Afyon Havalimanına kavuşabilir
Afyonkarahisar'ın başarılı iş insanlarından biri olan Mustafa Enis Arabacı'nın İYİ Partiden Milletvekili aday adayı olmasının şoku hala devam ediyor. Şehrin en büyük yatırımcılarından biri nasıl olurda Siyasete girer, bu cesareti nereden buluyor, hiç mi korkmuyor gibi onlarca soruyla karşılaşıyor. Arabacı tüm bu süreci ve hedeflerini Gazeteciler Mehmet Emin Güzbey, Sezer Küçükkurt, Ertuğrul Sevim ve Ömer […]
Afyonkarahisar’ın başarılı iş insanlarından biri olan Mustafa Enis Arabacı’nın İYİ Partiden Milletvekili aday adayı olmasının şoku hala devam ediyor. Şehrin en büyük yatırımcılarından biri nasıl olurda Siyasete girer, bu cesareti nereden buluyor, hiç mi korkmuyor gibi onlarca soruyla karşılaşıyor. Arabacı tüm bu süreci ve hedeflerini Gazeteciler Mehmet Emin Güzbey, Sezer Küçükkurt, Ertuğrul Sevim ve Ömer Mazi’ye anlattı.
Kocatepe, Türkeli, Odak ve Anahaber gazetelerinde aynı eş zamanlı yayınlanan Seçime Doğu röportajları Mustafa Enis Arabacı 2. Bölümü ile sizlerleyiz.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Gençlikten itibaren siyasete ilgi duyduğunuzu söylüyorsunuz. İYİ Parti kararınızı ailede ilk kiminle görüştünüz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: İlk söylediğim kişi eşim oldu. Tepkisi, ölçülü bir şekilde siyasete girmememi söyledi. Yine de sen bilirsin dedi. Babam ise net bir şekilde siyasete girmememi istedi. Onu fikrini aşama aşama değiştirdik. Şu anda o da artık tamamıyla destekliyor. Çocuklarım konusunda ise, benim üç kızım var. Birisi endüstri mühendisliğini bitirdi çalışıyor. Birisi Koç işletmede okuyor. Diğeri de zaten Afyon’da 12 yaşında. Hani öyle aile meclisi toplandı da şunu yapalım şeklinde bir görüşme olmadı. Sadece onlara durumu anlattım böyle bir durum var dedim. Çok fazla fikir telakkisi olmadı. Ama küçük kızım “baba daha az mı görüşeceğiz artık” dedi, ilk söylediği şey buydu.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Peki iş arkadaşlarınız? Yönetim kurulunuz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben bu süreci iki üç kişi dışında kimseye söylemedim açıkçası. Bu görüşmeleri çok kimse bilmiyordu. Görenler olsa da muhtemelen muhabbet olduğunu falan düşünüyor olabilir. Bir iki arkadaşım girmemi istedi.
MEHMET EMİN GÜZBEY: İlk bilenler Selim bey ve Şükrü bey miydi?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Evet birisi Selim Bey’di ancak Şükrü Bey’in haberi yoktu. Ben açıkçası netleştirmeden fazla da dağıtmak istemedim. Çok yakınımda olmalarına rağmen kimseye yansıtmadım hatta bana kırılanlarda oldu. Ama çok küçük bir çerçevede tutmak istedim
MEHMET EMİN GÜZBEY: Peki duyulduktan sonra hastanede nelerle karşılaştınız? Neler dediler? Şükrü Bey AK Parti’de belediye meclis üyesi, onun tepkisi ne oldu? Yanınızda gezecek mi?
MUSTAFA ENİS ARABACI: O da şaşırdı. Belki de gönül koymuştur, ama onun da son anda haberi olmasından dolayı. Yanımda gezme konusunda, öyle bir talebim yok. Herkes kendi yolunda gidebilir bu siyaset. Sen oradasın diye herkes gelecek ya da başka yere gidilecek öyle bir şey bana göre değil. Gerek de yok ama insanlar gelmek isterlerse bu konuda kesinlikle karışmam. Geçmiş dönemlerde ve şu anda bile bazen bizim hastaneden birisi aday olduğunda sanki ben yönlendiriyormuşum gibi bir algı oluyor. Hâlbuki şimdiye kadar hiç kimseye yönlendirme yapmadım.
Hiç İktidar baskısı yaşadınız mı?
MEHMET EMİN GÜZBEY: Geçmişte öyle baskılar oldu mu siyasi iktidarlar tarafından size? Çünkü belediye başkan adayı çıktı sizin hastaneden?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Geçmiş yıllarda baskı diyemem, kesinlikle baskı olmadı ama serzenişleri olmuş olabilir. Sonuçta sizin kontrol edebildiğiniz bir şey değil ama burada bir çizgi var bir defa devlete millete, devleti temsil eden kurumlara saygılı olmazsa o zaman ben ona müdahale ederim. Onun dışında bu bize de zarar verebilir. Ben şimdi çıktım ama göğsümü gere gere siyaset yapıyorum çünkü yanlış bir siyaset yaptığımı düşünmüyorum. O anlamda şimdiye kadar da, geçmiş yıllarda da hiçbir baskı almadım.
MEHMET EMİN GÜZBEY: 13-14 gün oldu adaylık duyurulalı ilçelere gidiyorsunuz, hastaneye gelenler oldu. Arkadaşlarınızla konuştunuz. İyi ki girmişim mi veya acele mi etmişim dediğiniz oldu mu?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Şöyle söyleyeyim bu 14 gün birazda sizi sayenizde 3-4 gün erken ortaya çıktı daha çıkartmayacaktık. Önce teşkilatla Merkez teşkilatıyla ve ilçe başkanlarımızla tanıştım. Beni tanıyanlar var tanımayanlar var. Onlarında çok daha yüksek bir morale ulaştıklarını gördüm. Ondan sonra da üç ilçeye gittim. İnanın o günden bu yana her kesimden, her partiden arayıp destek verenler telefonla arayan dostlarımız oldu. Uzun süredir görüşmediklerim, tanımadıklarım fakat beni tanıyanlar, eski hastalarım çok ciddi bir destek var. “Ve iyi ki girdiniz” işte “Sizin gibi insanlara ihtiyaç var” gibi şeyler duydum. Kendimi de övüyor noktasına getirmeyeyim ama ciddi güzel reaksiyon aldım.
“Şimdi Afyon Zamanı” ne demek?
SEZER KÜÇÜKKURT: Afyonkarahisar’ın öncelikler sıralamasında, istihdam ve sağlık noktasında inisiyatif alan insanlardan birisiniz. Milletvekili seçilirseniz öncelik sıralamanız var mı?
ÖMER MAZİ: Bununla ilgili olarak, “Şimdi Afyon zamanı” diyorsunuz. Sezer Bey’in sorusuyla da alakalı olarak nedir bu Afyon zamanı?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Aslında “Şimdi Afyon Zamanı” özeti şu, Afyon için yapılabilecek çok şey olduğuna inanıyorum. Tabii bu siyaset iki uçlu bir şey, ulusal çapta yapacağın şeyler bir de Afyon çapında yapacağın şeyler. İkisinde de yapılabilecek çok şey olduğunu düşünüyorum. Ben halkla çok iç içeyimdir, ama yine de insanların psikiyatristlik yaparken sorunlarına daha vakıftım ama poliklinik yapmadığınızda bazı şeyleri görmüyorsunuz. Yaptığım ilçe ziyaretlerinde fark ettiğim yeni şeyler oldu ve aslında her yeri dolaştıktan sonra tam fotoğrafı çekip daha kolay bir takım sonuçlara varabilirim diye düşünüyorum. Örneğin Bolvadin, Çay ve Çobanlara gittim. Orada Bolvadin’de biraz da dolaştık hakikaten ciddi bir teveccüh oldu. Orada şunu görüyorsunuz, SEKA kapandıktan sonra Çay’da, Şeker fabrikası özelleştirildikten sonra Çobanlar’da ciddi bir istihdam problemi var. Bölgenin ekosistemi bozulmuş bunu hep duyuyorduk. Ama şimdi direkt bunu orada çok net kavradım. Aslında devlete düşen şey şudur, sen eğer bir ortamdan bir faktörü alıyorsan ve o oradaki birçok insanların hayatına direkt dokunan, ekonomisine direkt destek olan bir şeyse onun yerine bir şey koymadan almayacaksın. Mesela o bölgedeki gençler doğru düzgün bir istihdam kaynağı oluşmayınca uzman çavuş oluyorlar. Tabi memleketin vatanın uzman çavuşlara da İhtiyacı var ama bu çaresizlikten olmamalı. Bunun da homojen olması lazım. Bazı yerlerden çok fazla bazı yerlerden çok az gidiyorlar. Evlenip gidiyorlar eşleri burada kendileri orada yani değişik bir hayat modeli oluşmuş. Sonuç olarak biz bunlarla ilgili ne yapabiliriz? Aslında ben şunu da söyleyeyim tabi ki her şey için bir kaynak gerekiyor ama inanın lokal kaynaklarla yapılabilecek birçok şey olabileceğini görüyorum. Mesela gölle ilgili ve karabalıkçılığı ilgili bir şeyler yapılabilir çok da maliyetli olmaz. Buna benzer ama kalkıp da şimdi hemen bir takım şeyler söylemek istemiyorum. Şöyle bakıyorum sizin sorunuza cevaben şimdi bir defa muhalefet iktidar ayrımını bırakmak gerekir. Şimdiye kadar birçok çalışma yapılmış Afyon’da. Çeşitli il müdürlüklerinde çeşitli çalışmalar var. Çeşitli fizibiliteler var. Onları bir toplayıp, tarama toplantısı tarzında olabilir. Tabi bu işin devletin disiplini içinde olması gerekir. Eğer ben güçlü bir milletvekili olarak gelebilirsem devletin disiplini içinde valilikle beraber bu tarama toplantılarını yapıp kısa vadeli neler yapabiliriz? Orta vadeli neler yapabiliriz? diye değerlendirmek isterim.
