35 bin gurur, 35 bin neşe, 35 bin umut
İlk kez geçen yıl, soğuk bir Haziran akşamı tanışmıştık onlarla. Kendi lisanlarıyla Türkçemizi konuşuyorlardı. Uzun zamandır böyle bir şölene şahit olmamıştı Afyonkarahisar. En güzel duygularla bağrımıza bastık. Bir tek… Bir tek soğuk vardı işte, ancak o da Allah’ın bir lütfuydu belki de’de Afyon’da 25 bin kişinin izlediği Türkçe Olimpiyatları’nın bu yıl da Atatürk Stadı’nda yapılacağı [&hellip]
İlk kez geçen yıl, soğuk bir Haziran akşamı tanışmıştık onlarla. Kendi lisanlarıyla Türkçemizi konuşuyorlardı. Uzun zamandır böyle bir şölene şahit olmamıştı Afyonkarahisar.
En güzel duygularla bağrımıza bastık. Bir tek… Bir tek soğuk vardı işte, ancak o da Allah’ın bir lütfuydu belki de…
2011’de Afyon’da 25 bin kişinin izlediği Türkçe Olimpiyatları’nın bu yıl da Atatürk Stadı’nda yapılacağı duyurulmuştu. Herkeste bir telaş… Mutlaka, geçen seneden daha iyi olmalıydı. Tanıtımlar yapıldı, köprüler ve caddeler pankartlarla, afişlerle süslendi. Hani bir ahbabınıza yıllar sonra kavuşursunuz, ama o kavuşmadan önce şık kıyafetler giymeye özen gösterirsiniz ya… Afyon, bir yıl önceki dostlarını beyaz zemin üzerindeki iri puntolu yazılarla karşılıyordu işte.
Ve vuslat vakti gelmişti. Atatürk Stadı, geçen yılkinden daha büyük geldi gözümüze. Siz deyin 30 bin, ben diyeyim 35 bin kişi, hem tribünlerde, hem de saha içinde yerini almıştı çoktan. Bu yıl, hava da çok soğuk değildi ayrıca. Bir de Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da konuklar arasındaydı.
Saha ve zemin şartları Türkçe Olimpiyatı’na uygundu, hâsılı. Bu vurgunun altı çizilmeli, zira 10’uncu Türkçe Olimpiyatları’nın Afyonkarahisar Etkinlikleri’nin sunucularından biri, maç anlatımlarıyla tanıdığımız genç ama usta olma yolunda ilerleyen Ertem Şener’di. Şener, etkin ve tok Türkçesiyle “Sevemedim karagözlüm” şarkısını söyleyen Ugandalı kardeşimize “Seni öpmek istiyorum” diyerek, taraftarlar arasında espri konusu olan maç anlatım heyecanını da hatırlattı. Ertem Şe-ner’in sunucu arkadaşı ise Arnavutluk’taki Türk Okulu’nda okuyan Xhorda Kaliqi idi. Kimse O’nun adını telaffuz edemedi… Olsun… O, bizim anadilimizi kullanılıyordu, Balkanlara özgü bir zerafetle. Xhorda Kaliqi, Afyon’un yemeklerine hayran kalmıştı. Hatta bakarsınız, seneye bir daha gelir, öbür sene bir daha…
Bir tek Arnavutluk’tan mıydı misafirlerimiz? Mali, Ukrayna, Tacikistan, Somali, Mısır, Irak, Azerbaycan…Türkçe Ses Bayrağı’nın sıcak ve samimi gölgesinde buluşan onlarca genç, onlarca çocuk…
Mısırlı Sara Khaled, “Afyon’un havası çok güzel” diyordu, Tacikistanlı Shohru ise biraz mahçup… Sorulan sorulara tek kelimelerle cevap veriyordu. Kosovalı gençlerin Bursa halk oyunları, Ukraynalıların Bilecik yöresi oyunları, staddakileri coşturmuştu adeta.
Ama o Gürcistanlı Leyla Kurbanova yok mu! O sahneye çıktığında, kimisi gösterdi gözyaşlarını, kimisi yanağındaki yaşı usulca sildi. Çünkü Kurbanova İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Ati Karanlık” şiirini okuyordu… Hem de ne okumak…
Hangisini yazmalı daha başka? Fransa’daki Türk Okulu’nda bir Afyonkarahisarlı öğretmenin yetiştirdiği Imane’yi mi, “UFO’ya LPG takdırdım” diyen Romanyalı Christian’ı mı?
En iyisi, hepsini yazmamak… Allah ömür verirse ve nasip olursa, belki bu sefer 60 bin kişiyle izleriz Türkçe Olimpiyatları’nı…