• Haberler
  • Genel
  • '14 Mayıs'ta darbe olacak diye pespaye laflar ediyorlar'

'14 Mayıs'ta darbe olacak diye pespaye laflar ediyorlar'

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Mansur Yavaş, Millet İttifakı olarak kendilerinin mevsimlik milliyetçi olmadıklarını belirtti. Yavaş, '14 Mayıs'ta darbe olacak diye pespaye laflar ediyorlar' dedi   İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcı adayı Mansur Yavaş, Afyonkarahisar'ın Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde partililer [&hellip]

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Mansur Yavaş, Millet İttifakı olarak kendilerinin mevsimlik milliyetçi olmadıklarını belirtti. Yavaş, “14 Mayıs’ta darbe olacak diye pespaye laflar ediyorlar” dedi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcı adayı Mansur Yavaş, Afyonkarahisar’ın Zafer Meydanı’nda düzenlenen mitingde partililer ve vatandaşlara hitap ediyor. İYİ Parti koordinesinde gerçekleştirilen mitinge; Millet İttifakını oluşturan İYİ Parti, CHP Milletvekili adayları, ittifak partilerinin il, merkez ilçe, kadın, gençlik kolları teşkilat üyeleri, partililer ve vatandaşlar katıldı.

“SAYIN BAKANDAN PESPAYE SÖZLER DUYMAYA BAŞLADIK”

Mitingin açış konuşmasını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcı adayı Mansur Yavaş yaptı. Cumhuriyet kurulduktan sonra onlarca kere seçim olduğunu belirten Yavaş, “Seçimin ertesi günü millet ne takdir ettiyse ertesi gün ya iktidar devam etti veya yenisi geldi. Dolayısıyla Haziranda yapılması gereken seçimler bir ay öne alınarak TBMM tarafından ve 14 Mayıs’ta seçim kararı alındı. Fakat bakıyoruz televizyonlarda artık laflar değişti. 14 Mayıs seçiminde iktidar değişirse bu bir darbedir falan diyen kespaye pespaye sözler duymaya başladık. Her gittiğim yerde söylüyorum. Artık ülkemizde hâkim olan nefret dilini ortadan kaldırmak için, sevgi dilini yeniden hâkim kılmak için artık kimseyi de yuhlamıyoruz. İktidarın değişmesini darbe olarak yorumlayan Sayın Bakan’a söylüyorum. Seçim niye yapılır? Elbette iktidar değişsin diye yapılır ve biz de tam da sizi değiştirmek istiyoruz. Oradan indirmek istiyoruz. Yani şunu mu söylüyorsunuz bize? Seçime gidin ama kazanmayın. Böyle bir şey var mı? Bunu Ankara’da da yaptılar merak etmeyin. Her yerde yaparlar. Fakat bu iktidarın şöyle bir özelliği var. Anketlerdeki durumu görünce taktik değiştirirler. Her türlü iftiralar, her türlü senaryolar birdenbire ortaya çıkar. Şimdi iki bin on dokuzda biz iş başına gelirken önce dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı bu arkadaşımız dedi 35-40 bin nüfuslu bir yerin belediye başkanlığını yaptı. Bu çok büyük bir bütçedir. Kocaman Ankara burayı nasıl yönetecek? Yönetemez dedi. Peki ya yönetemez dediğine inanmadı Ankaralılar. Bizi seçtiler ve seçildikten sonra derhal israfı ortadan kaldırdık. Rant düzenini ortadan kaldırdık. Üç bin 500 kadar ihaleyi şeffaf bir şekilde internette yayınlamaya başladık. Katılımcı sayısını arttırdık. Böyle olunca kırımlar arttı. Belediyemiz tasarruf etti. Kaldı ki kaldı ki o üç bin 500 tane canlı yayınlanan ve daha da yayınlanacak olan ihaleler benim torunumun torununa kadar internette kalacak. Her yaptığımız ihalenin bedelini, yaptığımız eserlerin üzerine asıyoruz. Bu köprülü kavşak, şu kadara mal olmuştur diye. Şu yaptığımız park şu kadara mani olmuştur diye. Çünkü biz kendi paramızı harcamıyoruz. Ankara halkının tertemiz alın teri akıtarak bize verdiği paralarla yapıyoruz. Sonuç itibariyle 5 katrilyon eski dönemin borcunu ödedik. 28 Nisan’da bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle gelirlerimizi azaltacak şekilde bir uygulama yaptılar. Eski dönemde eski başkanın başka çöp projelere para yatırıp asli olarak yapması gereken metroyu beceremeyip götürüp Ulaştırma Bakanlığına verdiğini biliyoruz. Ulaştırma Bakanlığı, Çayyolu metrosunu yapmış. Bizden önceki sayın Tuna’ya devretmiş. Demiş ki bilet parasının belli bir yüzdesini bize ödeyeceksin. Biz bu parayı öyle tahsil edeceğiz. Fakat birdenbire yirmi sekiz ne kadarname değişti. Bütçeden yüzde 5 kesilecek diye. Ne oldu? Dört yılda benden kesilmesi gereken para seksen milyon lira iken şu ana kadar bir nokta yedi milyar. Eski parayla bir kaç kilo yedi yüz milyar lira para kesildi ki Mansur Yavaş Ankaralılara az hizmet etsin diye. Belli cezalandırıldım. Ankara halkını cezalandırıldı. Yatırım programında olan ve metrosu olmayan tek başkent Ankara’nın Keçiören Havaalanı uzatması yatırım programında olmasına rağmen yapmıyorlar. İstanbul’da Ekrem başkanla metro yarıştırıyorlar.” dedi.

“21 YILDIR ALTERNATİF GÖSTERMEDİLER”

“Yaptığımız çalışmalar sonucunda uluslararası şeffaflık derneğinden şeffaflık ödülü aldık. İngiltere’den de Dünya Belediye Başkanları Başkenti ödülünde yılın belediye başkanı seçildik.” diyen Yavaş, “Bunlar gelirse ülkeyi yönetemez diyorlar. Haklılar 21 yıldır bir başkasını görüp bir alternatif göstermediler insana. Ankara’da da böyleydi. Ankara halkının paraları 25 yıldır alınır. Pahalı su satılır, pahalı ulaşım yapılır. Ondan sonra çöp projelere yatırılır. Ben proje yaptım. Ben şu eseri bıraktım diye övünülürdü. Hâlbuki Ankara’da 2013 yılından beri nüfus artmasına rağmen bir tane otobüs alınmamıştı. Dört yüz tane otobüsü aldık. Ankara’da hala birçok köyde kanalizasyon yoktu. Sular tankerle gidiyordu. Daha üç gün önce ilçemizde kocaman ilçemizde yıllardır susuzluk çekiliyor ve bunlar hep ötelenmişti. Biz gelir gelmez rozetimizi de çıkarttık. Herkese eşit bir şekilde oy versin vermesin. Nerenin ne kadar acil ihtiyacı varsa. Kanalizasyon, su, ilk önce onlardan başlayarak, yollardan başlayarak ihtiyaca göre çalışmaya başladık. Çöp projelerine para ayırmadık. Dediler ki, bunlar gelirse sosyal yardımları kesecekler. Şimdi de Aile Bakanlığına yardım alanlara diyorlar ki bunlar gelirse sizin yardımlarınızı kesecek. Eskiden Ankara’da yardımlar nasıl dağıtılıyor. Eskiden kolileri dolduruluyordu. Eskiden kapı, kapı dağıtılan yardımlar kamyonun üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Yardım dağıtma aracı yazan bir kamyonla dağıtılırdı. İnsanlarımız göstere, göstere inciterek yardım yapılıyordu. Bu usulü kaldırdık. Başkent kart isminde bir kart yaptık. O kartı artık parayı yüklüyoruz. O aile çoluğunun çocuğunun ihtiyacı neyse köylere kadar bakkallara gidiyor. Kasaplara gidiyor. Manava gidiyor. Hem esnaf kazanıyor. Hem o aile çocuğu neyi istiyorsa, çikolata mı istiyor, oyuncak mı istiyor? Başka şey mi istiyor. Evinin ihtiyacını görüyor. Bu bizim inancımıza daha uygun değil mi? Bilelim verdiğini bilen görmüyor artık. Göstere, göstere yardım yapılmıyor artık. Şu anda Ankara’da iki yüz bin aile içme suyunu tonu bir liradan içiyor. Eski paralar, eski rakamlarla içseydi üç yüz liraya içecekti. Altmış bin tane destek alan ailenin çocuğu evden okula, okuldan eve ücretsiz geliyor. Onaltı bin tane küçük çocuğun servis ücretini biz ödüyoruz ki eğitiminden mahrum kalmasınlar diye.” diye konuştu.

“PANDEMİDE NELER YAPTIĞIMIZ GÖRÜLDÜ”

“Yerel yönetim olarak sınava girecek çocukların hepsinin sınav ücreti yatırıyoruz. Onlar ödeyemezse diye yatırıyoruz. KPSS dâhil, LGS dâhil tüm sınav ücretlerinin hepsi yatıyor.” diyen Yavaş, “O da yetmiyor. Baktık ki ekonomik kriz nedeniyle 158 bin adette aldığımız destek alan sayısı 200 bini geçti. Hem ekonomik sıkıntı hem pandemi. Bizde gerekenleri yaptık. Pandemide neler yaptığımız zaten görüldü. Bütün dünya duydu. Yani öyle bir şey ki bu iktidarda şöyle bir şey var. Bu belediyeler bir şey yapmasın. Depremde de aynısını yaptılar. Biz yapalım. Onlar yapıncaya kadar bir sürü insanın hayatını kaybediyor. Burada particilik mi olur? Adana’da pandemide bedava ekmeği bile maalesef dağıttırmadılar. Sayın Genel Başkanımız destek olmak için pandemide üç aylık emekli maaşını Belediyemize yatırdı bilindiği üzere onada çöktüler. İnşallah 14 Mayıs seçiminden sonra geri alacağız. O yardımlar yerini bulacak. Şimdi bu ekonomik bozulma nedeniyle mağduriyetin arttığını gördük. Geçen yıl havalar çok soğuktu. İnsanlar doğal gaz alamıyordu. Tam iki yüz bin aileye üçer ay müddetçe beş yüzer liralık doğal gaz yardımı yaptık. İki yüz bin aile. Çocukları üşümedi. Ve ilk gelen mesaj şuydu. ‘Sayın Başkanım ben dar gelirli birisiyim. Asgari ücretle çalışıyorum. Hayatımda 40-50 liralık doğal gazı ancak alabiliyordum. Cebimde para oldukça olmazsa da alamıyordum. Hayatımda bir sefer iki yüz liralık doğal gaz alabilmiştim. Ama siz beş yüz lira hesaba para yatırdınız. Bu Doğalgazı aldım. Şimdi çocuklarım bu kış ısınıyor. Çok teşekkür ederim.’ İlk gelen mail buydu. Ben doğal gazı ihtiyaç sahiplerine iki yıldır bu şekilde veriyorum. Şimdi hükümet doğalgazı ücretsiz vereceğim diyor ya. Biliyorsunuz bunlar seçim yardımı. Biz ortada seçim yokken bunları yaptık. Vatandaşımızı Ankara’da mağdur etmedik. O da yetmedi. Baktık ki çocukların beslenmesinde bir sorun var. Yeterli protein, gıda alamıyorlar. Dolayısıyla öğrenme güçlüğü, gelişme güçlüğü çekiyorlar. Bu sefer yine 18 aydır her ay düzenli olarak birer kilo et parası hesaplarına yatıyor. Onu da başka yerde harcayamıyorlar. Sadece ve sadece o eve et ya da tavuk almakta kullanıyorlar. Çocukların protein almasını sağlıyor.” şeklinde konuştu.

“EN ÇILGIN PROJEMİZ HALKTAN ALDIĞIMIZI HALKA HARCAMAKTIR”

İktidarı eleştiren Mansur Yavaş şunları söyledi: “İktidar ‘Biz gidersek mahvolursunuz. Biz gidersek bitersiniz. Biz gidersek yönetemezler. Ankara değişmiş de iyi mi olmuş?’ diyordu. Eğer gitmezeslerdi rant devam edecekti. Ankara Büyükşehir Belediyesi 16 milyarı Ankapark’a gömdü. Şehre girerken görülen bu kapılara harcanan para 235 milyon lira bugünün parasıyla. Millet su bulamıyor. Kanalizasyon sıkıntısı var. Aç insanlar, ihtiyaçları var. Eğitimde şunda bunda paraları götürüp betona döküyorlar. Ondan sonra diyorlar ki biz eser bıraktık. Burada eser bırakmak değil. Ankara halkının parasını sağa sola atmak. Çılgın projemiz yok dedik. Geldik ikinci safhaya. Dediler ki Ankara için çılgın projeniz yok. Ankara halkının dedim boşaltacak parası yok. Ankara halkı için yapılacak en çılgın proje onlardan aldığımız parayı yine onlara harcamak. Çağırdık çiftçileri sizler için ne yapabiliriz? Ankaramızın toplam yüz ölçümünün içerisinde gördüğünüz bütün binalar sadece yüzde üçünü tutuyor. Yüzde 92 böyle gördüğünüz gibi dağ tepe ve tarla boş arazi. İnsanlar hükümetlerin yıllardır uyguladığı tarım politikası, hayvancılık politikası nedeniyle bunları bırakmış. Çağırdık, biz sizin için ne yapabiliriz? Tekrar tarıma dönün diye. İlk yıl nohut tohumu dağıttık. Dediler ki ekelim ama satamayız. Satamayız diye bir şey yok. Ben başkent marketler kurdum. Birçok kadın kooperatifi kurdurdum. Onlardan aldığımız ürünleri ben Başkent Market’te satıyorum. Ankara’da köylerde çiçek ektiriyoruz. Yurt dışından hiçbir şey getirmiyoruz. Baktık bu iş tutacak insanımızı mayasında zaten yıllardır yaptığı tarım var. Çiftçilerimizi mesajlarla çağırdık. Gelin biz size destek olacağız dedik ve onlara Türkiye’nin en kapsamlı arpa buğday tohumu her türlü tohumu kendilerine verdik. Mercimek tohumuna kadar ürettiler.”

“BİZ MEVSİMLİK MİLLİYETÇİ DEĞİLİZ”

Seçmenin boş sözlere itibar etmemesi gerektiğine değinen Mansur Yavaş şöyle konuştu: “Boş laflara inanmayın. Benim içindediler ki ‘Bunlar seçilirse şöyle yapar. Devletin bekası gider.’ Falan filan. Biz kimiz? Neye dayanarak bunu söylediniz? Biz tam tersine çözüm süresinde PKK’nın talebi olan Türk kimliğini istememeleri doğrultusunda T.C ibaresini kaldırdıkları tabelaların hepsini yerine çaktık. Bizler mevsimlik milliyetçi değiliz. Biz ne isek oyuz. Biz işimize gelince, ‘Milliyetçiliği, ayaklarımın altına aldım.’ deyip işine gelince seçime girerken de milliyetçiliğin zirveye çıkaranlardan değiliz. A’dan Z’ye ne zaman milliyetçiysek hala da milliyetçiyiz. Şimdi diyorlar ki iktidar değişirse operasyonlar durur. Hadi oradan niye değişsin? Siz değil misiniz yerine göre gidip Suriyeli de Esad’ı düşüreceğim diye uğraşırken şimdi tekrar tokalaşmak isteyen siz değil misiniz? Rusya üzerinden konuşuyorlar. Bizde seçimden sonra baktılar ki hiçbir işçi çıkarılmadı. Bütün işçileri çıkaracaklar diye söylediler. Hiç işçi çıkarılmadı. Kimse mağdur edilmedi. Bir de bana dediler ki televizyonlarda görüntü gösterdiler. Otuz bin işçiyi çıkaracak. Yerine şu isimleri alacak dediler. Sahte listeleri televizyonda döndürdüler. O da yetmedi adayları çıktı televizyona dedi ki ‘Mansur Yavaş seçilirse PKK’lılar sayaç okuyacak. DHKP-C’liler de fatura götürecek. Korkmuyor musunuz.’ dediler. Ankara’da sayaçları okuyan, faturalarını götüren, Ankara’nın tertemiz vatansever gençleridir.”

“BİZİM PKK İLE İŞİMİZ YOK, HÜDAPAR VE PKK’NIN TALEPLERİ AYNI”

