“Afyon, insanın kalp gözünü açar”

Yazdığı Seyahatname ile tarihten günümüze ışık tutan Evliya Çelebi’nin Afyonkarahisar’dan övgüyle bahsettiği bölümü, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun makam odasındaki misafirleri karşılıyor. Evliya Çelebi’nin ifadesine göre Afyon halkı zeki ve marifetli, Afyon ise insanın kalp gözünü açan bir şehir Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun makam odasında çeşitli figürlerin yanı sıra Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer alan Afyonkarahisar bölümünün [&hellip]

"Afyon, insanın kalp gözünü açar"

Yazdığı Seyahatname ile tarihten günümüze ışık tutan Evliya Çelebi’nin Afyonkarahisar’dan övgüyle bahsettiği bölümü, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun makam odasındaki misafirleri karşılıyor. Evliya Çelebi’nin ifadesine göre Afyon halkı zeki ve marifetli, Afyon ise insanın kalp gözünü açan bir şehir

Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun makam odasında çeşitli figürlerin yanı sıra Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer alan Afyonkarahisar bölümünün tablosu da bulunuyor. Kaynaklara göre 1671-1672 yılları arasında Afyonkarahisar’ı ziyaret eden Evliya Çelebi, kaleyi, kalenin içindeki binaları, şehrin çeşitli bölgelerini ve mescitlerini anlatıyor.
HALK ZEKİ VE MARİFETLİ
“Evsaf-ı kal’a-i sengbâr şehr-i Afyon Karahisar” adını verdiği bölümde kente ilişkin ayrıntılara yer veren Evliya Çelebi’nin Afyon’u genel olarak tasvir ettiği bölümde ise halk ve şehir hakkında övgülere yer veriliyor. Evliya Çelebi’nin, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun makam odasında misafirleri karşılayan tasvirinde şu cümleler bulunuyor:
“Afyon halkına galip, şehrine de Karahisâr-i Sâhib derler. Devletin Tapu Dairesi’nde böyle yazılır ve bütün resmi emirlerde de böyle kaydedilir. Ve bu şehirde hanedan sahipleri çoktur. Ayrıca halkı gayet zeki yaratışlı ve marifet sahibidir. Kur’an-ı Kerim tefsiri yapan ve Hadis ilmi ile uğraşan çelebiler oldukça çoktur. Aralarında Abûsî Çelebi, aruz ilminde eşi olmayan, şerefli bir zat, bir ruhaniyeti vardır. İnsan bu şehre girince, sanki kalp gözü açılır. İnsan buranın bağ ve bahçelerine girdiğinde gamı gider, canına can gelir.” (Kocatepe)

Evliya Çelebi kimdir?

Asıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi’dir. 1611 yılında İstanbul Unkapanı’nda doğdu. Babası Derviş Mehmed Zillî, sarayda kuyumcubaşıydı. Evliya Çelebi’nin ailesi Kütahya’dan gelip İstanbul’un Unkapanı yöresine yerleşmişti. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra bir süre medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Musiki ile ilgilendi. Kuran’ı ezberleyerek “hafız” oldu. Enderuna alındı, dayısı Melek Ahmed Paşa’nın aracılığıyla Sultan IV. Murad’ın hizmetine girdi.
Evliya Çelebi Seyahatname’nin girişinde seyahate duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’i (SAV) gördüğünü, ondan “şefaat ya Resulallah” diyerek şefaat isteyecek yerde, şaşırıp “seyahat ya Resulallah” dediğini, bunun üzerine Sona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri görme imkanı verildiğini yazar.
Evliya Çelebi bu rüya üzerine 1635’te, önce İstanbul’u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı. 1640’larda Bursa, İzmit ve Trabzon’u gezdi, 1645’te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti. Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katıldı.
1645’te Yanya’nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa’nın yanında görevli bulundu.1646’da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa’nın muhasibi oldu. Doğu illerini, Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın kimi bölgelerini gezdi. Bir ara Revan Hanı’na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı. 1648’te İstanbul’a dönerek Mustafa Paşa ile Şam’a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi. 1651’den sonra Rumeli’yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya’da bulundu. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi.
Evliya Çelebi 50 yılı kapsayan bir zaman dilimi içinde gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yapmıştır. Bu geziler yalnız gözlemlere dayalı aktarmaları, anlatıları içermez, araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlar. Seyahatname’nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar. Üslup bakımından ele alındığında, Evliya Çelebi’nin, o dönemdeki Osmanlı toplumunda, özellikle divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalmadığı görülür.

Bakmadan Geçme