• Haberler
  • Gündem
  • 'Adli tatilde hâkimin verdiği süreye uyulmazsa hak kaybı olur!'

'Adli tatilde hâkimin verdiği süreye uyulmazsa hak kaybı olur!'

Adalet mekanizmasının hızlanması gerektiğini hatırlatan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, adli tatilde hâkim tarafından verilen sürelere dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Şahin, 'Davasını bizzat takip edenlere uyarımız olsun Hâkim kişiye bir delili bildirmek ya da bir parayı yatırmak üzere süre vermişse hâkimin verdiği süreler adli tatile dâhil değildir. Aman dikkat edelim çok hak kaybı oluyor.' dedi [&hellip]

Adalet mekanizmasının hızlanması gerektiğini hatırlatan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, adli tatilde hâkim tarafından verilen sürelere dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Şahin, “Davasını bizzat takip edenlere uyarımız olsun; Hâkim kişiye bir delili bildirmek ya da bir parayı yatırmak üzere süre vermişse hâkimin verdiği süreler adli tatile dâhil değildir. Aman dikkat edelim çok hak kaybı oluyor.” dedi

Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, bugün başlayıp 40 gün sürecek olan adli tatilde izlenecek prosedür hakkında Kocatepe Gazetesi muhabirine bilgi verdi.
“ADLİ TATİL KALDIRILAMADI, KISALTILDI, ESKİ
DÜZENE DÖNÜLDÜ”
20 Temmuz 2022 tarihinde başlayıp 1 Eylül 2022 tarihinde sona erecek olan adli tatil 40 gün sürecek. Adli tatilin avukatlar kadar vatandaşlarıda ilgilendirdiğini belirten Turgay Şahin, “Yargı mensuplarıyla ilgili birçok düzenleme var. Adli tatil aslında bir anlamda yargının olağan işlerinin tatile girmesi, bu anlamda yargının bir toparlanma sürecidir. Bu arada hâkim ve savcılarımızın izinlerini kullanma aralığı olarak da düşünmek mümkündür. Aslında yargıyı durdurmadan hâkimlerin izin yapmalarını sağlayacak bir düzenleme idi. Artık bizde geleneksel olarak yargı mekanizmasının tamamen tatile girdiği anlaşılan ve genel olarak tayin döneminin hemen arkasından gelmesi nedeniyle avukatların ve vatandaşların adliyelerden ümidini kestiği, çok fazla iş üretilemeyecek bir dönemi ifade etmeye başlamıştır. Bir dönem adli tatilin kaldırılması gündeme gelmişti. Bunu yapamadılar ama kısalttılar. Sonra bakıldı ki gelenekleri aşmak ve çiğnemek çok kolay değil. Nihayet eski düzene döndük.” dedi.
“BAZI İŞLER VE DAVALAR
ADLİ TATİL SÜRECİNDE DE GÖRÜLÜYOR”
Adli tatilin her yıl 20 Temmuz tarihinde başlayıp 1 Eylül tarihinde sona eren 40 günlük süreci kapsadığını belirten Şahin, “Adli tatil yeni adli yılın açılışı ile başlayan süreçten önceki 40 günlük bir ara verme, bir anlamda iş yavaşlatma olarak düşünebileceğmiz bir evredir. Adli tatilin hukuk mahkemeleri, ceza mahkemeleri ve idari yargı açısından üç yönü vardır. Hukuk mahkemeleri belkide birçok insanımızın daha çok muhatap olduğu mahkemelerdir. Bir veraset ilamı çıkarma ya da yakınlarımızda da olsa bir izale-i şuyu davası muhtemelen görmüşüzdür. Hukuk davalarının tamamında ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi bu anlamda geçici hukuki koruma başvuruları hakkında karar verilebilir. Yani adli tatil bunları etkilemez. Her çeşit nafaka davaları görülmektedir. Çünkü nafaka çocuk ve velayetin verileceği kişiyi çok yakından ilgilendirmektedir. Nafaka davaları, velayet, soybağı, vesayete ilişkin dava ya da işlerle ilgili açılan davalar adli tatilde devam etmektedir. Mahkeme aracılığıyla dava açılarak yapılması gereken nüfus kayıtlarının düzeltilmesi iş ve işlemleri vatandaşlar adli tatil demeden adliyeye gelerek tabi hâkim bulabilirlerse.” diye konuştu.
“BAZI DURUŞMALAR KÂĞIT ÜZERİNDE YAPILIYOR”
