Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

30 Ağustos’ta ‘Her eve, her ele bir bayrak’ hayali kuruyorum

Onur Bayram 22 Mayıs 2010 Cumartesi 03:00:00
  Bu yıl 19 Mayıs törenleri önceki yıllara göre daha coşku dolu gibi geldi bana.
Özellikle sabah stadyuma doğru gelirken, kapalı havayı görünce “niye kapalıya almamışlar ki?” diye düşünmüştüm. Ancak Bayrak-Flama takımının hemen sonrasında bulutların arasından kendini kurtaran güneş törene katılanları pişman etmedi. Üstelik kapalı görüntüsüne rağmen tribünlerde beklentilerimin üstünde insan toplanmıştı.
Tribünlerde yine bayrak ve Milli coşkunun yeterince var olmadığını görmüş olsam da sanırım saha içindeki gençler tüm stada yetecek coşkuya sahipti. Bundan sonraki bayramlar için ise hem Milli Duyguları pekiştirmek hem de Kurtuluş’un Şehri Afyonkarahisar markasını yerleştirmek amacıyla kampanya başlatılmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Valilik ve Belediyemiz ‘Her eve- her ele bir bayrak’ tarzında bir kampanya başlatırsa İkmal ve Garnizon Komutanlığımız’ın bu kampanyayı bayrakla destekleyeceğine inanıyorum. Kurtuluş’un Başkenti diye tanıtım yapmaya başladığımız Afyonkarahisar’ı “Cumhuriyet’in kazanıldığı topraklar” gibi mükemmel bir sloganla tanıtım yapıyoruz da bu marka için çalışma yapıyor muyuz?
Afganistan’daki Afganlar oradaki Türk Birliği’nden bayrağımızı alarak hatta çalarak evlerinin içinde duvarlarına asıyormuş. Afganlar bayrağımıza bu kadar sahip çıkarken bizler niye bunu yapmıyoruz diye düşünüyor insan. Haksızlık ettiğimi düşünenler olabilir. Peki sizce bayrağımıza yeteri kadar sahip çıkıyor muyuz? ‘Cumhuriyet’in kazanıldığı topraklar’ olarak alınmak ve “Kurtuluş’un Başkenti” tanımını kullanmak Afyonkarahisar’ın hem prestiji hem de turizm geleceği açısından çok önemli. Bu bilincin yerleşmesi için artık Afyonkarahisar’da yaşayan herkesin bu bilince ulaşması gerekiyor. Bu nedenle önümüzdeki ilk bayram olan 30 Ağustos’u iyi değerlendirmeliyiz diye düşünüyorum. Kaldı ki 30 Ağustos Haftası yani Zafer Haftası ilimizde dolu dolu kutlanıyor. Eğer Valilik ve Belediye gibi kurumlarımız, Garnizon ve Üniversite gibi kurumların desteğini alırsa, basın kuruluşlarının da katılımıyla harika bir Milli bilinç oluşturabileceğimize inanıyorum.
Biraz hayal kurmak gerekirse, Zafer Haftası’nda her evinden her penceresinden Ay Yıldızlı Bayrağı’mızın sarktığı bir Afyonkarahisar’ı düşünün. Her etkinlikte, şehitliklerde, Afyonkarahisar’ın kurtuluş gününde toplanan yüzlerce binlerce insanın elinde Türk Bayrağı. Düşünmek bile insanın içini bir hoş ediyor. Öte yandan böyle bir Milli Bilinç kampanyasına sivil toplum kuruluşları da destek verebilir diye düşünüyorum. Örneğin İzmir’de bir dönem Ticaret ve Sanayi Odası binlerce Türk Bayraklı Atatürk Posteri’ni vatandaşlara dağıtmıştı. Kampanya düzenlenirse darısı bizim Ticaret ve Sanayi Odamız’ın da başına. 19 Mayıs’tan girip bayrak kampanyasına hatta Zafer Haftası’na kadar gelmişken artık Zafer Haftası’nın daha farklı organize edilmesiyle ilgili düşüncemi de açıklamam gerekiyor. Üniversitemizin öncülüğünde 5 yıldır yapılan ve ulusal basında “Bu da biz Türkler’in şafak ayini” denilerek ne kadar önemli bir etkinlik olduğu gözler önüne serilen Zafer Yürüyüşü’nün bir benzeri bu yıl Çanakkale’de yapıldı. Binlerce kişi “Ata’nın yolunda, 57’inci Alay’ın izinde” yürüyüşünde yürüdü. Bu hem bizim etkinliğimizin tek olmasını hem de etkinliğini azaltacaktır. Artık Afyonkarahisar’da da her yıl daha fazla yenilik, daha fazla katılım ve daha coşkulu kutlamalarla Zafer Haftaları düzenlemeliyiz. Hatta etkinlikleri Zafer duygusuyla birleştirerek, ulusal ve hatta uluslar arası basının ilgisini çekebilecek etkinlikler düzenlemeliyiz. Bunun için her kurum, her Afyonkarahisarlı elini taşın altına koymalı. Aksi takdirde; Kurtuluş Savaşı’nın Afyonkarahisar topraklarında geçtiğini de, bu ülkeyi kurtaran kahramanların kanıyla sulanarak kutsal hale gelmiş bu toprakların bu yüce özelliğini de sadece bizler biliriz, biz anlatır; biz dinlemeye devam ederiz. Bakan Veysel Eroğlu’nun da katıldığı Marka Kentler Toplantısı’na katılanlar marka kent olmak için nasıl bir birliktelik ve eylem planı gerektiğini dinledi. İlimizin eylem planı var mı bilmiyorum. Ama biz basın mensupları özellikle de ulusal haber organlarına haber geçen muhabirler Afyonkarahisar’ı “Termal’in Başkenti” olarak lanse ediyoruz.
Buna karşın ilimizin bazı yöneticilerinin, “Termal Başkent olma yolunda emin adımlarla yürüyen Afyonkarahisar” gibi cümleler kurmaları bir çuval incili berbat ediyor. Yaşanan tezatlık bir yana marka bilinci oluşmasını da sekteye uğratıyor. Başbakan Erdoğan bile ‘Termal Başkent olmuş’ ifadesini kullanırken, hangi mantık hala aksi yönde cümleler kuruyor anlamıyorum. Kazanılmış bir kaleyi neden kazanılmamış ya da henüz teslim alınmamış gösterirsiniz. Ama konuşma yaparken düşünmeden kullanılan cümleleri izan yeteneğinizin yetersizliğinize veriyoruz. Her ne kadar konuşmayı bilmeyenlerin susması taraftarı olsam da koltuk sahibi cahillerin konuşmasına engel olamayacağımdan kendilerini daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Kaldı ki henüz Termal’in Başkenti olamamış olsak bile eğer bu tanımı kullanırsak ne kaybederiz. Bu bilinci, Türkiye’nin her yerindeki insanların ağzına yerleştirmeliyiz. Bu ülkede yaşayan herkese “Termal Başkent Afyonkarahisar” öğretmek istiyorsak önce biz, bu şehirde yaşayan herkes ağız birliğiyle şehrimizi doğru lanse etmemiz gerekiyor.Bayrak kampanyası başlatalım, Zafer Haftası, Kurtuluş’un ve Termal’in başkenti derken neyi anlattığımı da unuttum. 19 Mayıs’a katılan tüm gençleri tebrik ediyorum. Bu yıl ilk kez yaptığı işten zevk alan öğrenciler ve gülen yüzler gördüm. Sanırım öğretmenlerimizi de öğrencilere bu yıl daha kibar olduklarından dolayı kutlamalıyım.
Ben stadın sol arkasında öğrencilerin pano çevirerek yaptığı resim ve yazıları çok seviyorum. Bu sene fon olmamasının eksikliğini hissetsem de çok harika bir bayramdı. Benim için bayramı harika kılan bir özellik de Bayrampaşa’dan gelen ekibin danslarıydı. Tam bir Balkan fırtınası yaşatan ekip beni bir anda memleketime götürdü. Kendimi Meriç kıyısındaki küçük bir köyde, renkli gözlü bir çocuğun suya bıraktığı kayık gibi hissettim. Bütün Balkanları içime çeke çeke Meriç’ten Ergene’ye aktım. Dolayısıyla mutluluğumu size ifade edemem. Bu nedenle grubu ilimize ve kutlamalara getiren herkese, emeği geçenlere yürükten teşekkür ediyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER