Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

1 MART VE ZEYTİN DALI

Murat Arısoy 23 Ocak 2018 Salı 13:42:18
 

Türkiye Cumhuriyet Devleti, kendi sınırlarını korumak için büyük bir harekât başladı: Zeytin Dalı Harekâtı.
Bu Harekât ile benim gördüğüm birkaç mesaj veriliyor:
-Bölücü terör örgütü, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit edemez. Tehdit etmeye kalkarsa, kalktığı yerden başı ezilir.
-Bölücü terör örgütünün hamisi devletler, 1 değil 1000 tır ile bölücü örgüte destek verseler, Türk Devleti yine pes etmez.
-Türk Devleti, hangi ülke dost, hangi ülke düşman, hangi ülke ikircikli, farkında.
-Türk Devleti, 15 Temmuz 2016’daki Fetullahçı Terör Örgütü’nün hain darbe girişimine bertaraf ettikten kısa bir süre sonra Suriye’nin kuzeyindeki terör barınaklarına operasyon düzenleyerek “Ben buradayım” dedi. Afrin’de “Ben buradayım” deniliyor.
-Harekâtlar, FETÖ’cülerin Ergenekon kumpaslarından 15 Temmuz’a uzanan süreçte hayata geçirmek istedikleri “Ordusu ile küs millet” olgusunu da tersine çeviriyor. Türk Milleti, Mehmetçiği bağrına basıyor, Mehmetçik için dua ediyor.
***
Zeytin Dalı Harekâtı, aynı zamanda “22 Müslüman ülkenin sınırlarının değişeceği” iddia edilen Büyük Ortadoğu Projesi’nin de Türk Devleti tarafından kabul edilmediğini gösteriyor. Burada bazı yorumcuların eleştirilerine kulak verelim:
Meselâ “büyük komplo teorisyeni” olarak bilinen; bununla birlikte İstanbul’un Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Ankara’nın Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in görevlerinden istifa etmek zorunda kalacaklarını, istifalardan 1 yıl önce kamuoyuna bildiren Erol Mütercimler, Afrin’e yönelik Harekât’a farklı açıdan bakmış. Mütercimler, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’yi bilhassa Suriye’ye çektiğini; Türkiye Suriye’deki teröristlerle uğraşırken iç cephede karışıklık planlandığını öne sürüyor. Bu bir uyarı.
Mütercimler’in uyarısı dikkate alınmalı; fakat katılmadığım bir yön var.
Hangi devlet “Eyvah, tehdit gelecekmiş. O zaman oturayım oturduğum yerde” der?
Devlet, Zeytin Dalı Harekatı sürdürürken, bir taraftan da iç güvenlik tedbirlerini alır.
Adım atılmasa, sınırın öte tarafında da güvenlik zafiyeti yaşanacak.
***
Bazı çevreler, 1 Mart 2003’teki Tezkere’ye karşı çıkanların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gerçekleştirilen son harekâtlara da karşı çıkması gerektiğini savunuyor. Burada ya ciddi bir kafa karışıklığı var; ya da “Devletin her adımı kötü”dür gibi bir artniyet hâkim.
Hatırlayalım: 1 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddedilen Tezkere, Irak’ı işgal etmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri’nin 90 bin askerinin Türkiye’de konuşlanmasını öngörüyor; her havaalanının neredeyse bir Amerikan üssü gibi kullanılmasını içeriyordu. Gazi Meclis, bu işgal Tezkeresi’ni reddetti.
1 Mart Tezkeresi, Irak ile Türkiye’nin aynı anda “ele geçirilmesi” metni idi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gerçekleştirdiği son harekâtlar ise Suriye’nin kuzeyinde, Irak’taki kukla devletin devamı niteliğinde oluşturulmak istenen yeni kukla devletin önlenmesine yönelik bir girişim.
1 Mart Tezkeresi, Irak’ı hedef alırken, Türkiye’nin harekâtlarında Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusu yapılıyor.
Sözün kısası, 1 Mart Tezkeresi’nde Amerikan emperyalizmine karşı olanların Türkiye’nin emperyalizmin dayattığı teröre karşı düzenlediği harekâtlara destek vermesi doğal, hatta gerekli.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER