıştı. 1980’den 2010 Eylül’üne kadar 30 sene geçmiş oluyor. 30 sene sonra biraz öncede söylediğim gibi daha demokratik bir ülke için kolları sıvamış durumdayız. Tabi bizim neslimiz o zamanları çok dolu dolu yaşadık. 50 yaşındayım. Ama gençlerimiz 12 Eylül öncesinde 12 Eylül sonrasında ülkede yaşanan sıkıntıları bilmez. 12 Eylül öncesinde kardeş kavgası ve terör, 12 Eylül sonrasında maalesef özgürlüklerin neredeyse ortadan kaldırıldığı baskıcı bir idaredir. İkisini de istemiyoruz. Elbette istediğimiz demokrasinin bütün güzelliklerinin birey yaşantısına, insanın yaşantısına yansımalarını ortaya koymaktır. Demokrasilerde asıl olan milletin idaresidir. İnşallah Türkiye bu yolda gayet güzel bir biçimde devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme