Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

18 MART

104 yıl önce yaşanan ve Batı’nın hiç unutamadığı, bizim ise unutturulmak istense de tekrar tekrar gururla hatırladığımız şanlı savunmanın özetidir 18 Mart tarihi ve Çanakkale Zaferi.
İngiliz, Fransız ve Ruslardan oluşan Birleşik Donanma, 18 Mart sabahı Çanakkale Boğazı önünde görülmemiş bir yığınak yaptı. Amaçları bir kaç saatte boğazı geçip şarkın zenginliklerine ulaşmak, beş çayını Çırağan Sarayı önlerinde yudumlamaktı. Büyük şairimiz Mehmet Akif o günü şöyle anlatıyordu:
Tepeden bir yol bulup geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı
Nerde- gösterdiği vahşetle- “bu bir Avrupalı”
18 Mart, sabah, saat 10.05: Dünyanın en büyük donanması ateş kusan toplarıyla boğazın iki yakasındaki Osmanlı tabyalarını bombalamaya başladı.
10.30’da Birleşik Donanma’nın dört büyük gemisi, Soğanlıdere ve Kilidbahir tabyalarına kilitlendi.
11.00’de Inflexibil adlı gemi, Çimenlik mevkiindeki tabyayı bütün gücü ve şiddetiyle dövmeye başladı. Adeta kıyamet kopuyor, güllelerin tesirinden tepeler çukurlaşıyordu.
Söz yine Akif merhum’un:
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Aynı saatlerde Quin Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson, Kilitbahir tabyalarını susturmak için daha büyük çabalar sarf ediyordu. Özellikle Baykuştepe ve Dardanos bataryaları bu gemilerin kıyamet atışlarıyla büyük zayiat vermişlerdi. Sınırlı mühimmat ve askerlerine rağmen, büyük bir iman ve azimle boğazı savunmaya devam ediyorlardı.
Birleşik Donanma, saatler ilerledikçe, şairin, “tesisi-i ilahî o metin istihkam” dediği bir savunma ile karşı karşıya olduğunu anlamaya başladı. Fransızların Goulies zırhlısı erken bir saatte devre dışı kaldı. Mağrurların sarsılmaz zannettikleri Inflexibil’in pruva çanaklığı tahrip oldu. Diğer dört zırhlı, Osmanlı topçusunun isabetli atışlarından yara aldı. Ama inatları tatmin olmamıştı, boğazı vahşice zorlamaya devam ediyorlardı.
Saat 13.45: Birleşik Donanma yeni bir taktiğe başvuracaktı. Zarar görmüş ve yorgun düşmüş gemiler, arkadaki yedekleriyle yer değiştirecek ve planlandığı gibi kısa sürede boğazı geçmek için son hamlelerini yapacaklardı.
13.55’de kıyamet koptu. Osmanlı kara topçusu üzerinde yoğunlaşmış Birleşik Donanma dretnotları manevra yaparken, 10 gün önce Yüzbaşı İsmail Hakkı’nın Nusret gemisinden döktüğü mayınlara çarptı. Bir süre kimse ne olduğunu anlayamadı. Denizi kaplayan duman ve ardından köpüren dalgalar Fransız zırhlısı Bouvet’yi 600 kişilik mürettebatıyla iki dakikada boğazın derin sularına gömdü. Artık kimin hangi tarafa ateş ettiği belli değildi.
Osmanlı askerleri aynı inanç, aynı kararlılıkla denizden yükselen cehennem ateşini söndürmeye çalışıyordu.
Nihayet, 15.35’te Irresistible; 15.37’de Ocean büyük hasarlar alıp birkaç saat içinde battılar.
Birleşik Donanma’nın mağrur amirali de Robeck artık bir karar vermek zorundaydı. Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde boğazdan uzaklaşmalıydı. Kahraman olma hayalleri alt üst olmuştu. İstanbul için yaptıkları hazırlıklar unutulmuş, kaçış planları devreye girmişti. Toparlanmaları bir kaç saat sürdü ve Birleşik Donanma’nın kalan kısmı 18.30 civarında boğazı terk etmeye başladı.
***
18 Mart’taki şanlı Çanakkale direnişine sadece bir savaş ya da tarihimizdeki şanlı sahifelerden biri olarak bakamayız. Bu kutlu gün, o günkü teknolojinin ulaştığı bütün imkanları birleştirip bir milleti tarihten silme hevesidir. Bu savaş, gelişen teknolojiye paralel ortaya çıkan vahşetin, masum kitlelere saldırısıdır. 18 Mart tarihi, Türk milletini yok etme, ortadan kaldırma savaşının adıdır aslında. Bu savaş, İslam’ı ve İslam topluluklarını esir almak isteyen haçlı zihniyetinin son büyük savaşıdır. 104 yıl önce kazandığımız bu zafer, yeniden dirilişimizin müjdesidir adeta.
Çanakkale Zaferimiz, mağrur ve kaba gücün karşısında inancın kazandığı bir zaferdir. Çanakkale Zaferi, ülkesini namusunu, dinini ve değerlerini korumak isteyenlerin zaferidir, Esad Paşa, Cevad Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın ve adı bilinmeyen yüzbinlerce asker ile kadın-erkek, anne-baba ve çocukların zaferidir.
Ünlü İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee, sıradan bir İngiliz kadını olan annesinden şu cümleyi nakletmiştir; “Türkiye, Anadolu, çok güzel bir ülke ama Türkler oraya layık değil…”
Sıradan bir İngiliz kadınının bu ifadeleriyle; geçen yıl tam da bu günlerde Yeni Zelanda’da savunmasız 50 Müslüman’ı ibadet esnasında şehit eden terörist, Batı denen sözde medeniyetin nefret üreten aynı genetik mirastan beslenmişlerdir. 18 Mart bunu hatırlama ve hatırlatma tarihidir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti