󈬎 milyon yaşlı bizleri bekliyor”

Atatürk Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Görevlisi Asuman Yılmazer, “Türkiye'de gelecek yıllarda yaşlı nüfus oranının yüzde 20 hatta bazı kaynaklara göre yüzde 30'a ulaşacağı öngörülmektedir. Eğer 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağını düşünürsek, 30 milyon yaşlı bizleri bekliyor” dedi Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (MYO) ile Dünya Yaşlılık Derneği tarafından 'Yaşlı Bakım [&hellip]

"30 milyon yaşlı bizleri bekliyor"

Atatürk Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Görevlisi Asuman Yılmazer, “Türkiye’de gelecek yıllarda yaşlı nüfus oranının yüzde 20 hatta bazı kaynaklara göre yüzde 30’a ulaşacağı öngörülmektedir. Eğer 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağını düşünürsek, 30 milyon yaşlı bizleri bekliyor” dedi

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (MYO) ile Dünya Yaşlılık Derneği tarafından “Yaşlı Bakım Teknikerliği ve Yaşlı Bakımında Farkındalık” konulu bir panel düzenlendi.
Panelin açılış konuşması yapan Atatürk Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Görevlisi Asuman Yılmazer, Türkiye’de ve dünyada yaşlılığın ön plana çıktığını belirterek, yaşlılığın bebeğin anne rahmine düşmesinden itibaren ömür boyu süren bir süreç olduğunu ifade etti.
“YAŞLILIK HASTALIK DEĞİLDİR”
Yılmazer, “Yaşlılık bir hastalık değildir. Yaşlılık, kişilerin fizyolojik yapısından kaynaklanan bir değişikliktir ve bu değişikliğe uyum yaşlılıkta önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üzeri bireyleri yaşlı olarak tanımlamış ve bunu genç yaşlılar, orta yaşlılar ve ileri derecede yaşlılar olarak üçe ayırmıştır. Nüfusun yaşlanması, bir ülkede 65 yaş üzerindeki insanların sayısının tüm nüfusa oranının artması demektir. Yüzde 4’den az olan toplumlar genç nüfuslu ülkeler olarak kayda girmektedir. Erişkin nüfuslu ülkelerde yaşlı nüfusunun toplam nüfusa oranı yüzde 4 ila 7 iken, yaşlı nüfuslu ülkelerde ise bu oran yüzde 7 ila 10, çok yaşlı ülkeler ise yüzde 10’un üzerinde kabul edilmektedir” diye konuştu. Yılmazer şöyle devam etti:
“SAĞLIKLA VE BAKIMLA İLGİLİ
PROBLEM ORTAYA ÇIKACAK”
“Türkiye’de nüfusumuzun genç olduğu ile övünüyoruz ama son çalışmalar bizdeki yaşlılık oranının yüzde 7,4 olduğunu göstermektedir. Artık Türkiye’de nüfusu yaşlanan ülkeler arasına girmiş durumdadır. Türkiye’de yaşlı nüfus projeksiyonuna baktığımız zaman Türkiye’de gelecek yıllarda yaşlı nüfus oranının yüzde 20 hatta bazı kaynaklara göre yüzde 30’a ulaşacağı öngörülmektedir. Eğer 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağını düşünürsek, 30 milyon yaşlı bizleri bekliyor. Bunun sonucunda da sağlıkla ve bakımla ilgili pek çok problem ortaya çıkacak.”
“ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ UZUYOR”
1950 ile 2000 yılları arasında dünya genelinde yaşam süresinde 20 yıllık bir artış yaşandığın kaydeden Yılmazer, “Gelecek 50 yıllık süre içerisinde de ortalama yaşam ömrünün 10 yıl daha uzaması söz konusu olacak. Gelecekte artık 100 yaşını aşmış insanlarla karşılaşmak mucize olmayacaktır. Hatta 2020 yıllarında dünya nüfusunun yüzde 10’u 100 yaş ve üzeri olacaktır. Ülkemizde halen 8 milyon dolayında yaşlı insan var. Bu yaşlı sayısı toplam nüfusun yaklaşık olarak yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Bu sayının gelecek 20 yılda iki katına ulaşması öngörülmektedir” ifadelerini kullandı. Yılmazer, şöyle dedi:
“İstatistiklere baktığımız zaman erkek ve kadınlar için ortalama yaşam süresinin arttığını görmekteyiz. Gelecek yıllarda kadın ve erkek yaşları arasındaki farkın giderek büyüyeceğini ve yaşlı nüfusun içinde kadın nüfusun daha yoğun olacağı yönünde bilimsel çalışmalar mevcuttur. Türkiye’de nüfus artış hızı, son 30 yılda sürekli olarak düşme eğilimi göstermektedir. 2050 yılında 100 milyon kişiye ulaşmanın mümkün olmayacağı görülmektedir. Bunun sebebi doğum oranlarının düşmesidir. Bir ülkede nüfusun yenilenebilmesi için kadın başına 2,1 çocuk düşmesi gerekiyor. Türkiye’de bu oran 2,12’lerde gözükmektedir. Çocuk sayısını arttırma politikalarının altında yatan neden de budur ki nüfusumuzun yenilenmeye ihtiyacı var.”
