Afyon Baro Tarihinde İlk Kez 3 Aday Yarışacak

Afyonkarahisar Barosu’nun 46’ıncı olağan genel kurul toplantısı bugün öğleden sonra Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ANS Kampüsü Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. 

ÜÇ ADAY YARIN SEÇİMDE YARIŞACAK

Toplantı açılışın ardından genel kurul divanının oluşturulmasıyla devam etti. Divan Av. Ömer Faruk Aksoy’un başkanlığında; Av. Süleyman Uğur Ünsoy, Av. Cafer Arda Balta ve Av. Beyza Nur Çelik’ten oluştu. Afyonkarahisar Barosu’nun yeni hizmet binasında yarın 9.00-17.00 saatleri arasında seçim yapılacak. Seçimde Başkan adayları; Av. Melahat İpek Yılmaz Göktürk, Av. Sedat Toprak, Av. Yunus Pektaş ve ekipleri yarışacak.

“YEDİ DÖNEM BAŞARIYLA GÖREV YAPTIK”

Genel kurulun açış konuşmasını Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin’in duygusal bir konuşma ile başkanlık görevine veda etti. “14 yıldır Baro Başkanlığı yani yöneticilik yapıyorum, çokları bilmez zira baro başkanı olduğumda 240 üyemiz vardı, bugün yaklaşık 600 üyemiz o tarihten sonra aramıza katıldı; 13 yıl da yönetim kurulu üyeliği yaptım.” diyerek konuşmasına başlayan Şahin, “Yaklaşık çeyrek asırdır baromuza ve meslektaşlarıma hizmet ettiğimi zannediyorum. Bu sürede, değerli meslektaşlarımla, baro personelimle bir idareci /idare edilen ilişkisi kurmadım. Sevgi çerçevesinde, büyüklerime kardeş, yaşça küçük olanlarla da ağabey olmayı tercih ettim, böyle olması için gayret gösterdim. Elbette bu benim iddiam, umarım ki sizler de böyle düşündünüz, böyle hissettiniz. Çok şükür, arandığı zaman bulunmayan, telefona çıkmayan, bir avukatın ihtiyacı olduğu zaman birilerini gönderen birisi olmamaya çalıştım, hatta bundan dolayı eleştirildim. Her yere kendisi gidiyor dendi ama hiçbir yere gitmiyor, bulunmuyor dedirtmemeye Baro Başkanı olarak son çıktığım programı sizlerle paylaştım, bir anlamda bir veda bir el sallama gibi düşününde, cenazesinde, hastalığında yanında bulunduğum, herhangi bir kurumda sıkıntı yaşadığında bizzat sorununu çözdüğüm, bir disiplin soruşturmasında bizzat savunmasını yazdığım, duruşmasına katıldığım onlarca meslektaşım var ve bu işleri bir tek onlar biliyor. Pandemi döneminde, evlerine kapanan meslektaşlarım tek tek arandıklarını, hasta olanların aranıp hatırlarının sorulduğunu, hasta evlerine destekleyici bitkisel malzemelerin ulaştırıldığını hatırlayacaklardır.

Baro Başkanlığı yaptığım 14 yıl, hayatımın en anlamlı, en değerli devresi olacak. Bu sürede baromuzun gerçek anlamda bir meslek kuruluşu olarak ne çıkması, mesleki dayanışma eksenli çalışmaların odağı ve bir dostluk ocağı olmasına gayret ve dikkat ettim. Yedi dönem bana destek veren, güven duyan teveccüh gösteren vefalı meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. 7 seçim başarısının ardından bir kez bile olsa komisyonlarımızı oy verenlere tahsis edip vermeyenlere kapatmadım. Herkes şahittir ki seçim bittiği gün, o liste bu liste ayrımını silip isteyen her meslektaşımın istediği komisyonda çalışmasına zemin hazırladım.

Seçildikten sonra komisyonları lağveden, eski komisyon üyelerinin üzerini çizip yerlerine yandaşlarını dolduran ve hizipçilik yapan bir baro hiç olmadık çok şükür.

Yine tüm ilçe temsilcilerimiz, yasal olarak bizim tarafımızdan belirleneceği halde, her defasında ilçelerimizin seçim ve tercihlerine bırakıldı, kim seçildiyse başımızın üzerinde kabul gördü. Belki böyle olduğu için, baro salonlarımız avukatların birbirine sırtını dönüp oturduğu, ayrıştığı, bölündüğü yerler değil, dostça oturup kardeşçe sohbet ettiğimiz, zevkle tartıştığımız ama birbirimizi hiç kırmadığımız aile mekanları oldu.” dedi.