Güçlü Milletvekili ne demek?
MEHMET EMİN GÜZBEY: Güçlü milletvekili derken neyi kastettiniz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Yani iktidar milletvekili olmak gerekiyor ki bunları yapabilesiniz. İktidarda değilseniz bu anlamda sonuç oluşturamazsınız. Bu tarama toplantılarını çok fazla faydası olacağını düşünüyorum ve inanın siyasette siyasetçi gidip sürekli konuşmayacak, dinleyecek. Dinlemezseniz öğrenemezsiniz, öğrenemezsiniz de sonuç alamazsınız kafayı yoramazsınız. Sürekli dikte etmek yerine dinlemek gerekiyor. Bir de siyaset insanı da bozuyor birçok yönetici daha az konuşurken artık daha sonra çok konuşmaya başlıyorsun kendini anlatma ihtiyacı bir türlü bitmiyor insanların. İnşallah ben de bozulmam. Dinlemek lazım. Gelelim Afyon’la ilgili. İstihdam arttırıcı yaklaşımlar gerekiyor. Mesela bir organize sanayi çalışması var. Aynı çalışmanın belki Konya yolu üzerinde bir bölgede de yapılabilmesi mümkün iki ayrı organize sanayiyle. Çünkü çok lojistik hat üzerinde ve bunun hızlandırılması siyaseten bu konuda cüretkâr davranılması ve çok fazla yavaş gitmemesini sağlamak lazım. Türkiye bu pandemiden sonra uluslararası yatırımları çekme potansiyeli arttı. Çin ile olan problemler firmaları Avrupa’ya yakın bir lokasyona yönlendiriyor ve bu noktada gerçekten cüretkâr davranarak ve hızlı hareket ederek çok sonuç alınabileceğini düşünüyorum. Ben hayatım boyunca hep sonuç odaklı çalıştım. Eğer bir sonuç alamayacaksam bazı şeylerle ilgili siyaset yapmama gerek yok. Onun dışında mesela Afyon’un uluslararası turizm destinasyonu olması lazım. Şu anda evet oteller var ve turizm yapılıyor ama bölük pörçük ve uluslararasına hitap etmiyor. Uluslararasına hitap etmediğinizde bunun ekonomimize ve halkımıza ve istihdamımıza yansıması da çok yetersiz kalıyor. Artık yazında misafir geliyor ama bizim burada katma değeri yüksek turizm yapmamız lazım. Uluslararası destinasyon demek aslında pek çok şeyi içine alıyor.
Daha önce Mehmet Emin Güzbey ile de konuştuk. Afyon’un bir tanıtım vakfı kurması lazım. Bu tanıtım Vakfı’nın Özel İdarenin de katıldığı bir anonim şirketi olması lazım ve bir Ajansı olması lazım. Bu anonim şirketin fuar organizasyonları yapabilmesi lazım ama Turizm tek parçalı değil. Otelin var tamam, fuarın var, Ajansı var tamam, en az günde 2-3 tane uçuş yapılmazsa geliş gidiş uçuşu yapılmazsa, sen turizmde ve fuar turizmde de sonuç alamazsın. Sağlık turizminde de sonuç alamazsın. Şimdi biz İngiltere’den gelen hastaları İstanbul’dan ya da Antalya’dan getirmek zorunda kalıyoruz. Sonuçta bunun için çok net olarak havalimanı şart ve beraberinde turizmin çeşitlendirilmesi şart.
Zafer Havalimanı mı? Afyon Havalimanı mı?
Ömer Mazi: Zafer Havalimanı ne olacak?
Mustafa Enis Arabacı: Zafer Havalimanından önce merkezdeki Havaalanı ile ilgili de şunu düşünüyorum, şimdiye kadar sizler de içinde oldunuz çok uğraşıldı ama bir türlü sonuç alınamadı. Aslında şimdi, ben geçmişte siyaset yapan birisi olsam bu konuyu gündeme getiremem çünkü çok sözler verildi ama sonuç alınamadı. Şöyle söyleyeyim örneğin merkezdeki havalimanı ve Zafer Havalimanı. Zafer Havalimanı evet eleştiriyoruz hakikaten büyük bir zarar olmuş durumda. Ama yapılmış sonuçta bu milli servet. Yani bunu artık eleştirmekten elimize geçen bir şey yok. Eleştirdik bitti. Biz o dönemde aslında bu şehre özgü bir Havalimanı olsun demiştik. Zafer Havalimanı Uçuş Okulu olsun, Lojistik Merkezi olsun çeşitli programlar ve projeler yapıldı orayla ilgili. Aslında bunlar daha gerçekçi hale getirmek mümkün olduğunu düşünüyorum. Şu anda Afyon’daki havalimanını açmamız için Zafer havalimanını evlendirmemiz lazım. Onu makul ve ekonomik olarak bir başka göreve yöneltmeniz lazım, hem o görev yapar hem bazı uçuşları tekrar onun arasına sokabilirsiniz ona bir formüle etmeden hiç kimse size yerel havalimanını kullan demez. Şimdi onun dışında Konya’da Diyarbakır’da başka örneklerde de askeri havalimanları sivil hava uçuşlarına açık. Bunun için aslında çevre yolu üzerinden bir terminal yeter. Terminalde atla deve bir maliyet değil. Genel bütçeden almamıza gerek yok, lokal kaynaklarla oraya 10-15.000 metrekareli bir terminal yapılabilir. Son dönemde bazı yerlere ayrılan kaynakları biliyorum herhangi bir üfürükten yere ayrılan kaynakla bile orada terminal yapabilirsiniz. Çünkü havalimanının her şeyi var. Pist hazır, elektronik aksamlar hazır ve askeri havalimanıyla, sivil uçuşlarının ayrılmasını sağlayacak basit düzenlemeler. Ben burada fark yaratabileceğimi düşünüyorum. Bunun organizasyonunu takip ederim. Israrlı ve güçlü bir şekilde bağlantılar kurabilirim ve bununla ilgili bir sonuç alabilirim. Tabii bunu alabilmek için İYİ Parti’nin iktidara gelmesi lazım sayın genel başkanımızın yetkili olması lazım. Onun dışında eğer havalimanını biz şehre alırsak her yerden neredeyse 10 kilometre. Emirdağ yurtdışı uçuşlarını zorla oraya götüremiyorsun. Yurtdışı uçuşları da bu havalimanına gelmeye başlar tamamen Afyon ciddi bir destinasyon haline gelir bu sadece turizmle ilgili değil bütün iş hayatını harekete geçirecek bir şeydir. Hatta yatırım çekmekle ilgili bile insanlar kolay uçuşlarla gelebileceği yer arıyorlar. Bizim her şeyimiz var bir helva yapmamız gerekiyor. Helva yapacak bir irade bulmamız gerekiyor. Israrla çekinmeden yaratıcı bir şekilde bunu kabul edilebilir bir dosya halinde İYİ Parti olarak yaparız diye düşünüyorum.
MEHMET EMİN GÜZBEY: 2019 yerel seçimleri son günlerinde Veysel Eroğlu, Ali Özkaya ve İbrahim Yurdunuseven, o günkü televizyon programında bir müjde verdiler. Genelkurmay Başkanımızla ve kuvvet komutanlarımızla görüştük. Afyon’daki Askeri Havalimanı, sivil uçuşlara açacağız. Bunun sözünü aldık dediler. 4 yıl geçti bir sonuç alınamadı?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Benden başka kimse bunu sunamaz. Çünkü bizim öyle geçmişte verilmiş ve yapamadığımız bir şey yok. Onların da günahı yok, çünkü çok uğraştıklarını biliyorum. Siz yönetici olsanız, bir yatırım yapmışsınız o yatırım orada dururken ve eleştiri alırken böyle bir karar alamazsınız. Ben daha yukarıdan söylüyorum. Zafer havalimanının bir şekilde makul bir çözüme ulaştırılmadan, Afyon’un sivil uçuşa açılacağını düşünmüyorum. Zafer havalimanının bu anlamda kapatılıyormuş gibi olması mevcut iktidar için de başarısızlık algısını pekiştiren bir şey olacağı için o konuda net olunamamasının bir sebebinin de bu olabileceğini düşünüyorum.
Milletvekili olursanız askeri havalimanı açılır mı?
MEHMET EMİN GÜZBEY: Siz milletvekili oldunuz, İYİ Parti’de iktidar oldu Afyon’daki askeri havalimanına sivil uçuşları hangi tarihte açarız? Sonuç odaklı çalışırım dediğiniz için soruyorum.
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben bunun için çalışacağım ve bunun mantıklı çözümleri olduğunu düşünüyorum. Bu mantıklı çözümleri dosyalarını, projelerini hatta kaynağının ne kadar olduğunu, hepsini ortaya koyacağım kamuoyuyla da paylaşacağım. Bunu idareye, hükümete bildireceğim. Ben bununla ilgili bir söz vererek yürümek istemiyorum.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Gelecek seçim yine konuşur muyuz bunu?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Onu bilemem inşallah konuşmayız ama bu olmazsa da Afyon’da ben hakikaten o uluslararası Turizm destinasyonun olmasını, yeni yatırımların çekilmesinde zorlar diye düşünüyorum. Bunun çok önemi var, hızlı trenin önemi var, fuar merkezi deniliyor gerçekten fuar merkezi inanın 13-14.000 metrekare 8-9 metre yüksekliğinde 3-4 pavyon. Çünkü İstanbul’dakiler dışında çok fazla pavyonu olan bir fuar merkezi Türkiye’de yok gereklide değil. İnanın birçok fuarda çekilebilecek imkanlara sahibiz. Yine lokal kaynaklarla yapılabilecek bir şey. Bu güçleri harekete geçirebileceğimi düşünüyorum ama siyasette yeniyim tabii bu işleri biraz biliyorum ama ben yüzde yüz emin olmadan söz vermek istemiyorum.
ÖMER MAZİ: Isparta, Süleyman Demirel Havalimanı da uzun süre boş kaldı. O da tartışmalara neden oldu. Sizin tabirinizle orası evlendirildi. Ankara’daki havacılık üzerine bir tesis oraya taşındı. Benzer bir çözümde Zafer Havalimanı için olabilir.
MUSTAFA ENİS ARABACI: Bu masada havalimanı işinin çözülmesini istemeyen yok. Şart olduğunu da biliyoruz. O zaman bir doğruyu tam savunabilmemiz lazım. Bu doğruyu hep beraber topyekün bütün partiler savunmamız ve partiler derken bütün halk aslında savunmamız ve bunun peşinden yürümemiz lazım.
Pandemide hastaneler çok para kazandı mı?
SEZER KÜÇÜKKURT: Pandemi döneminde özel sağlık kuruluşları çok mu para kazandı? Bir de Sizinle ilgili yöneltilen eleştirilerde, siz aday olduktan sonra söylenen şeylerde, “Ben hastaneden iki gün yatmama rağmen yedi gün yatmışım” diyenler var.
MUSTAFA ENİS ARABACI: Bu yatma meselesi kesinlikle mümkün değil. Zaten ameliyatlar gün sayısına göre bakılmıyor. Biz o kadar çok sıkı denetleniyoruz ki. Eğer öyle bir şey yaparsanız hastane kapatılmasına kadar gidebilecek bir basınç var. Medula diye bir sistem var Türkiye’deki bütün hastanelere entegredir. O sistemde bir hasta hangi gün gelmiş hangi gün çıkmış net bir şekilde belirtilir. Bazı hastalıklarda yatılan gün sayısının bir rolü olmadığı için o beklenir faturalama döneminde düzeltilir. Biz o kadar sıkı denetleniyoruz ki bilemezsiniz. Denetlenmek de gerekiyor. Diğer sorunuza dönecek olursak, bundan 8-10 sene önce gelirlerimizin yüzde 80 civarı SGK’dan gelirdi. Şimdi ise yüzde 20 bile değil. Pandemi döneminde özel sağlık sektörü fark almadık. Kesinlikle zararına çalıştığı alanlar oldu. Pandemide özel sağlık sektörü çok zorlandı. Yoğun bakımlarla ilgili küçük bir artı koyuldu ama inanın bizim kârımıza bile değildi. 2-3 ay hastalar gelemediler. Biz önce doğru bildiğimizi yapalım dedim. Hiç kimseyi zorlamadık hep sorumluluk aldık. Şu anda da depremzedeler ile ilgili ücretsiz tedaviler yapıyoruz. Özel sektörde eğer böyle orta ölçekli bir ilde itibarınızı düşünmezseniz, güvenilirliğinizi düşünmezseniz, kalitenizi düşünmezseniz zaten uzun soluklu olamazsınız. Hastalar size güvenecek ve yeniden gelecek. Böyle küçük hesaplarla, parasal hesaplarla olacak iş değil. Ben iş adamıyım ve aynı zamanda hekimim, ama hiçbir zaman para odaklı çalışmadım. Para için o kadar çalışsak ne eğitim, ne sağlıkta başarılı olamayız. Sizin iyi niyetiniz fark edilince zaten gerisi geliyor. Türkiye’de sağlık turizmi ve yabancı hastalar çok yoğun olmasa özel sağlık sektörü zordadır.
Sıralamada olmazsanız küser misiniz?
ERTUĞRUL SEVİM: Öne çıkan adaylara bakıyorum. Genel başkanından teklif aldığını söyleyen Saffet Bey var. Hakan Şeref Olgun var. Siz varsınız, bir de partinin kurucusu Abdulkadir Akcan var. Bir de çok güçlü kadın isimler var. Sıralamada problem olursa küser misiniz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Siyasette küsmenin doğru bir davranış olduğunu düşünmüyorum. Sıralamaya razı olurum elbette ama tabii etkilenirsin. Siyasette doğru neyse o şekilde yürümek istiyorum. Sonuçta yapmamız gereken bu. O zaman hesap yapmış gibi oluruz.
ERTUĞRUL SEVİM: Siz iyi bir iş insanısınız. Tabip Odası Başkanlığı yaptınız, yönetim biçimleriyle ilgili hastaneler yönetiyorsunuz. Partiniz, cumhurbaşkanlığı sisteminin ucube bir sistem olduğunu söylüyor. Kemal Kılıçdaroğlu beş yardımcısı artı iki icracı Belediye Başkanı yardımcısıyla Türkiye’nin daha iyi yönetileceğine inanılıyor musunuz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben de başkanlık sisteminin doğru olabileceğini düşünüyordum. Geçmişte Süleyman Demirel’in ve Turgut Özal’ın da istediğini biliyorum. Yaşanılan süreçte bunun altyapısı ve bir kurgusunun olmadığını görüyoruz. Biz niye başkanlık sistemi istiyorduk? İki Partili bir sistem olsun. Birisi başarısız olursa diğeri yönetsin. Türkiye marjinalliklerden, terörle ilgili odaklardan, her şeyden kurtulsun daha makul bir merkez oluşsun. Bu sağıcı-solucu olarak olabilir ya da Demokrat-Cumhuriyetçi diye de. Böyle iki parçalı bir siyaset olsun diye herkes ümit ediyordu ve bunun böyle bir faydası olacağını düşünüyorduk. Şu anda geldiğimiz noktada neredeyse marjinaller kontrol eder hale geldi her iki ittifakı da. Bu çok büyük bir yanlış. Demek ki burada hepimizin oturup bir düşünmemiz lazım. Bu sistem bu haliyle Türkiye’ye zarar veriyor Türkiye’nin sinir uçlarına zarar veriyor, insanları çok fazla bölünmeye sevk ediyor. Bu anlamda bence bu sistemin değişmesi lazım. Onun dışında seçim sürecinden sonra partilerin aldığı milletvekili sayıların süreci yönetimine çok etkin olacağını çok parçalı bir yönetime doğru gitmeyeceğini düşünüyorum. Bir de ortak mutabakat metni var. Onu inceledim çok detaylara da girilmiş. Ortak mutabakat metninin de faydası olacağını düşünüyorum ama temel mesela bence İYİ Parti’nin birinci Parti olarak çıkması söz konusu olursa mesela çok daha kolay olur bazı şeyler diye düşünüyorum.
SEZER KÜÇÜKKURT: Bu bağlamdan Afyon’dan kaç milletvekili alınmalı?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Şimdi Afyon’da 1. Parti olunca üç milletvekili alınabilir gibi geliyor. Bizim hedefimiz birinci parti olmak.
Politik İdealler nedir?
Ömer Mazi: Siz politik ideallerden bahsediyorsunuz, farklı bir siyasetçi profili çiziyorsunuz siz nasıl bir siyasetçi olacaksınız?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben aslında “Neden siyasete girdin” tepkilerine karşı olarak önce bir kırmızı çizgilerimi belirteceğim bir şey olsun diye düşündüm ve kendim yazdım onları. Aslında bazıları şu anda ki anayasanın metninde olan şeylerin birazcık cümlelerinin değişiklikleri. Benim politik ideallerim diye yazdım ve kırmızı çizgilerim. Geçmişte bir kitap okumuştum “Politik İdealler” diye. Belki de o çağrışım yaptı. Onu başlık olarak öyle koydum ve daha sonra da artık hem ekonomik ve istihdam noktasında neler yapılabilir, hem de şehir noktasında neler yapılabilir, ülke noktasında neler yapılabilir gibi. Bu temel kavramlarla anlaştıktan sonra diğer noktalarda neler yapılabilir onlara bakacağım. Mesela ben üç yere gittim şu ana kadar Sivil Toplum Örgütü önce Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneğine gittim. Ardından Atatürkçü Düşünce Derneğine ve arkasından İşsizler Derneğine gittim. Bunları da bilinçli olarak tercih ettim. Aslında siyasetin biraz da bu şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorum yani yeni şeyler söylememiz lazım Mevlana’nın dediği gibi.
Benim çizgim Mustafa Kemal Atatürk çizgisi
SEZER KÜÇÜKKURT: Kırmızı çizgiler içerisinde, tarihten yakın kendinize örnek aldığınız siyasi bir figür var mı? Ben şu yolda ilerlemeye çalışmalıyım dediğiniz kimse var mı?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben merkez sağ düşüncesi olan bir aileden, ortamdan gelen birisiyim. Bence Türkiye’ye hizmet etmiş demokratik olarak seçimle gelmiş herkes Türkiye’ye faydalı olur ve olmuştur. Şekli değişir ama bu anlamda merkez sahanın geçmiş liderleri olabilir ama en başta Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yol, zor şartlarda doğru kararlar devletin yapısını nasıl oluşturulacağı, kuvvetler ayrılığının zaman içinde oluşması gibi. Bütün bunlar ben tek bir kişilik bir şey söylemeyeyim ama tabii ki buradaki mihenk taşı Mustafa Kemal Atatürk.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Afyon’daki STK’lara bakışınız nasıl? Bunun üzerinden kaç not verirsiniz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Biraz öncede söylediğim gibi STK’larla ilgili bir anda aklıma olumsuz bir şey gelmedi. Aslında demokrasinin olmazsa olmazları. Afyon, hem medya olarak hem Sivil Toplum Kuruluşları olarak, diğer benzer illere göre çok daha güçlü bir pozisyonda. Yani Afyon’u farklı kılan ve dinamikleştiren unsurlardan bir tanesidir. Türkiye yönetiminde karşılaştırılmalı olarak olumlu bir düzeyde olduğunu düşünüyorum.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Peki Ticaret ve Sanayi Odası’nda bu güne kadar neden görev almadınız?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Ben hep eğer bir seçime girersem bu siyasetten olsun diye düşündüm açıkçası. O seçim süreçleri de değişik bir seçim süreci. O anlamda düşünmedim.
ÖMER MAZİ: 3 dönem tabip odası başkanlığı yaptınız ve Afyonkarahisar’a çok güzel bir tabip odası kazandırılmış. Bir Avrupa Birliği projesi var bunu nasıl kazandınız?
MUSTAFA ENİS ARABACI: 1997 Kasım Ay’ında Afyon’a geldim. Geri döndüm daha doğrusu İhtisas da bitirdikten sonra devlet hastanesine geldim. 3-4 ay sonra bir Tabip Odası yönetimine davet etti arkadaşlar ve Yönetim Kurulu Üyesi oldum. Tabip Odası macerası öyle başladı. Sonra 2000-2002 döneminde Tabip Odası Başkanı oldum. Tabii bu dönem hakikaten çok canlı geçti. Her dönem bir şeylerle yoğun çalıştığımız bir dönem oldu. Sizin bahsettiğiniz bir Avrupa Birliği projesi genç dostu Afyonkarahisar diye. 18 yaşından küçük evlilikleri ve 18 yaşından küçük doğumların olmamasına yönelik bir eğitim projesiydi. O projede maaş alması gereken bir kitle vardı yani hakikaten projenin içinde o maaş alanların hepsi maaşlarını geri verdiler. Kuruma bağışlarla da biz yeni bir konferans salonu yapma imkanı bulduk. Hekim grubu da biraz daha homojen ve sayıca azdı. Gidilecek yerlerde çok azdı. Tabip Odası orada hep bir buluşma noktası ya da davet noktası gibi ya da konferanslar olurdu öyle bir etkisi vardı. O çalışmanın da bütün köylere ulaştık. Çalışmanın da çok daha sonradan ben hekimlik uygulamalarımda ciddi bir faydası olduğunu ve kadınlarla dokunduğunu düşünüyorum.
Başarısız olursam 2. Döneme aday olmam
SEZER KÜÇÜKKURT: Sağlık camiasında ve iş dünyasında bilinen tanınan bir insansınız. Siyaset açısından bir görev süresini tamamladıktan sonra nasıl anılmak istersiniz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Tabii şunu düşünüyorum bu hem ülke hem de memleketime hayırlı birisi olarak anılmak isterim. Hakikaten bu dönem eğer Allah nasip eder de tamamına erdirirse sonuç alabileceğim şeyleri yapmaya çalışacağım. Biraz önce de söyledim birçok aklımda proje var. Bunları yapabileceğime de inanıyorum ama çok verimsiz olursa da devam etmem zaten. Burada hakikaten işe yaramadığını hissedersem sadece bir dönem yaparım.
AFJET konusunda ne düşünüyorsunuz?
ÖMER MAZİ: Son dönemde de AFJET konusu üzerinden Afyon Valisi ulusal basında gündem oldu. Bu konudaki ne düşünüyorsunuz?
MUSTAFA ENİS ARABACI: AFJET hakikaten Afyon’un göz bebeği bir kuruluş. Bana göre iki ana fonksiyonu var. Birincisi Termal enerji ile özellikle Termal turizm bağlamında Afyon’un en önemli potansiyellerinden birisinin bir şekilde tek elden yönetilmesi ve suyun geri enjeksiyonuyla suyun korunması anlamında bir fonksiyonu var. İkincisi de verilen yerlerle ilgili özellikle hava kirliliği olan yerlere AFJET’in ulaşması sonrasındaki hava kirliliğinin azaltılması ile ilgili fonksiyonu var. Son yaşadığımız şeyler hakikaten Vali Hanım’a da biraz haksızlık oldu. Çünkü yıllardan beri devam eden bir uygulama bu yıl da devam etmiş onun üzerinden yansıması bana göre haksızlık oldu. Ben AFJET’in aslında son yıllarda kendini yenilemesi ve kendini geliştirmesi gerekecek finansman kaynaklarının ideal ve siyasi etkilerle biraz faaliyet dışına taştığını görüyorum ve bunun doğru olmadığını görüyorum. Burada bir genel müdür suçlamak da yanlış olur genel müdürleri de yapabilecekleri bir şey yok. Böyle bir kurumun bu kadar idare ve siyasi etki altına kalmadan kurgusunun yapılabilmesi lazım. Aslında belki bu sadece Afyon için değil birçok yerde buna benzer kuruluşlar var bu kuruluşları tekrar yasal düzenlemelerinde yani faaliyetlerinden ya da karlarından ne kadarını başka faaliyetlere aktarabilecekleri ile ilgili bir üst sınırlar getirilmesi lazım. Bu yapılırsa Türkiye önemli bir problemi daha çözmüş olur diye düşünüyorum.
MEHMET EMİN GÜZBEY: Siz Afyon’daki kültür ve sanat faaliyetlerine hem bireysel olarak hem de şirketlerinizle gerçekten ciddi destek veriyorsunuz. Kültür Sanat sporla ilgili düşünceleriniz nedir?
MUSTAFA ENİS ARABACI: Geçen yıl Caz Festivaliyle ilgili bir sorun yaşamıştık. Mehmet Emin Güzbey, Sezer Küçükkurt ve ben üçümüz, Gökmen valimizin de katılımıyla problemi çözdük ve Caz festivalinin yaşantısına devam etmesi sağladık. Ömer Bey’de Afyon’un kültür hayatına önemli katkılar yapıyor. Tiyatroları ülkenin ünlü tiyatro gruplarını getirip TED Kolejinde onların sunumunu yapıyor. O da cazibe oluşturuyor insanlar için. Afyon’da gidebilecekleri tiyatro da olmuş oluyor. Aslında ben bu tür şeylere elimden geldiğince gücüm yettiğince hep destek olmaya çalıştım. Sporda da şunu düşünüyorum gerçekten artık sporda da Afyon’un süper liglerde olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat bunun yolunun oradan buradan geçici paralar aktararak yapılmasını doğru bulmuyorum. O an işe yarıyor ama kalıcı olmuyor. Burada altyapılar üzerinden ve doğru kişilerle hedefler konulup ekonomik dokunuşlar yapılacaksa ondan sonra belli bir kıvama geldikten sonra yapılması lazım. Açıkçası bu konularda şimdiye kadar hep kenardaydım. Elbette desteklerimiz oldu ama mutfağının çok da nasıl olduğunu bilmiyorum onu da ayrıca bir incelemek lazım.