“TÜRKİYE’NİN NÜFUSUNUN
AZALMASI BEKLENİYOR”
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Temsilcisi Sevgi Aytulun ise Türkiye’de 1970 yıllardan itibaren ciddi bir biçimde uygulanan nüfus planlaması ile doğurganlığın giderek azaltıldığını söyledi. Yılmazer, “Bunun sonucunda kadın başına düşen çocuk sayısı 2,1’lere kadar gerilemiştir. Türkiye’deki bu doğurganlık hızı, tehlikeli bir sınırdadır ve bunun altına kesinlikle düşülmemesi gerekmektedir. Bunun altına düşülmesi demek nüfusun yenilenememesi demektir” dedi. Aytulun şunları belirtti:
“Doğurganlık oranı düşerken sağlık ve teknolojideki gelişmeler ve devamında yaşanan yaşam standardındaki artışlar beklenen yaşam süresini uzatmıştır. Bunun bir sonucu olarak Türkiye’de de yaşlılık olgusu ve yaşlılık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Türkiye’deki nüfusa bakarsak 2012 yılında 75 milyon nüfusun 2023 yılında 84 milyona yükselmesi, 2050 yılında 93,5 milyona yükselmesi ve 2075 yılında ise düşüşe geçerek 89 milyon civarında olması beklenmektedir. 1935 yılındaki nüfusun yüzde 3,9’unun 65 yaşın üzerindeki nüfusun oluşturduğu, 2012 yılına gelindiğinde ise bu oranın yüzde 7,5’e yükseldiği, 2023 yılına gelindiğinde ise bu oranın yüzde 10,2’ye yükseleceği ve ortalama 8,5 milyon civarında yaşlı insan olacağı, 2050 yılında ise yaşlı nüfusun toplam nüfusun yüzde 20’sine tekabül edeceği ve yaklaşık 20 milyon yaşlı nüfus olacağı, 2075 yılına gelindiğinde ise yüzde 27’ye çıkacağı ve yaklaşık 25 milyon civarında bir yaşlı nüfusumuzun olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’de hali hazırda Bakanlığımız Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı huzurevi sayısı 107 olup, bu huzurevlerinin toplam kapasitesi 11 bin 717’dir. Hali hazırda 10 bin 600 kişi hizmet almaktadır. Diğer bakanlıklara, belediyelere, dernek ve vakıflara, azınlıklara ait özel huzurevlerinin toplam sayısı ise 190 olup, toplam 19 bin 500 kişi buralardan hizmet almaktadır.”
“EVDE BAKIM ÜCRETİ, HASTALARA DAHA İYİ BAKILMASINA NEDEN OLDU”
Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürlüğü Temsilcisi Dr. İbrahim Karadağ da Sağlık Bakanlığı’nın yaşlılara yönelik gerekli tıbbi ihtiyaçları karşılamak adına Türkiye’nin pek çok yerinde Geriatri Anabilim Dalı kurduğunu ifade etti.
Karadağ, Hastanelerimizde de atanan doktorlar nispetinde Geriatri Poliklinikleri açılmaktadır. Günümüzde pek çok aile kendi arasında çocuklarını muayene için götürdükleri pediatri doktorlarını birbirlerine anlatır. Gelecekte yaşlılar için de durum böyle olacak. Kişiler annesini, babasını veya büyükanne, büyükbabasını şu geriatri doktoruna götürüyorum ya da şuradaki merkezden hizmet alıyoruz diyecek. Çünkü bu Geriatri Anabilim Dalından yararlanacak olan yaşlı nüfusumuz her geçen gün artmaktadır” dedi.
“HAYAT BİR ÖĞRENME SÜRECİDİR”
Dünya Yaşlılık Derneği Başkan Yardımcısı Belgin Turan ise hayatın bir öğrenme süreci olduğunu belirterek, “Bu süreç, doğum ile başlayarak ölünceye kadar devam ediyor. İnsanoğlunun 9 ay anne karnında kalması, büyümesi, yetişmesi, her aşaması ciddi emek istiyor. Yaşla birlikte bazı yetiler azalırken, bazı yetiler artıyor. Artan yetiler bilgelik, muhakeme gücü, tecrübe ve deneyimdir” diye konuştu.
“YAŞLILIK İKİNCİ
ÇOCUKLUK DÖNEMİDİR”
Panelde son olarak söz alan Dünya Yaşlılık Derneği Başkanı Umut Çınar ise Türkiye’de yaşlı bakım hizmetlerinin çok önemli olduğunu belirterek, “Şu anda önü çok açık olan ve yakın dönemde ülkemizde ve yurt dışındaki birçok ülkenin gündemine gelecek olan bir konu aynı zamanda. 2050 yılında dünyada yaşlılar ile çocukların nüfusu eşitlenecek” dedi.
Panele dinleyici olarak Sinanpaşa Belediye Başkanı Murat Karakoyun, Türkiye Emekliler Derneği (TUED) Afyonkarahisar Şube Başkanı Ahmet Ege, AKÜ öğretim elemanları ve öğrencileri katıldı. (Kocatepe Haber Merkezi)

Bakmadan Geçme