Hizmet akdi ve iş sözleşmesi nedeniyle işçilerin İş Mahkemesinde açtıkları davalarında adli tatil sürecinde görülebildiğini ifade eden Şahin, “İş mahkemesinde görülen davalar adli tatil nedeniyle ara vermiyor. Ama bir saptama yapmak istiyorum. Hâkimlerimizin bir kısmı adli tatil izni kullandıkları için adli tatilde ara vermeyen davalar nöbetçi adli tatile çıkmayan hâkimler aracılığıyla görülmektedir. Hakimlerin önemli bir kısmı izinde oldukları için her ne kadar kanunda bunlar devam edilecek denilsede bunların ancak acil olanları yapılmaktadır. Bazı duruşmalarda mazeret toplanıyor. Bazı duruşmalar kâğıt üzerinde yapılıyor. Nihayetinde asıl işlemlerin yapılması için yine adli tatilin bitmesi bekleniyor. Ticari defterlerin kaydolmasıyla ilgili talepler, adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler yapılmaktadır. Kanunda ivedi olduğu belirtilen ve taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler devam etmektedir. Bunlar Hukuk Yargılaması Kanununun 102’nci maddesinde tek tek sayılmıştır. Soruşturma ve tutuklu işlerine ilişkin kovuşturmaların, ivedi sayılacak hususların görülmesine devam edileceği yönünde bir madde vardır. Bir dosyada tutuklu bir sanık varsa bu dosya duruşmalarına adli tatilde devam edilmektedir.” şeklinde konuştu.
“HÂKİMİN VERDİĞİ SÜREYE DİKKAT EDİLMEZSE
HAK KAYBI OLUR”
Adli tatile rastlayan sürelerin işlenmeyeceği ve bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren 3 gün uzatılmış sayılacağına dair hukuk ve ceza yargılamasındaki hükmün devam ettiğini belirten Şahin şöyle konuştu: “Vatandaşlarımız kanuni süreler varsa adli tatilin sonuna erteleneceğini ve adli tatilden sonra üç gün ek süre olacağını bilmelidirler. Ama bu kanunda yazılı süredir. Hâkim tarafından vatandaşa bir süre verilmişse avukat aracılığıyla takip edenlerde bir problem yoktur. Ama davasını bizzat takip edenlere uyarımız olsun; Hâkim kişiye bir delili bildirmek ya da bir parayı yatırmak üzere süre vermişse hâkimin verdiği süreler adli tatile dâhil değildir. Aman dikkat edelim çok hak kaybı oluyor. Kişiye mahkeme tarafından bir ara karar ya da bir tensip zaptıyla hâkim süre vermişse bu süre zarfında gerekenin mutlaka zamanında yerine getirilmesini söylüyoruz. Çünkü bu süreler adli tatildeki o üç günlük süre uzatımına tabi değildir. Verilen sürede gerekenler yapılmazsa maalesef hak kaybına neden olacaktır. Eğer kişinin avukatı varsa onun aracılığıyla verilen süreye çok dikkat etmelerini. Bizzat davayı takip ediyorsa yine mutlaka bir avukata danışarak bu konuda hak kaybına uğramamalarını şiddetle tavsiye ediyoruz.”
“YARGININ HIZLANDIRILMASI KONUSUNU
UYGULAYICILAR ÇÖZMELİ”
Şahin sözlerini şöyle tamamladı: “Adli tatil maalesef vazgeçilememiş bir gelenek olarak kaldı. Neredeyse yüz yıldır devam eden bir uygulama sözkonusudur. Adli tatil gerçekten kaldırılmak istenildi. O aşamada bile ancak kısaltılarak çözüm bulunmaya çalışıldı. Bugün geldiğimiz nokta o sürenin bile yetmediği tekrar 40 günlük eski klasik adli tatil sürecine geri dönüldü. İnşallah yargının hızlandırılması konusu kâğıt üzerinde ya da akademisyenlerin fantazisi olmaktan öte gerçekten uygulamacıların masaya oturup çözdüğü bir konu haline gelir. Adli tatilden daha çok yargıyı yavaşlatan konular var. Adli tatilden hemen önce hâkimlerin ve savcıların atama dönemleri başlıyor. Bizde adli tatil adeta Mayıs sonrasında başlıyor. Yani hâkim ve savcılar o moda girince izinler, raporlar v.s Haziran, Temmuz, Ağustos üç ay. Eylül ayında da ‘yeni geldik, yeni başladık.’ derken neredeyse Ekim ayında başlayan Mayıs ayına kadar ettiği kadar devam eden işler ortaya çıkıyor. Yarıyıl tatili, yaz tatili şeklinde okullar gibi tatil olan bir durumumuz vardır. Eskiden adliyelerde devir teslim ameliyesi olurdu. UYAP’la birlikte bu durum aşıldı. Bize yılbaşından önceki bir hafta ile sonrasındaki bir hafta adliyeye gelmemiz fiilen yasaklanır, ‘aman gelmeyin.’ denilirdi. UYAP sistemi sayesinde bu durum büyük ölçüde ortadan kalktı. Okullar gibi yaz tatili devam ediyor. Bu kadar uzun tatil yapan başka bir kurum yoktur. Adliyenin iş yükü fazladır. Ama bu iş yükü vatandaşın beklentisinden kaynaklanmaktadır. Adalet bekliyoruz. Bu anlamda on binden beş bine kadar düşen hâkim sayısının günümüzde 25 bine çıktığı düşünülürse artık daha hızlı, daha çabuk, daha etkili çalışması için bir çözüm aranması gerektiği ortaya çıkmaktadır.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Bakmadan Geçme