Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

23 NİSAN 1920 ÖNCESİ GÜNLER

Agah Bıyıkoğlu 25 Nisan 2014 Cuma 03:00:00
  Dünkü yazımızda, Anadolu’nun 23 Nisan 1920’den birkaç yıl öncek içler acısı panoromasını “Suyu Arayan Adam”dan alıntılarla çizerek TBMM’nin açılışına hangi şartlar altında gelindiğini vurgulamıştık. Ekonomik ve sosyal durumun son derece kötü olmasına rağmen özellkle subayların ve köy gençlerinin Birinci Dünya Savaşı’nın çeşitli cephelerine şevk ve heyecanla koşar adım gittiklerini de belirtmiştik kısaca.
Bugünkü yazımızda da 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Atatürk’ün (Bilindiği üzere ATATÜRK soyadı o tarihlerde henüz yoktu) 23 Nisan 1920’ye kadar nelerle ve nasıl mücadele ettiğini anlatmak istiyoruz; çünkü bugün üzüntüyle görüyoruz ki sanki ortalık güllük gülistanlıktı, ordu ve ulus güçlüydü, kasalar para doluydu sanki ve ülke İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlarca işgal filan edilmemişti, Yunan ordusu İzmir’e çıkmamış, Afyonkarhisar’da konuşlanmamıştı, padişah çok yurtseverdi sanki…
Atatürk Ankara Keçiören’deki çıplak bir tepe üzerindeki Ziraat Mektebi’ne yerleşir. Odun sobasının ısıttığı çok mütevazi eşyaların arasında sürdürür çalışmalarını; yanında Recep Peker, Dr. Refik Saydam, yaverler Cevat Abbas ve Muzaffer Beyler vardır…
Ordu dağıtılmış, silahlar işgalcilerin elinde, halk yıllarca süren savaşlardan bıkmış, binbir zorlukla sürdürüyor geçimini…
Padişah, M. Kemal’i hain ilan etmiş, kellesini getirene ödül verecektir. Anzavurlar, Gavur İmamlar, saraya cariye sunarak şereflenen Abaza, Çerkez Beyleri ayaklanmışlardır. Yerli, yabancı casuslar cirit atmaktalar ve halkı M. Kemal aleyhine ajite ediyorlar…
Her taşın altından yılanlar çıyanlar şerefsiz ve hainler fışkırıyor… Yunan ordusu Anadolu içlerine geliyor, Fransızlar, İngilizler ve Ermeni Çeteleri güneyden yürüyorlar, savunmasız halkı acımadan ezerek…
Düşmanla işbirliği yapan karşı çetelerin hançerleri sırtımızda… Rum Pontus çetelerinin kanlı elleri Karadeniz köylerinde …
İngiliz konsolosları, Ermeni doktorları, Rum komitacıları, Hilafet Ordusu’nun beyânâmelerini dağıtırlar, azgın kin ve garaz dalgaları sarar Ankara Ziraat Mektebi’nin etrâfını…
80.000 kişilik düşman ordusu işgal etmiştir İstanbul’u, düşman donanmasının silahları boğaz sırtlarına çevrilidir… Ve padişah bu düşmanla değil de M. Kemal’le mücadeleye girer. İstanbul Hükûmetinin bakanlarını yabancı komutanlar ayaküstü kabul ederler, sadrazama haber gönderip beğenmedikleri nâzırları (bakanları) değiştirirler.
Ayvalık’ı işgal etmek isteyen Yunan kuvvetlerine direnen yarbay Ali Çetinkay’a, Muğla ve Aydın cephelerinde Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe gibi vatanseverler İtalyan ve Yunan işgallerine direnen Kuvay- Milliyeciler vardır; fakat henüz bunlar düzenli ve disiplinli birlikler değilerdir…
Birkaç ay içinde üstün sevk ve idare kabiliyeti, soğukkanlılığı, fedakârlık ve yurt severlik timsali nitelikleriyle öne çıkan M. Kemal Paşa vardır artık Ankara’da…
“Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünün ışığında başlatmıştır Ulusal Kurtuluş Savaşını…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER