AFSÜ'de biyofiziksel terapi eğitimi verildi
AFSÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında görevli öğretim elemanları, biyorezonans yönteminin araştırılması ve geliştirilmesi amacıyla Türkiye’de yapılan ilk proje kapsamında tamamlayıcı tıp metodu olan Mora-Nova Biyofiziksel Terapi Yöntemi ile ilgili eğitim aldı   Proje Yürütücüsü Dr. Öğretim Üyesi Gamze Dur, biyorezonans terapinin sigara ve alkol gibi bağımlılıklar, alerjiler ve ağrılar başta olmak üzere kronik [&hellip]
AFSÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında görevli öğretim elemanları, biyorezonans yönteminin araştırılması ve geliştirilmesi amacıyla Türkiye’de yapılan ilk proje kapsamında tamamlayıcı tıp metodu olan Mora-Nova Biyofiziksel Terapi Yöntemi ile ilgili eğitim aldı
Proje Yürütücüsü Dr. Öğretim Üyesi Gamze Dur, biyorezonans terapinin sigara ve alkol gibi bağımlılıklar, alerjiler ve ağrılar başta olmak üzere kronik hastalıklarda tedaviyi destekleyici olarak kullanılabilen, cerrahi işlem gerektirmeyen ve yan etkisiz bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde (AFSÜ) biyorezonans yönteminin araştırılması ve geliştirilmesini amacıyla Türkiye’de gerçekleştirilen ilk Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) ile üniversiteye kazandırılan Mora-Nova cihazının kurulumu, kullanımı ve biyorezonans terapilerinin temel ilkelerine yönelik üç günlük eğitim programı düzenlendi. Dr. Öğretim Üyesi Gamze Dur sorumluluğunda yürütülen BAP kapsamında EDT Sağlık Teknolojileri Genel Müdürü Dilşad Çelebi tarafından verilen eğitime, AFSÜ Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazlı Şensoy, Dr. Öğretim Üyesi Ayşen Mert, Araştırma Görevlisi Dr. Ahmet Yaprak, Araştırma Görevlisi Dr. Doğukan Kayadibinli ve Araştırma Görevlisi Dr. Kübra Aslan katıldı.
Biyorezonans terapinin bütünsel tıp yaklaşımı doğrultusunda hastalıktan ziyade hastaya özel, bireyselleştirilmiş tedavi usulleri ile etki gösteren kapsamlı bir yöntem olduğuna dikkat çeken Dr. Dur, yöntemin hem test hem de tedavi amaçlı kullanıldığını söyledi. Hastaya çeşitli testler uygulandıktan sonra kişiye özel oluşturulan tedavi ile bedenin kendini onarmasının hedeflendiğini kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Dur, gelecek vaat eden bu yöntemin, kapsamlı ar-ge çalışmaları ile yeni ufuklar açabilecek nitelikte olduğunu ifade etti.
Dr. Öğretim Üyesi Dur şöyle konuştu: “Rezonans terapilerinde yapılan işlem, elektromanyetik titreşimlerle vücudun etkileşime sokulmasıdır. Titreşim temelli tedavilerin geçmişi eskiye dayansa da ilk biyorezonans cihazı olan MORA’yı Dr. Morell elektrik elektronik mühendisi Rasche ile 1977’de geliştirip hastalarında kullanmaya başlamıştır. Zaman içinde geliştirilen birçok cihazla yöntem farklı bir noktaya gelmiştir. Yapılan uygulama, alerji ve bağımlılık doğuran dışarıdan alınan bir madde ile ilişkili ise söz konusu madde veya maddelerle kişi arasındaki patolojik ilişkiyi değiştirmekte, doğal duruma dönüş sağlamaktadır. Bir bakıma elektronik cihazlardaki fabrika ayarlarına dönme işlemi gibi düşünülebilir. Uygulama kişinin bizzat vücudu ve vücut salgıları ile ilgili ise kişinin vücudundan veya cihazdaki ilgili vücut salgısından hastalıkla veya durumla ilgili patolojik verilerin, sinyallerin alınıp işlenerek dönüştürülmesi ve kişide bütüncül bir değişiklik elde edilmesi hedeflenmektedir. Bunların dışında, vücut için faydalı olduğu bilinen ve elektronik olarak cihazda kayıtlı birçok frekans grubu ile de destekleyici tedaviler yapılabilmekte, çeşitli test teknikleri ile kişinin sağlık durumu ile ilgili birçok detay taranabilmektedir.”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi