• Haberler
  • Genel
  • AFSÜ'de ilik nakli başladı kornea, karaciğer ve böbrek sırada

AFSÜ'de ilik nakli başladı kornea, karaciğer ve böbrek sırada

AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, AFSÜ olarak organ bağışı konusunda çalışmalara başladıklarını söyledi. Okumuş, 'Önümüzdeki süreçte de kornea nakline başlama çalışmalarımız var. Karaciğer ve böbrek nakli konusunda yakında bölgemize hizmet vermeyi hedefliyoruz' dedi   Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü tarafından dün sabah '21. Yüzyılda Organ Nakli' konulu etkinlik düzenlendi. [&hellip]

AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, AFSÜ olarak organ bağışı konusunda çalışmalara başladıklarını söyledi. Okumuş, “Önümüzdeki süreçte de kornea nakline başlama çalışmalarımız var. Karaciğer ve böbrek nakli konusunda yakında bölgemize hizmet vermeyi hedefliyoruz” dedi

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü tarafından dün sabah “21. Yüzyılda Organ Nakli” konulu etkinlik düzenlendi. Etkinlik AFSÜ Tıp Fakültesi Mavi Salon’da gerçekleştirildi.
“ACİL ORGAN İHTİYACI HAYVANDAN NAKİLLERİ DÜŞÜNDÜRÜYOR”
Etkinliğin Koordinatörü Prof. Dr. Sezgin Yılmaz etkinliğin açış konuşmasını yaptı. Dünyada yaklaşık bir milyar insan hayatının uygun bir organ bulunmaması halinde tehlikeye gireceği gerçeğini işaret eden Yılmaz, “Türkiye’de organ nakli bekleyen hasta sayısı en az 30 bindir. Gittikçe artan hasta sayısı sorunun tek çözümü organ bağışının artırılmasıdır. Organ bağışı bekleyen hasta sayısı o kadar artmış ve bu ihtiyaç o kadar acil duruma geldi ki artık tranfilastosyonun ilk yıllarındaki hayvandan insana organ nakilleri tekrar düşünülür olmuştur. Bu çabalar ABD’de genetiği ile oynanmış domuz böbreğinin insana nakledilmesi ile yeniden hayat bulmaya başladı. Bu çabaların nedeni ne yazık ki organ bağışının istenilen düzeye artırılamamasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın yakınları, hastalarının organlarını bağışlamayı kabul ettikleri anda bir taraftan hastalarının kaybı ile ilgili üzüntü yaşarken, diğer taraftan da organ bağışlamış olmanın verdiği haklı gururu yaşarlar.” dedi.
“AFSÜ’DE TRANSPLAT
CERRAHI YETİŞTİRİLECEK”
Türkiye’de organ naklinin tıbbi ayağının sorunsuz, başarılı şekilde yürütüldüğünü vurgulayan Yılmaz, “Organ naklindeki güncel gelişmelere ayak uydurabilecek hukuki mevzuat değişikliklerine, organ bağışını artıracak etik düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu noktada en çokta organ bağışının dinen caiz olup olmadığı sorunu insanlarımızın hala kafasını karıştırmaktadır. Doku nakli konusunda belli bir merhale kat etmiş olan kurumumuzunda organ nakline yönelik alt yapı çalışmalarına ve transplat cerrahı yetiştirmeye yönelik eğitim faaliyetlerine Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Nurullah Okumuş’un teşvikleriyle başlandı.” diye konuştu.
“YAKINDA AFSÜ KARACİĞER
VE BÖBREK NAKLİNDE
BÖLGEYE HİZMET VERECEK”
AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, organ bağışı bilincinde özellikle sosyal medya üzerinden doğru bilinçlendirilme yapılması gerektiğini vurguladı. Okumuş, “Biz AFSÜ olarak organ bağışı konusunda çalışmalara başladık. Geldiğimizde söz vermiştik, kemik iliği nakli konusunda şuanda çocuk iliği nakillerine başladı. Yaklaşık bir yıl oldu. Nakil yaptığımız hasta sayısı onlu rakamlara ulaştı. Önümüzde ki süreçte de kornea nakline başlama konusunda çalışmalarımız var. Bu konu ile ilgili bir hocamız gelecek. Bunun dışında karaciğer ve böbrek nakilleri konusunda da Prof. Dr. Sezgin Yılmaz hocamızla bazı çalışmalar yapıyoruz. Karaciğer ve böbrek naklinde yakında ilimize ve bölgemize hizmet vermeyi hedefliyoruz. Organ nakli konusunda en önemli sorunlardan birisi uzun bekleme süreler maalesef, dünyada bir buçuk milyona yakın insan organ nakli listelerini ve iyileşmeyi bekliyor. Ama temin edilen organ sayısı maalesef az. Farklı ülkelerde organ bağışını artırmak için yasal düzenlemeler yapıldı. Ülkemizde organ nakli konusunda bilgilendirilmiş rıza sistemi gibi bir durum var. Siz şahsi olarak yaşarken organ nakli için izin vermiş olsanız dahi bu sistem de siz hayatınızı kaybettiğiniz de veya beyin ölümü gerçekleştiğinde organınızı alabilmek için onayınızın olmasına rağmen mutlaka aileden izin alınması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“NAKİLDEKİ BÜYÜK
