AFJET'in yalıtım işi yapması sakıncalı

Afyon Jeotermal A.Ş. Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulan fabrikayla ilgili merak edilenleri açıkladı. Ulutürk, özel sektörün AFJET'ten sağladığı kârla fabrika kurduğu şeklindeki söylentilerin tutarsız olduğunu belirtti Afyon Jeotermal A.Ş. Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulan jeotermal izolasyon boru fabrikasının ihtiyaca cevap verdiğini belirtti. 'Özel sektör AFJET'ten kazandıklarıyla Afyon'a fabrika kurdu' [&hellip]

AFJET’in yalıtım işi yapması sakıncalı

Afyon Jeotermal A.Ş. Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan fabrikayla ilgili merak edilenleri açıkladı. Ulutürk, özel sektörün AFJET’ten sağladığı kârla fabrika kurduğu şeklindeki söylentilerin tutarsız olduğunu belirtti

Afyon Jeotermal A.Ş. Genel Müdürü Yusuf Ulutürk, Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan jeotermal izolasyon boru fabrikasının ihtiyaca cevap verdiğini belirtti. “Özel sektör AFJET’ten kazandıklarıyla Afyon’a fabrika kurdu” söylentilerini değerlendiren Ulutürk, “Biz ana hattı değiştirirken OSB’ye biz bir fabrika kurduk ZFT ismiyle. O fabrikayı önce biz kurduk. Yerini kiraladık, malzemeleri getirildi. Malzemeleri de biz oradaki arkadaşlardan kiraladık. Biz sırf işi hızlı ve çabuk yapmak için o fabrikayı devam ettirdik. Ama her işe bütün enerjinizi vermeniz ana işinizi bitirir. Oradan 30-40 kişi ekmek yiyor. Bir arkadaş gelmiş oraya bir fabrika kazanılmış” dedi.
SEKTÖR HENÜZ DAR
Türkiye’de jeotermal izolasyon sektörünün darlığına dikkat çeken Ulutürk, şöyle devam etti:
“Biz bu işe başladığımızda pazarı araştırdık. İşi yapabilecek Ankara’nın Polatlı ilçesinde bir şirket var, kayyuma devredilmiş. Temelli’de bir şirket vardı battı. Sizin de bir işi zamanında bitirmeniz gerekiyor. Bunu nasıl yaparsınız? Son noktasında anlaşma yapılarak Ümran Boru ile anlaşma yapılmış. 30 kilometre uzunluğunda yalıtımsız boru alındı. 30 kilometrelik bir boru izolasyonunu bir fabrikanın bitirmesi tek başına mümkün değil. Ya Ankara’da yapacak tırlarla getirecek uzun soluklu bir iş. Ya da birkaç fabrikadan yardım istenecek ama Pazar müsait değil. Üretilmiş boruyu adam buraya 6-7 ayda taşıyamaz. Bu yerinde yapılırsa bu iş çözülebilir fikrine vardık. Boruların dışında plastik olan kısmını Türkiye’nin en büyük fabrikası olan Fırat Plastik’ten aldık. Biz pazarlık ede ede en son dizaynını yaptırdık. Onu bile o fabrikaların yapması mümkün değil. 30 kilometre boruyu bir seferde yapacak öyle bir ekipmanı yok. Küçük çapları yapabiliyor ama 600’lük, 800’lük çapta dediğinizde adamın o plastik çeken makinesi uygun değil. En fazla o fabrika 450’lik boru çapı yapabiliyor. Dış plastiğini Fırat Plastik üretti. İçini Ümran Boru yaptı. Bunun dışını da içini sadece bir pür makinesi ile biz yalıtımını bastık. Pür makinesini de biz kendimiz aldık. Doğu kimyanın direk kendinden aldık. İçindeki poliüretan malzemeyi. Fabrikayı kuran arkadaşlara gelince onlar zaten fabrika kuracaktı, Sandıklı’da işleri olduğu için fabrikasını oraya kuracaklardı. Denizli’de de işleri var. Aydın’da jeotermal işleri var. Biz o arkadaşa dedik ki, sen bu işi yapacaksın pür makineni almışsın. Biz kiralayalım senin makineni dedik. Fabrika kurdu denilen adamın sadece aldığı iki tane pür makinesi. Diğer ekipmanlar bizim, bina ise kiralık.”
RİSKLİ BİR YATIRIM
ZFT’nin Afyonkarahisar’da olmasa bile Sandıklı’da bir fabrika kurmayı hedeflediğini anlatan Ulutürk, “Fabrika AFJET’e aitti. O fabrikanın sadece kendi izolasyon yapacak malzemesini aldık. 28 kilometre plastik boru, 28 kilometre pür malzemesi aldık. Bir de çelik borusu alındı. Bu şirketin yasal durumu bu söylediklerimizi yapmaya uygun değildi. Ama adam orada bir istihdam sağlamış. Biz oradaki malzemelerin kendi işimize yetecek kadarını aldık. Biz üç aylığına o malzeme, ekipmanı kiraladık. Üç aydan sonra bizim orada işimiz bitmiş. Personeli, kaynakları orada bekletmenin anlamı yok. Biz onu da düşündük. O fabrikayı almanın piyasa şartları açısından faydalı olmayacağına karar verdik. Yapılan iş, kimyasal ve çok riskli bir iş. Personel ve idare açısından büyük riskleri var. Allah korusun çalışılan kullanılan malzemeler hep kimyasal. Bir patlasa bir yansa hiç kimse kimseyi kurtarmaz. Bunlar riskli iş. Üç ay boyunca biz her gün işi dualar ederek yaptık. Bir işçimiz ayağına malzeme düşürdü. Yemin ediyorum hala mahkemem devam ediyor. Kamu sektöründe hiç kimse böyle bir riski almak istemez. O zaman biz her şeyi göze alarak işi yaptık. Her şeyi sigorta ettirdik. Fabrikanın tamamını, işçilerimizi, borulara kadar sigorta ettirdik. Ve çalışmayı kazasız belasız tamamladık” diye konuştu.
MESAİ KAVRAMI OLMADAN ÇALIŞILDI
AFJET’in ZTF’nin yatırımının hepsini karşılamasının mümkün olmadığına dikkat çeken Yusuf Ulutürk, “AFJET’ten parayı alıp fabrika kurulması mümkün değil. 2 tane pür makinesi dediğin maksimum 300-400 milyar liralık, büyük makine alırsan 600 milyar, 1 trilyon liralık makineler. Makinayı almak değil, işin sürdürülebilirliği önemli. Onun kalıpları vs bilgi ve tecrübe işidir. Apayrı bir iş. Ben şahsen girmem. Allah korusun bir sigara içiminde bir patlama olsa herşey gider. Borular yapılırken ben gece 04.00’e kadar orada oturdum. Kaza bela olur diye hep tetikteydik. Kimin umurunda bir şey olsa, Allah korusun. Orada fabrika sahibi ben gözüküyorum. Patlasa, çatlasa, herşey sıkıntı. Biz üç ay boyunca işin başında yattık bir an önce bitirelim diye. Bunlar görülmüyor tabi. O adam oraya koca laboratuar kurdu. TSE’ni aldı bir sürü iş yaptı. Hemen bir iki pür makinesi alıp baskı yapmakla fabrika kurulmuş olmuyor ki. Bunların hepsi kişisel birikim, beceri, eğitim işi. Yurt dışından 1,5 trilyon liralık dışına kılıf çeken makine getirtti. Yatırım yaparken uzun vadeli düşünüldü” dedi. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme