Afyon'lu Kültür Çınarı Nasrattınoğlu: Kızılderililerin DNA'sı Türklerle Bağlantılı
Ömrünü Türk Kültürü'ne adamış yazan, araştıran, öğreten kültür çınarı Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Türk Dünyası'nın Orta Asya ile sınırlı kalmadığını, evrensel bir kavram olduğunu belirtti.
Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu, www.kocatepegazetesi.com’a yaptığı değerlendirmede Amerika kıtasındaki Meluncanlar ve Kızılderililerin, DNA testlerinin Türklerle bağlantılı çıktığını belirtti. Nasrattınoğlu, Macarların da Türk Dünyası ile ilgili yaptığı araştırmaların çok değerli olduğuna dikkat çekti.
- Sayın Nasrattınoğlu, Meluncanlar ve Kızılderililerle ilgili çalışmalara ilginiz nasıl başladı?
- Bu konuya olan ilgim, Türk dünyasının ne kadar geniş bir coğrafyaya yayıldığını göstermek istememle başladı. İnsanlık tarihi boyunca Türkler sadece Orta Asya’da değil, Avrasya’dan Amerika kıtasına kadar etkilerini bırakmış bir halktır. Meluncanlar ve Kızılderililer, bu etkinin en ilginç örneklerinden. Özellikle son yıllarda yapılan DNA testleri ve kültürel çalışmalar bu halkların Türk kimliğiyle olan bağlantısını açıkça ortaya koyuyor.
- Meluncanlar kimdir ve onların Türklerle olan bağlantısı nasıl kanıtlandı?
- Meluncanlar, Amerika’nın güneydoğusundaki Apalaş Dağları'nda yaşayan bir topluluk. Tarihsel kayıtlar, onların 16. yüzyılda Osmanlı ve Akdeniz havzasından Amerika’ya gelen Türk denizcilerinden türediğini gösteriyor. İngiliz Amiral Francis Drake, Türk leventlerini Amerika’ya getirmiş ve bu insanlar burada Kızılderililerle kaynaşarak bugünkü Meluncan topluluğunu oluşturmuş. Brent Kennedy gibi bilim insanlarının genetik ve kültürel araştırmaları, Türklerle olan bağlarını tartışmasız bir şekilde kanıtladı.
- Genetik araştırmalardan biraz bahseder misiniz?
- Evet, Amerika’daki Meluncan bireyler üzerinde yapılan DNA analizleri, Türk genetik yapısıyla büyük ölçüde benzerlik taşıdıklarını gösteriyor. Özellikle Virginia Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, bu halkın Akdeniz kökenli olduğunu ve Osmanlı’dan Amerika’ya giden Türklerle bağlantısını ortaya koyuyor.
- Peki ya kültürel benzerlikler?
- Meluncanlar arasında sünnet gibi Türk-İslam geleneği devam ediyor. Ayrıca Türk halı ve kilim motiflerine benzeyen el işçilikleri, kıbleye yönelik dua etme alışkanlıkları gibi birçok kültürel detay var. Hatta Türkçe kökenli kelimeler kullandıkları da tespit edildi.
- Kızılderililerle Türkler arasındaki bağlar da tartışılıyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
- Kızılderililer ile Türkler arasındaki bağlar, genetik ve dil çalışmalarıyla destekleniyor. Örneğin, Meksika sınırına yakın bölgelerdeki “Tarahumara” kabilesinin dilinde 400’den fazla Türkçe kelime bulunmuş. Ayrıca Kızılderili mitolojisindeki Bozkurt sembolü ve diğer kültürel benzerlikler, bu halkın Orta Asya’dan göç eden Türk boylarının torunları olduğunu gösteriyor.
- Meluncanların bugün Amerika’daki konumu nedir?
- Bugün Meluncanlar, Amerika’daki en güçlü Türk lobisini oluşturuyor. Brent Kennedy gibi aydınlar sayesinde kimliklerini sahiplenip Türkiye ile bağ kurmaya başladılar. Türkiye’nin bu topluluklarla ilişkisini güçlendirmesi gerekiyor.
- Türk dünyası için önemi nedir?