Mansur Yavaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekrem İmamoğlu’nun seçimini iptal ettirdiler. Acaba bir limit kazanabilir miyiz diye düşünerek milli iradeye gasp ettiler. Bir zarfa giren dört pusuladan birini geçersiz, üçünü geçerli saydılar. Dünyada böyle bir şey yok. Neyse, geldik İstanbul seçimine. Artık bizleri görünce Millet İttifakı’nın diğer belediyeleriyle ne insanların hayat tarzına, ne başka şeye karışan kimse olmadığını görünce yeni bir şey bulmaları lazım. İstanbul’a gittiler, dediler ki, İstanbul çok mühim. İstanbul düşersek Kudüs düşer. İstanbul düşerse, Mekke düşer. İsrail düşerse büyük ordu kurulur demeye başladılar. En son dediler ki ‘Siz Binali’yi mi seçeceksiniz? Sisi’yi mi seçeceksiniz.’ dediler. Ankara halkı 806 bin farkla onları sandığa gömdü. Ve şu anda gördüğünüz gibi sizinle temasa da başladılar. Onun için seçimde söylenen sözlere inanmayın. Yetmedi. Baktılar ki anketler kötü gidiyor anketler kötü gidince bunları yedek kuvvetleri var. Hani çözüm süresinde sürekli mesai yaptıkları arkadaşları var ya, işte onların içerisinde 33 askerimizin şehit edilmesini, Bingöl’den planını yapan Osman Öcalan’ı devletin televizyonuna çıkardılar. Öyle mi? Ne için çıkarttılar? AK Parti’ye destek olsun diye çıkarttılar. O yetmedi. Bizzat gittiler. İmralı’dan bebek katilinden getirdikleri mektubu devletin televizyonunda Anadolu Ajansı’nda okuttular. Ne için? Bebek katili kendilerine yardım etsin de İstanbul seçimini kazanalım diye. Öyle mi? Kamerayla çekiverin. Bunları unutmadık. Şimdi aynı lafları yayıyorlar. Bizim PKK’yla işimiz olmaz. PKK eli kanlı bir örgüttür. Talepleri bellidir Türkiye’de ama onun yanında HÜDAPAR’ın da talepleri PKK’nın talepleri aynıdır. Onlar da diyor ki, özerklik olsun, federasyon olsun, Türk bayrağı ismini kaldıralım. İlk dört maddeyi değiştirelim. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle karşı olan onlarla oynamak isteyen hepsine karşıyız. Sonuç itibariyle aynı görüşleri savuran HÜDAPAR’ı kendi listelerine aldılar. Onlar Gaffar Okkan’ın katilidir. Onların uzantıları bunlar. Sonuç itibarıyla beni bu konuşmam nedeniyle savcılığa şikayet etmişler. Bu benim şeref madalyamdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine oynayan kim olursa olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleriyle oynayan kim olursa olsun hiç fark etmez. Dolayısıyla sevgili Afyonlular, boş laflara karnımız tok. Şimdi seçime gidiyor değil de, savaşa gidiyor gibi, tanklar, toplar, gemiler, İHA’lar, SİHA’lar, füzeler meydanda. Ben diyorum ki ülkemizin savunması için yapılan her şeye sıcak bakarız. Her şeyi destekleriz. İHA’lar 1990’lı yıllardan beri üretiliyor. Bu aşamaya geldi. Daha da geliştirildi. Anadolu gemisinin yapıldığı tersane 1972 yılında oldu. Ama o zaman bu işlere emek verenler hiçbir zaman bunları siyasete alet etmedi. Maalesef camiye siyaset sokuldu. Kışlaya reel siyaset sokuldu. Okullara siyaset sokuldu. Her yere siyaset sokuldu. Neden? Seçimi kazanmak için. Şimdi ben diyorum ki, nasıl öncekiler size bunu devrettiyse, siz de yeni gelen iktidara bunu devredeceksiniz. Bize düşen onları daha da geliştirmektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Devletin milli politikaları değişmez. Devletin güvenlik politikaları değişmez. Yirmi bir yıl çok uzun bir süre olduğu için yeni bir iktidarın gelince ne yapacağı konusunda insanlar belki fikir yürütemiyor. Ama gördüler Millet İttifakı’nın belediyelerinde Ankara’da değişince rant düzeni nasıl ortadan kalktıysa Türkiye’de de inşallah huzur ve bereket olacak. Hepinizi kucaklayacağım diyen, onları azarlamayan Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu inşallah 14 Mayıs’ta hep birlikte seçeceğiz. Kızılay Meydanı’nda toplanıp Çankaya Köşkü’ne Atatürk’ün makamına hep birlikte götürüp teslim edeceğiz. Hep birlikte bizlerin de içinde olduğu Sayın Meral Akşener’in de Mansur Yavaş’ın da içinde olduğu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak özellikle kırsal kalkınma ve tarım politikalarında sosyal politikalarında etkin ve icracı olacağı bir yönetim gelecek ve inşallah Cenab-ı Allah bizi size mahcup etmeyecek.”

Bakmadan Geçme