“DAİMA MESLEKTAŞLARIMIN YANINDA OLDUM” 

Baro Başkanı makamının daima açık, mümkün olduğunca baro başkanının bulunduğu bir ortam olduğunu vurgulayan Şahin, “Avukatı şikâyete gelenlerle genelde doğrudan muhatap olundu, mümkünse şikayetlerinden vazgeçmeleri telkin edildi.

Bu başarılamadıysa, gerek muhakkik aşamasında gerekse disiplin kurulu safhasında hep meslektaştan yana tavır alındı. Öyle ki baro başkanı olarak muhakkik olma vazifem olmamasına rağmen ihtilafın iki tarafı da avukatsa tahkikat bizzat tarafımca yürütüldü. Hakim ve savcıların veya kolluğun asılsız temelsiz suçlamaları söz konusuysa tahkikatı yine üzerime alıp, meslektaşımın savunmasını almak üzere rahatsız bile etmeden kararı hızlıca yazıp gerekli tavrı koydum. Kendim ve bürom adına asla problem yaşamadığım ancak meslektaşlarıma sorun yaşatan, kötü davranan hakimlerle, savcılarla, personelle girdiğim kavgaları ben bile unuttum. Bundan dolayı, benimle selamı kesen, giderken veda etmeyen, ailece görüşmeye son veren müdürler, başkanlar, idareciler oldu, hiç gocunmadım, şikâyet etmedim, onur bildim.” diye konuştu.

“HER PLATFORMDA MESLEĞİMİZİ SAVUNDUM”

Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün size hukuk ve adalet dersi vermek niyetinde değilim. Sizler adına, medyada, kamu kurumlarında, okullarda yıllardır adaleti, savunmayı anlatıyorum.

Hukuk Fakültesi öğrencileri avukatlık mesleğini doğru tanısınlar, mesleğimizin duruş ve ilkelerini öğrensinler diye yıllardır avukatlık hukuku derslerine giriyorum. Bağımsız savunmayı her platformda, makamda, ortamda savundum, temsil ettim. Bugün sizinle daha farklı bir üslupla dertleşmek, yıllardır ısrarla savunduğum değerleri, duruşumuzu anlatmak istiyorum.

Her türlü kamu kurumunda mesleki sorun bildirdiğinde çözmeye çalıştığım, çözememişsem beraber kavga ettiğim kıymetli meslektaşlarıma bir baro başkanı olarak son konuşmamı böyle yapacağım.”

“MESLEĞİMİZİN İTİBARİ İÇİN ÇABA GÖSTERDİK”

Her platformda mesleğini savunduğunu belirten Şahin, “Baromu ve mesleğimi, adaleti ve hukuku her platformda, her medya kurumunda, basılı ve görsel medyada, internet medyasında savundum, çıktığım televizyon programlarının sayısını gerçekten unuttum. Bunların hemen hiçbirisinin duyurusunu yapmadım, yaptırmadım. Son bir program hariç. Yaptığım her şeyi fotoğraflayan, sosyal medyada paylaşan birisi değilim, özellikle şahsen yanına koştuğum arkadaşlarımla ne fotoğraf çektirdim ne de yayınladım. O nedenle tek tek çoğu meslektaşımın bildiği, ancak değerlerinin haberi olmayan dokunuşlarım katkılarım olmuştur. Ama bunların hiçbirinin reklamı yapılmamıştır. Bundan ar ederim. Bunları anlatmamın bir sebebi varsa şayet, ‘Hatırlamak, güzel hatırlanmaktır”. Yani usta şairimiz Orhan Veli’nin “Beni güzel hatırla. Bunlar son satırlar. Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından. Ya da bir yağmur, bir sel oldum sokağında. Sonra toprak çekti suyu ve ben kaybolup gittim. Belki de bir rüyaydım. Senin için Uyandın ve ben bittim. Beni güzel hatırla.’ diyen dizelerinde yazdığı gibi ‘güzel hatırlanmaktır.’

Ama bundan daha önemlisi, avukatların, mesleğimizin güzel anılması, hatırlanmasıdır. Her türlü sosyal sorumluluk projesinde, faaliyetinde inanın en önemli gayemiz bu oldu. Gün oldu öğrenci kardeşlerimizle beraber okul içi şiddetin önlenmesi için iş birliği yaptık, söyleşiler düzenledik; gün oldu Afyondaki tüm yurtları teker teker dolaşıp avukatlığı ve savunma hakkını anlattık, gün oldu iftar çadırlarına katkı verip fakir fukara ile birlikte iftarımızı açtık, Kızılay’a kan verdik, cezaevinde ders verdik, tek mesleğimizin imajı düzelsin, avukatların hak ettiği değer gösterilsin istedik.” şeklinde konuştu.

“PEK ÇOK FAALİYETTE ÖNCÜ BARO OLDUK”

Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “2023 yılında yaşanan asrın felaketinde depremin 3 günü aşevini tesis edip kocaman belediyelerle aynı kapasitede yemek çıkardık, yara sardık, dert ortağı olduk, yöre insanına Afyonkarahisar'ın, Afyonkarahisarlı Avukatların kim olduklarını gösterdik, kalplerini kazandık.

Bu vesile ile bu destansı hizmetimizin arkasında fikir ve finans kaynağı olan başta Murat Hayran ve Mehmet Çelikörs üstatlarıma, tüm bağışçılarımıza, her bir yardım malzemesini piyasadan binbir güçlükle temin eden, organize olup toplayan ve tek tek sırtında hamallığını yapan genç kardeşlerime, aşçılar derneği başkan ve mensuplarına, tabi ki yönetim kurulu üyelerimiz ile genç avukatlar meclisinin yönetici ve üyelerine sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Ama bilin ki milyonlarca dua bu vesile çağlayan oldu Afyonkarahisar’a aktı.

Baromuzla ne kadar gurur duysak azdır. Sporda, müzikte, kültür turları ve sosyal faaliyetlerde öncü ve önde baro olduk. İddia ediyorum bizim kadar yurt dışı gezi düzenleyen, yurtiçi tur organize eden, korolar kuran, konserler veren, tiyatro topluluğu oluşturup oyunlar sahneleyen, spor kulübü kurup yerel ligde mücadele veren başka bir baro yoktur. Avukatlık Kanunu, TCK, CMK, HMK, İç Güvenlik Kanunu, İnternet Medyası Kanunu, Dezenformasyon Kanunu
Sayısız yargı reformuna hazırladığı raporlarla katkı sağlayan baromuz iddia ediyorum yaptığı katkının hacmi dikkate alınacak olursa İstanbul, Ankara, İzmir barolarının toplamı kadar doküman üretmiş, öneride bilinmiş, bizatihi kanun tasarıları hazırlayarak Yasama organı ve vekillerimizi asiste etmiştir. Kişisel Veriler ile ilgili hazırladığımız yasa değişikliği teklifi ses getirmiş, gündem oluşturmuştu. Çok daha fazlasını sayabilirim. Avukata yönelik şiddetin önlenmesi için hazırladığımız teklifler, CMK’da tutuklama sebepleri, İcra İflas Kanununda Haciz işlemlerinin mutlaka kolluk nezaretinde yapılması, gibi teklifler bizzat hazırlanmış ve bir gün gerçekleşeceğini umduğumuz bu teklifler tüm barolar, siyasi partiler ve vekillerimiz ile paylaşılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı meslektaşlarımın katkısı ile ortaya çıkmış bir kısmı bizatihi genç avukatlar meclisi yöneticileri tarafından hazırlanmıştır.

Çevre ve Hayvan Hakları konusunda verdiğimiz mücadelenin devam edeceğini biliyorum. Çevreyi katleden şirketlere karşı kazandığımız zaferleri de anmadan geçemeyeceğim. Emirdağ'da, Sultandağı’nda yürüttüğümüz mücadele insani sorumluluğumuzun, vatanseverliğimizin bir neticesi, göstergesidir. 14 Yıllık Baro Başkanlığım içinde baro binasının açılması benim için çok önem verdiğim bir hizmet oldu. Diğer baroların aksine tapusu TBB değil baromuzun üzerinde olması da ayrıca gurur kaynağıdır. Bu binanın açılmasında büyük emekleri olan ve binamızın ikinci katındaki kitabede isimleri yazılı dönemin yönetim kurulu üyelerine de şükranlarımı sunuyorum. ‘Yaşamak ve üretmek için gerekli olanları elde etmekten başka insanoğlunun hayatta en çok istediği şey kendisinden geriye bir iz bırakmaktır; belki de insan kendisinden sonra arkasında gerçekten var olduğunu ve yaşadığını kanıtlayacak bir iz, bir eser bırakma peşindedir. Onun için insan bir tahta üzerine, bir taş üzerine ya da diğer insanların yaşantıları üzerine bir şeyler bırakmıştır.’ diyor John Steinbeck.

Bu anlamda, baromuz mesleki çalışmalar alanında iz bırakmış, bu izlerin birçoğunda imzamın olması benim de unutulmayacağımı ümit etmeme neden olmuştur.

Gideriz nur yolu izde gideriz

Taş bağırda sular dizde gideriz

Bir gün akşam olur bizde gideriz

Kalır dudaklarda şarkımız bizim.”