- Meluncanlar ve Kızılderililer gibi örnekler, Türk dünyasının sadece Orta Asya ile sınırlı olmadığını gösteriyor. Bu tür çalışmalar, Türk kimliğinin evrensel boyutunu ortaya çıkarıyor. 21’inci yüzyıl, “Türk Asrı” olabilir. Bunun için Amerika’daki Türk topluluklarıyla güçlü bir bağ kurmamız şart.
- Sayın Nasrattınoğlu, Türklerin Avrasya’daki tarihi rollerinden bahseder misiniz?
- Elbette. Türklerin anayurdu Avrasya’dır; yani Türkler tarih boyunca hem Asya’da hem Avrupa’da varlık göstermiştir. Özellikle Hun Türkleri, Avrasya’nın siyasi ve kültürel şekillenmesinde öncü olmuştur. 1071’de Anadolu’ya girişimiz büyük bir dönemeçtir, ancak bundan çok daha önce, Hunlar ve onların Avrupa’daki devamı olan Macarlar gibi unsurlarla bu coğrafyada iz bırakmışızdır.
- Macar bilim insanlarının Hun Türkleriyle ilgili çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Macar bilim insanları, özellikle Gyula Nemeth, Lajos Ligeti ve Peter Vaczy gibi araştırmacılar, Hunların Türk kökenli olduğunu net bir şekilde ortaya koymuşlardır. Örneğin, Ligeti’nin ifadeleri son derece açıktır: Macarlar, Hunların devamıdır. Ayrıca Macarlarla Hunlar arasında güçlü bir kültürel ve genetik bağ olduğunu da vurgularlar. Bu bağlamda, Macarların Hunlar üzerinden Türklerle akraba oldukları bilimsel temellere dayalıdır.
- Attila’nın Türk kimliği konusunda ne söylemek istersiniz?
- Attila’nın Türk kimliği, hem fiziksel özellikleri hem de Hun toplum yapısına dayanan yaşam tarzıyla son derece belirgindir. Basık burun, küçük gözler ve köse sakal gibi etnik özellikler, Türk toplumlarının fiziksel tipolojisine uyar. Ayrıca Attila’nın Moğol türü Türk tipini yansıttığı ve Hun halkının dillerinin Türkçe ile bağdaştığı da kayıtlarda yer alıyor. Peter Vaczy’nin dediği gibi, Hunların yalnızca dış görünüşleri değil, dilleri de Türk idi.
- Hun İmparatorluğu’nun görkemi ve Avrupa’daki etkileri nelerdir?
- Hun İmparatorluğu, özellikle Mete döneminde Asya’da görkemli bir güç merkeziydi. Mete’nin yönetiminde sınırları Kore’den Karadeniz’e kadar genişlemiştir. Avrupa’da ise Attila ile zirveye ulaşmıştır. Attila, Doğu ve Batı Roma İmparatorluklarına korku salmış, büyük bir strateji ve diplomasi ustası olmuştur. Onun yönetimi altında Hunlar, Tuna’dan Kuzey Denizi’ne kadar geniş bir alanı kontrol etmiştir.
- Attila’nın efsanelerle ilişkilendirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Attila, Batı dünyasında “Tanrı’nın Kırbacı” olarak anılır. Bu tanım, onun Hıristiyan dünyasında bir cezalandırıcı figür olarak görüldüğünü gösterir. Macar destanlarında ise Attila, bir kahraman olarak yüceltilmiştir. Örneğin, Attila’nın “Tanrı’nın Kılıcı”na sahip olduğuna inanılması, onun karizmatik liderliğini ve kutsallık atfedilen rolünü öne çıkarır.
- Son olarak, Hunların günümüzde Türk dünyası için ne ifade ettiğini düşünüyorsunuz?
- Hunlar, Türk tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Attila gibi liderler, Türk milletinin kararlılığını ve gücünü temsil eder. Günümüzde Macaristan ile ortak kültürel bağlarımızı hatırlatmak ve bu bağı güçlendirmek, Türk dünyasının birliğini ve kültürel mirasını anlamak açısından önemlidir. Hun Türkleri, geçmişimizi anlamada bir köprüdür.