SIKINTI AİLENİN REDDİ”
Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Serhat Korkmaz, organ nakli konusunun mevzuat kısmında olmakla birlikte bir Beyin Cerrahı olarak organ nakli için beyin ölümü tanısı koyan ve kendi hastaları için beyin ilanı veren bir ekipte yer aldığını söyledi. İl Sağlık Müdürlüğünün organ nakli konusunda bağış sayılarının takibi, doktorlara yardımcı olma görevi olduğunu açıklayan Dr. Korkmaz şöyle konuştu: “Bir beyin cerrahı olarak beyin ölümü tanısı konulmasında organ naklinin en sevimsiz kısmında görev almaktayım. Organ nakli vücudumuzda tedavisi olmayan nedeniyle görevini yerine getiremeyen bir organın yerine kadavradan ya da canlı bir dokudan sağlam ve aynı görevi yapabilecek bir organın nakledilme işidir. 2020 yılında 1 milyon nüfus başına kadavra bağış oranları İspanya’da birincilikle gidiyor. İspanya’dan sonra Belçika, İtalya, Fransa, Kanada ve sonlara doğru Yunanistan ve Türkiye geliyor. Dünya da az gelişmiş ülkelerde bu sayı daha da kötü duruma düşmekte ve zaten oralarda bu işi yapabilecek yetkin insan sayısı da bulunmamaktadır. Biz ülkemiz olarak çok şanslı bir durumdayız, hocalarımız çok yetişmiş ve çok eğitimli insanlar var. Organ naklinde asıl büyük sıkıntımız ailenin reddetmesi. ABD’da yüzde 46, İngiltere’de yüzde 41, Fransa, Belçika, İspanya da ise yüzde 10 civarlarındadır. Türkiye’de ise ne yazık ki yüzde 73,3’tür. Milyon başına kadavra bağış oranı yüzde 5, akrabadan alınan rıza oranı yüzde 52’dir. Biz durum bizi canlıdan organ almak durumunda bırakıyor.”
“CANLI ORGAN BAĞIŞ
ORANI AFYON’DA YÜZDE 46”
İl Sağlık Müdürü Dr. Serhat Korkmaz, Afyonkarahisar’da 2020 yılında 5 tane beyin ölümü tanısı koyabildiklerini, yurt genelinde bu sayısın bin 391 olduğunu, 5 kişiden yalnızca ikisinden onay alabildiklerini açıkladı. Korkmaz, “Kadavra nakil oranı milyon nüfus başına ilimizde 2.71 iken Türkiye’de 5,1’dir. Canlı bağış Afyon’da yüzde 46, Türkiye’de 25 bin 408. Beyin ölümden Türkiye’de 2020 yılında 413 nakil yapılmışken, canlı dönerden ise 3 bin 441 nakil yapıldı. Afyon’u tam olarak ayırmıyoruz, Antalya bölgede 3 bin 391 tane nakil ve 3319 tane nakil bekleyen hastamız vardır. Türkiye genelinde ise 25 bin 224 nakil bekleyen hastamız var. 2011 yılından bu yana ilimizde gerçekleşen beyin ölümü sayısı 60 ve sadece bunun 10 tanesinde aile onayı vardı. Son 5 yılda ise 29 beyin ölümünden sadece 7’nin izni olup bu 7 kişiden alınan organ sayısı toplam 31 olmuştur. Şu anda Afyon’da hayatta gönüllü bağışçı sayımız 54’dür. 800 bine yaklaşan canlı organ bağışını onaylamış insanımız var.” ifadelerini kullandı.
“ORGAN NAKLİNDE ÖNEMLİ GELİŞMELER KAYDEDİLDİ”
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan etkinlikte yaptığı konuşmada, organ naklinde çok önemli gelişmeler olduğunu söyledi. Özkan şu ifadelere yer verdi:
“Tıpta laboratuvarda ilk önce böbrek, mesane ve rahim dokuları ile damarların üretilmektedir. İş bunların entegrasyonuna kalır. Biz de bunların içinde yer alabiliriz. Çok önemli destekler aldık, üniversite olarak çok güzel bir laboratuvar kuruyoruz. Birkaç yıl içinde meyvesini alacağımız önemli çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Biz organ üretene kadar, bu organ nakillerini yapmak zorundayız. Canlılara mümkün olduğunca ihtiyaç duymadan kadavradan bu naklin yapılması için düzenlenmiş bir hafta bu. Bunun için de hepimize çok önemli görevler düşüyor.”
“ORGAN BAĞIŞINDA EN BÜYÜK
ENGEL HURAFELER”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt etkinliğin son konuşmasını yaptı. Organ nakli konusunda Türkiye’de gerek bilimsel gerekse teknik altyapı konusunda bir problem olmadığını söyleyen Bozkurt sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde bu konuda da yeterince deneyimimizin olduğunu, dünyada da kendimizi ispatladığımızı anladım. Ama tabii ki bunun önündeki engellerin de olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu engellerin başında da hurafeler vardır. Hurafe tabiri aslında olmayan ama uydurulmuş teorilerdir veya varsayımlardır. Tabii ki bu hurafeler açıkçası hep dini diye, bakarız inançla alakalı diye düşünürüz ama bunun sanıyorum tıbbi hurafeleri de var. Bunun başında da beyin ölümü meselesi karşımızda duruyor.”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme